31 Mayıs 2019

Anlamli




Bugün gördüğüm en anlamli mesaj dizilimi budur...



27 Mayıs 2019

yallı



Kırıştıran cilveli cilveli millete caka satan oynak hareketlerle çevresinde ki beş para etmez insanlara yallı davranışlarda bulunan adi insanlar uzaklaşın benden mümkün olduğunca dünyanın düğer köşesine doğru...

08 Mayıs 2019

Bitiş

Hatır vefa kalmamış,
Zorla kalmak benim neyime,
Sevgiden eser kalmamış,
İstenmeyen kalpte olmak neyime...

06 Mayıs 2019

Dilekler




Her gün sona doğru bir adım daha atıyoruz günden koparak,
Buna rağmen çoğumuz hâlâ aradığını bulmuş değil bu dünyada...
Belki de huzur bulduğumuzla yetinmeyi bilmiyoruz.
O yüzden bize ait olmayan hayaller kuruyoruz gerçekleşmesi umuduyla,
Belki de yanlış yerde, yanliş zamanlarda bulunuyoruz,
Yanlış dilekler tutuyoruz belki de...

Uyanık.

04 Mayıs 2019

Yürüyüş



Sükutun son demleri çırpınıyor içimde, sonbahar misali dökülen yapraklar gibi...
Yutkunmaların ardı arkası kesilmiyor boğazıma tıkanan cümleler yüzünden. Belki de sesim kesilmiş de bunu kabullenemiyorum gibi... Biliyorum aslında söyleyecek o kadar çok sözüm var ki; bıraksam bir daha kendimi durduramayacağım gibi geliyor.

Hapsediyorum içimde ne varsa,,, güneşi görmeye çalışan gölgeler gibi...
Düşünün kendi gizeminizi ve kendizle tanışın yeni bir yüz tanır gibi...
Anlatmak, anlamlandırmak, sözcüklere sığdırmak içimizdekileri sanki bize ait olmayan ses tonlarında bize ait olmayan düşünceler içerisinde bir durum... 

Sitemlerimizle yüklü gerçek çığlıkların yerini almış bu sessizlik bile artık bize ait değilmiş gibi... Bu şekle belli zamanlarda içine düştüğüm yada itildiğim karmaşada yolumu bulmaya çalışıyorum yardım edensiz bir halde...

Rengarenk çiçeklerin açtığı, güneşin parçalı bulutlarda resim yaptığı günlerde baharın en güzel günlerini yaşarken her fırsatta olduğu gibi, yine bıkmadan kendimizi teselli ettiğimiz o umuda sığınıyoruz çaresiz ve yine tekrarlıyoruz bundan sonra da daima tekrarlamaya devam edeceğimiz gibi; diyoruz ki ' ne kötü günlerde yaşıyoruz, buna da şükür Allah beterinden korusun... ' 

Bu hissin ufaktan başladığı sonra bulaşıcı bir virüs gibi yayıldığını çok iyi biliyorum. İyi yönde de kötü yönde de bu hep böyle olmuştur bizim insanımızda...

Katmerlenerek büyüyen bu hissin her defasında daha uzaklarda yankılandığını ve herkesin bir fiil katıldığı, kayıtsızca onayladığı ve kesinlikle kabullendiği gerçeğini daha çok duyar olduk... Herşeye rağmen birbirimize tutunuyoruz yine tutunabildiğimiz kadar, bazen uzaklara sesleniyoruz yanıt alamadığımız zamanlarda bile ve destek arıyoruz daima yalnızlığımıza...

Güler halimizi sunuyoruz içimizi saklayarak makyajı tazelenmiş kuklalar gibi çeviriyoruz en dayanıklı yüzümüzü birbirimize, ama sanki hiç kimse bakamıyor gözlerimizin içine... Ne kadar çabada gösterilse de yine de o gözlerde ne göreceğini bilenlerin bezginliğiyle hep ötelere, uzaklara kayıp gidiyor sorularla dolu ancak yanıtsız bakışlar...
Binlerce gökküşağı içerisinde aynalar her zamankinden renksiz bu günlerde. Baktığın aynalarda tanıyamadığın çevrenin yansımasında kendini bile çözemediğin, günden güne daha da ıssız hale gelmiş ve daha da insansız hale gelişini seyrediyorsun film seyreder gibi... Sanki kendimizin baştan savma bir kopyası geçmiş karşımıza bizi değerlendiriyor ve sanki gerçek olan o... Biz sadece bir yansımayız ama bunun farkında değilmişiz gibi... Zamanın derin izlerini geçmişten günümüze yansıtan bu baştan savma kopyanın biçimlenmeyen yüzü karşısında donup kalıyoruz anlamsızca...

Bir gece vakti hastane koridorunda sessiz sedasız kimseyi rahatsız etmeden parmak uçlarında yürüyerek geçtiğimiz gibi geçiyoruz sanki bu günlerin de içinden ağır adımlarla... 

Gün doğumunda karanlıkla beyazın harmanlandığı gri bir şafağın arafında, sislerin içinde bir vapurun uzun uzadıya haykırışı gibi çığlıkların ve çağrıların artık ulaşamadığı bir yerde yürüyor hayat...
Yarınlara seslenen içsel temennilerin eşliğinde hayata ayak uyduruyoruz bizlerde ağır adımlarla yürüyerek, yürüyebildiğimiz yere kadar...

Uyanık.