Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin.
Sen adım adım uzaklaşırken benden, çöküp kaldı bedenim olduğu yere.
Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti.
Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım.
Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi.
Binlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydim senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydın.
Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Gittin...
Bir okyanusun ortasında, tek küreği kaybolmuş sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki sevmekten vazgeçmedim seni, bil ki seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde.
Bil ki seni... Unutamadım...
31 Mayıs 2016
28 Mayıs 2016
Yalnız
Kendinden başka önemsediğin yoksa şu dünyada
İşte o zaman acınacak haldesindir kesinlikle
Seni senden çok düşünen yoksa şu dünya da
işte o zaman yalnızsındır kesinlikle...
İşte o zaman acınacak haldesindir kesinlikle
Seni senden çok düşünen yoksa şu dünya da
işte o zaman yalnızsındır kesinlikle...
27 Mayıs 2016
Gittin
Burada kaldı mı sanıyorsun sanki beni
Gidişinle bende gittim seninle gittiğin yere,
Ardından bakarken uzaklara dalan gözlerimde
Birikiyor nemler istemeden, buğulanıyor görülerim...
Gidişinle bende gittim seninle gittiğin yere,
Ardından bakarken uzaklara dalan gözlerimde
Birikiyor nemler istemeden, buğulanıyor görülerim...
25 Mayıs 2016
Nagme
Seni senden eder gökyüzündeki parçalı bulutlar,
üstlerinde kaybolursun uzaklara götürürler,
Seni senden eder bir yıldız bin yıldız arasından,
orda gördükçe içinde bir duygu da onunla parlar.
Seni senden eder bir müzik o sazın tellerinde,
Alır götürür nağmeler olmak istediğin yere.
üstlerinde kaybolursun uzaklara götürürler,
Seni senden eder bir yıldız bin yıldız arasından,
orda gördükçe içinde bir duygu da onunla parlar.
Seni senden eder bir müzik o sazın tellerinde,
Alır götürür nağmeler olmak istediğin yere.
23 Mayıs 2016
Yok
İyi midir sürekli rüyalarda görmek ?
Özlemek ayrı görmemek ayrı bir acı.
Ne çok ses var bu gece herkes uyanık sanki
Bilmediğim bir mekanda bilmediğim bir halde
Bir tek o var uykusunda, bir tek o yok yanıbaşımda...
Özlemek ayrı görmemek ayrı bir acı.
Ne çok ses var bu gece herkes uyanık sanki
Bilmediğim bir mekanda bilmediğim bir halde
Bir tek o var uykusunda, bir tek o yok yanıbaşımda...
20 Mayıs 2016
Yanmak
Küllerinden doğmak; her zaman yenilenmek kendine gelmektir bir nevi reset atmaktır,
ama önce yanmalı, yanıp kavrulmalı, o kor ateş bedende dolanmalı...
ama önce yanmalı, yanıp kavrulmalı, o kor ateş bedende dolanmalı...
Marifet
İçinden duygu yüklü binlerce kelime geçerken dışardan hissiz, ruhsuz bir görüntü çizmekdir marifet,
İçi kan ağlarken başarabilmek gülmeyi, meraktan çatlarken başını sabırla çevirmemektir marifet,
Bütün hücrelerin adım adım gitmek istese de istenmediğin için gitmemeyi seçebilmektir marifet...
İçi kan ağlarken başarabilmek gülmeyi, meraktan çatlarken başını sabırla çevirmemektir marifet,
Bütün hücrelerin adım adım gitmek istese de istenmediğin için gitmemeyi seçebilmektir marifet...
17 Mayıs 2016
Sen
Sen ;
Günü bitirip de kendi kendine kaldığında mutluysan, huzurluysan,
Bahaneler üretmeden kendini bile gerçekten yargılayabiliyorsan,
Ve vicdanınla insanlığa ters bir durumda kalmadığına inanıyorsan,
Bu halinden asla vaz geçme, gülümse hep ve unutma ; sadece iyiler kazanacak...
Günü bitirip de kendi kendine kaldığında mutluysan, huzurluysan,
Bahaneler üretmeden kendini bile gerçekten yargılayabiliyorsan,
Ve vicdanınla insanlığa ters bir durumda kalmadığına inanıyorsan,
Bu halinden asla vaz geçme, gülümse hep ve unutma ; sadece iyiler kazanacak...
16 Mayıs 2016
15 Mayıs 2016
Güneş
Güneş doğdu sanki öyle bir aydınlık kapladı karanlık kolidorları,
bir el hareketiyle bir tebessümle gülümsemesi yetti adeta
o an içim içime sığmadı sanki dünyalar benim oldu
ve bundan ne güneşin ne de merdivenlerin haberi oldu...
bir el hareketiyle bir tebessümle gülümsemesi yetti adeta
o an içim içime sığmadı sanki dünyalar benim oldu
ve bundan ne güneşin ne de merdivenlerin haberi oldu...
14 Mayıs 2016
Kahvemin buharı
Sessiz mahallede; sokak lambalarının aydınlattığı kaldırımları seyrediyorum sessizliği bozmadan.
Karanlık balkonumdan açık camdan içeri süzülen ışıklarla birlikteyiz bu akşamda.
Agaçlar, evlerin duvarları, yol kenarlarına park etmiş arabalar sessizliği yudumluyor için için,
Buharından sıcak olduğu anlaşılan ve bu gece dürdüncüsünü içtiğim kahve kupasından bir yudum daha alıyorum.
Umudumu yüklüyorum buharına... salıvermek öyle içimden atıvermek istiyorum rahatlamak için ama sonra
umutlarımı kaybediyor gibi hissediyorum hemen bitirmek istiyorum kahveyi ağzımın yanması umrumda değil gibi
bir yudum daha alıyorum dolu dolu. Gözlerim yaşarıyor umutlarımı hissetmekten mi yoksa sıcak kahvenin ağzımı yakması mı sebep?
Oturduğum yerden arada esen hafif rüzgarın yaprakları sallamasına bakıyorum,
Her biri kendi halinde; gamsız, kedersiz, oldukça neşeli hareketler içinde görüyorum hepsini.
Salıncakta sallanan çocuk edası var hepsinde, öyle görüyorum hafif sallanışlarını.
Kıskanıyorum ki... ya olduğum yerden onlara uzak kalmamdan ya umutsuzluğumdan ya da hissiyatımdan bilmiyorum.
Serinliği de hissediyorum yüzümde. üşüdüğümden değil ama bir ürperti yayılıyor vücuduma yavaştan.
Dağ başında karda kalmış, sönmeye yüz tutmuş ateşe ellerini uzatıp ısınmaya çalışan dağcı edasıyla elimdeki kupayı avuçluyorum.
Bir yudum daha içmek diğer yudumlarıma bir yenisini daha eklemek istiyorum ama gözlerim halen durmaksızın sallanan yapraklarda
Gece; umutla sallanan yaprakların gecesi,
gece; serin bahar akşamının sessiz sokaklarının gecesi,
gece umutlarımı yüklediğim kahve buharının gecesi...
13 Mayıs 2016
Katil
Katil olmak herkesin yaptığı bir eylemdir kimse bunun şiddetini bilemez ama kimse de zamanı öldürmeden durmaz..
Tablo
Bir tablodur insanlar karşısından bakanlar için.
Kimse şekillediremez bu resmi bu nadide parçayı,
Herkes kendi kişiliğini yansıtır ancak öyle görünürler
Kimileri bir şaheser kimileri bir boş bir çerçevedir...
Kimse şekillediremez bu resmi bu nadide parçayı,
Herkes kendi kişiliğini yansıtır ancak öyle görünürler
Kimileri bir şaheser kimileri bir boş bir çerçevedir...
Kırgınlık
“KIRGINLIK”
Kırgınlık, kaçış planlarıyla ve kalbindeki sevgiyle gecenin soğuğunda,
sevdiğini içindeki tek parça kıvılcımın sana soğukta verdiği aydınlık ve
umutla beklemek fakat ellerin boş, gözlerin yaşlı dönmektir. Belki bir
mağaradan belki de bir köprüden. Bazen ağlamak istemeyiz fakat
gözlerimiz bizi dinlemez. Peki ya sonra? Sonra zaman geçer. İçindeki kin
yıllarca kanında dolaşır. Yüzleşmek istemezsin ama dünya küçük derler
elbet bir gün çıkar karşına istemediğin her şey. Belki bugün, belki de
yarın. İçindeki kinden artık kurtulmak istersin. Hayatına yeni bir perde
çekersin, ama unutamazsın. Affedersin ama kurtulamazsın. Bu duvardaki
bir çiviye benzer. Affedince o çivi düşer, her şey bitti zannedersin
fakat çivinin izi hala oradadır. Hiçbir şey bitmemiştir. Hatta
kalbindeki o çukuru tekrar kazmaya, her şeyi yeniden başlatmaya
kararlıdır. Eğer sen o zehri kabul edersen hayatın boyunca kendini
bulamazsın.
Derin, düşündüren, anlamlı ve hüzün...
Nehir'e teşekkürler...
12 Mayıs 2016
Çerçeve
Boş değildir çerçevereler
zamanla boşalır içleri,
zamanla değerlerini yitirirler,
O manzaralar o tablolar kaybolur
Boş duvarlar kalır geriye çerçevenin içinde...
zamanla boşalır içleri,
zamanla değerlerini yitirirler,
O manzaralar o tablolar kaybolur
Boş duvarlar kalır geriye çerçevenin içinde...
Bakış
Bakınca anlarsın mutlaka gözlerde biter her şey,
Bakışlar da değişmez halen aynı duygularla bakılıyorsa eğer...
Bakışlar da değişmez halen aynı duygularla bakılıyorsa eğer...
Güneş
İçten gelen bir dürtü bir merak bir özleyiş sarar insanın çehresini,
Güneşi unutmaz, o sıcaklığı o yumuşak dokunuşu o güveni,
O esintide kurulan hayalleri o dokunuşta titremeyi o ilgiyi,
Bilir elbet insan güneşin de halini de rüzgarın halini de ...
Güneşi unutmaz, o sıcaklığı o yumuşak dokunuşu o güveni,
O esintide kurulan hayalleri o dokunuşta titremeyi o ilgiyi,
Bilir elbet insan güneşin de halini de rüzgarın halini de ...
Yara
Günler iz bırakmıyor artık her gün bir yara her gün bir ızdırap,
Böyle nereye kadar gidecek nasıl sabredecek bu yürek...
Böyle nereye kadar gidecek nasıl sabredecek bu yürek...
Yaş
Kaybetmemiş bir insanın gözünden akmaz yaş,
Kıymet bilmez, anlamaz, hele de kalbi olmuşsa taş...
Kıymet bilmez, anlamaz, hele de kalbi olmuşsa taş...
09 Mayıs 2016
Merhaba
Merhaba yeni güne, haftaya, aylara,
kapalı kalmış tozlu kapılara merhaba,
sessiz odalara karanlık yollara merhaba,
03 Mayıs 2016
Kısmet
Yine hüzün var şu saatlerde, insanın içini kemiren duygular sarmış benliğini,
Kızgınlık, kırgınlık ve çaresizlik girdabı içine çekiyor kuvvetlice hiç acımadan,
Kısmet diyor ama bir yerlerde de kısmetten öte bir şeyler bekliyor insan,
Ne beklentisi oluyor ne umudu gerçekleşiyor yine hüsran yine hüsran...
Kızgınlık, kırgınlık ve çaresizlik girdabı içine çekiyor kuvvetlice hiç acımadan,
Kısmet diyor ama bir yerlerde de kısmetten öte bir şeyler bekliyor insan,
Ne beklentisi oluyor ne umudu gerçekleşiyor yine hüsran yine hüsran...
Gittiler
Ne çok giden oldu bu yollardan ne çok hayallerle ilerlediler,
Kimse tam olmadı tam olamadı geriye bıraktıklarından,
Çok koşan oldu aralarında ne çok takılıp düşen boylu boyunca,
Kimse kalmadı sonunda koşan da, düşende gitti bir şekilde...
Kimse tam olmadı tam olamadı geriye bıraktıklarından,
Çok koşan oldu aralarında ne çok takılıp düşen boylu boyunca,
Kimse kalmadı sonunda koşan da, düşende gitti bir şekilde...
02 Mayıs 2016
Gülmek
Gülebilmeyi de bir meziyetten saymaya başladık
Görünüşte değil içten, samimi gülebilmeyi,
Öyle çok sorun oluşmuş ki kafamızda
Meziyetleri bile layıkiyle yapamıyoruz.
Görünüşte değil içten, samimi gülebilmeyi,
Öyle çok sorun oluşmuş ki kafamızda
Meziyetleri bile layıkiyle yapamıyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)