25 Temmuz 2016

Haykırış

Sadece yağmur yüklenmezdi bizim bulutlara,
Bakarken aktarırdık içimizde ki gizemleri,
Şekillerini anlamlaştırır, heyecanlanırdık.
Ama nihayetinde hepsi yavaşça çeker giderdi.

O yıldızlar sayılabilirdi bulutlardan sonra,
Kimi büyük, kimi küçük, kimi belli belirsiz,
Uzaklarda yanan sokak lambaları gibi,
Yanıp sönen işaret veren minik noktacıklar.
Sessiz geceler vardı, belkide sesleri duymadığımız,
Rüzgarın yerde sürüklediği bir yaprağın sesi,
Bir ambulansın uzaklarda yankılanan tiz sesi,
Birkaç sokak köpeğinin acı haykırışı vardı hep.
Kahve kokusu ılık havaya yayılırdı buharıyla
Tadı da bir başka olurdu şekersiz ve koyusundan,
Öyle kırk yıllık hatır filan değil, bir ömürlüktü
Gece ay ışığında kahve içmek bir başka olurdu.
Dinlenirdi elbet gözler bu buğulu loş manzarada,
Bu sokak lambaları, şu evlerde lambalar yanmasa,
Zaman ansızın dursa, hatta sesler yok olsa,
Bulutlar gitmese, yıldızlar yanıp sönmese,
Şimdi rüzgar esmese, elimdeki kahve bitmese...

Hiç yorum yok: