Sessiz mahallede; sokak lambalarının aydınlattığı kaldırımları seyrediyorum sessizliği bozmadan.
Karanlık balkonumdan açık camdan içeri süzülen ışıklarla birlikteyiz bu akşamda.
Agaçlar, evlerin duvarları, yol kenarlarına park etmiş arabalar sessizliği yudumluyor için için,
Buharından sıcak olduğu anlaşılan ve bu gece dürdüncüsünü içtiğim kahve kupasından bir yudum daha alıyorum.
Umudumu yüklüyorum buharına... salıvermek öyle içimden atıvermek istiyorum rahatlamak için ama sonra
umutlarımı kaybediyor gibi hissediyorum hemen bitirmek istiyorum kahveyi ağzımın yanması umrumda değil gibi
bir yudum daha alıyorum dolu dolu. Gözlerim yaşarıyor umutlarımı hissetmekten mi yoksa sıcak kahvenin ağzımı yakması mı sebep?
Oturduğum yerden arada esen hafif rüzgarın yaprakları sallamasına bakıyorum,
Her biri kendi halinde; gamsız, kedersiz, oldukça neşeli hareketler içinde görüyorum hepsini.
Salıncakta sallanan çocuk edası var hepsinde, öyle görüyorum hafif sallanışlarını.
Kıskanıyorum ki... ya olduğum yerden onlara uzak kalmamdan ya umutsuzluğumdan ya da hissiyatımdan bilmiyorum.
Serinliği de hissediyorum yüzümde. üşüdüğümden değil ama bir ürperti yayılıyor vücuduma yavaştan.
Dağ başında karda kalmış, sönmeye yüz tutmuş ateşe ellerini uzatıp ısınmaya çalışan dağcı edasıyla elimdeki kupayı avuçluyorum.
Bir yudum daha içmek diğer yudumlarıma bir yenisini daha eklemek istiyorum ama gözlerim halen durmaksızın sallanan yapraklarda
Gece; umutla sallanan yaprakların gecesi,
gece; serin bahar akşamının sessiz sokaklarının gecesi,
gece umutlarımı yüklediğim kahve buharının gecesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder