31 Mayıs 2023

Bazen



    Üzgünüm...
    Kalbimin derinliklerine temas etmiş, bütünlüğünün içerisinde kendine yer etmiş olduğunu bilmeni isterim... Öncelikle sana üzgün olduğumu söylemek istiyorum... Bunu seni üzmek için yapmıyorum. Asla yapmayacağımı biliyorsun. Sadece ben, anlatmaya belki fırsat bulamadığım belki de anlatmayı hiç istemediğim onca şeye sahip olduğumu bilmeni istedim. Artık bekleyemeyeceğim. Bir rüyanın kaybolmasını istemediğim büyüsü gibi olmasa da sessiz sedasız binlerce kuralın yok olacağını, büyülerin bozulacağını zannetmekten de yorulduğumu anlatmak istiyorum. Belki tamamını olmasa da bir nebze kelimelere sığabilecek birkaç şeyi yazmaya, en azından yazmak için çaba göstermeye çalışacağım...
    Ben yeterince bekledim, yani beklediğimi düşünüyorum.

    Beklediğimi sanıyorum, belki de bu güne, bu ana, bu zamana bekletildiğimi düşünüyorum. Aslında ben halen yapabiliyorken kendi seçimimi yapabilmeyi istiyorum. Hayatımda birçok kez kendi sözlerimin bana yetmediği durumlara şahit oldum ve anladım ki ben, benim için bile her anlamda, her konuda o kadar değerli değilim... 

    Hani insan nasıl ister ya yıldızlarda adım adım dolaşmayı, her birinin kendi gördüğü birer mucize haline geldiğini... Sarmaş dolaş düşüncelerimin kanatlandığı bulutsuz bir günün kahve kokusuna bulanmış şarkılarını dinliyorumdur bilinmeyen zamanların umurunda olunmadığı gecelerden birinde... Artık yeter hissiyatının daral gelen krizlerini yutuyorum sırayla belki de... 
Oysa her şey bir yana ben; bütün yıldızlar yok olup sönse de boş gökyüzüne bakarak karanlığın yüceliğini hissetmeli ve bunun muhteşemliğini öğretmeliyim. Hayatım, amacım, gayem, nefesim buymuş gibi... Belli bir zamandan sonra hayat boyu biriktirdiğim her bir saniyenin tecrübesini bir avuç kum tanesine yerleştirmeye çalıştığım serin ve sakin sahil kenarında o naif hissiyata sahibim. İçimde ılgıt ılgıt bir sıcaklığı harmanlıyorum tebessümlerim eşliğinde... Hani umarsızca coşku selinin doruklarına ulaşmışken kendi kabuğuna sığamadığında bunu paylaşmak istediğini ve paylaşırken bu coşkuyu yaşamaktan daha fazla keyif aldığını hissettiğini... Hani sarhoş olmaya başladığın o ilk saniyelerde içine dolan sıcaklığın, yaratılmışlığının kusurlarını sildiğin, tutkulu bir öpücüğün dünyanın sonuna eş değer görebileceğin akşam saatlerinden fazla olamayacağını... Hani için kabarıp gözlerin dolduğunda içine çöreklenen ağlama isteğiniden çok sonrasında rahatlayacağını bilmenin huzurunu... Hani sevdiğinden çok sevme hissinin artık senin için nefes aldığın her saniyede her şeyden daha önemli olduğunu...

    Heyhattt bahar, heyhattt buram buram sabun kokusu,,, Yine sancıları tutuyor aklımdakilerin gel gitleri. Her şeyin farklılığını sorguladığı içinden çıkılmaz paradoksun yan etkileri nüfus ediyor... Sanırsın ki gözlerini açtığında şimdikinden farklı hızda dönen bir dünyanın farklı bir çekim alanında olan güneşine doğru uyanacaksın. Etrafta uçan nesnelerin yerçekimsiz odada birbirlerine çarpmaları, farklı güneşlerin farklı ışıkları altında parlayan saçların yüzünde dolaşması... Ne diyeyim ki,,, İnanılmaz özlüyorum... Beynimin bir köşesinde asla durmayacak bir savaş hakim olsa da sakince gülüşümle baktığım aynada kendimi bile kandıracak kadar profesyonel bir oyuncu olabildiğime şaşıyorum bazen...

Sevgilerimle...

Uyanık.

24 Mayıs 2023

D



Dinlemesini bilmeyene duyması gerekenleri söylemek boş kuyuya anlamsızca taş atmak gibi oluyor. Uyanık.

12 Mayıs 2023

Değer



    Eski defterlerin tipik özelliklerindendir arada karıştırılmak. Yazmaktan kırışmış sayfalarında sadece yazanın anlayabileceği iç içe geçmiş kelimeleri incelerken o anları yaşayan insanların değişen yüz ifadeleri... Farklı karakterlerde yazılan notların farklı karakterlerde ki nesneleri not etmeleri. Zamanında verilmiş değerler, önemler, olaylar... Belki de silmeli, yeni değerlere yer açmalı. Belki de toptan yok etmeli hiç bir şeye değer vermemeli...

Uyanık.

10 Mayıs 2023

Silinenler



    Her gün aynı şeyleri yazsak da bıkmayacağımız usanmayacağımız konular var ve ne yaparsak yapalım yine yeniden mevzu aynı yere geliyor zaten. :)
Nedir bunlar derseniz hepimizin ister istemez karşılaştığı konular, bildiği, yaşadığı hadiseler, olaylar, vakalar... Yaz yaz bitmez tartışmalar... Sonuçlar hepimize göre daima değişkendir. :)
    Çoğu zaman kendimizi dünya için önemli bir kişi olduğumuzu düşünürüz. Ne büyük bir yanılgı, ne büyük bir ukalalık oysa. Çevremizde dönen kainatın tövbe haşa hakimi gibi hareket ederiz. Ancak ne büyük insanlar gelmiş geçmiş kim hakim olabilmiş ki bunu gören olmuyor bazen... Hani aptal olan aptallığının farkında olamadığı gibi, deli olanın deliliğini farketmediği gibi, dünyanın çevresinde döndüğünü düşünen insanların da aslında kainatta bir toz zerreciği kadar değersiz olduğunu bilmemeleri aynı şeye benziyor. Yazık ki kendi iç dünyasında kurduğu hayallerin etkisinde öyle çok kalmış olduklarını dahi fark edemiyorlar. Şu bir gerçek ki dünya da yaşayan canlıların, her nefes alan organizmaların ki özellikle insanoğlunun çoğunluğunun bir nebze faydası olmadığı gibi çok büyük zararlar verdiği de ortadadır. Gelip geçiçi, yaşayıp yaşamadığı belli olmayan belki bir elin parmakları kadar kişi tarafından önemsenen binler, milyonlar, milyarlar sürüsünün içerisindeyiz. Karanlıkta çığlık çığlığa haykıran, bu esnada bir çok ses duyan ama duymamayı tercih eden çoğunluğun ortasında yaşamaya çalışıyoruz. Belli kişilerin bir miktar çevresine karşı hassasiyet gösterdiği ve nadir insanların tüm canlıların faydasına çalıştığını da inkar etmek olmaz elbet. Yüzyıl öncesinde tarih yazmış insanlar haricinde yaşamış belli noktalarda iz bırakmış insanlar; yaşayan milyonlar içinde yok denecek kadar azınlık oluşturuyorlar halbuki. Geriye kalanların ne adları ne bireysel yaptıkları var ortada. Yani diyeceğim o ki bizim de yüzyıl sonra ne adımız kalacak ne anılarımız...
O yüzden kalıcı bir iz bırakamıyorsa insan çok fazla da kendini kasmaya gerek yok diye düşünüyorum. Ne kalp kırmalı ne de yarar sağlayamıyorsa zarardan kaçınmalı... Sonuçta bir selam verip gideceğiz bu dünyaya bu yüzden ne gerek var sinire, strese, hatta olmayacak hayallere...

Uyanık.

08 Mayıs 2023

Aşk



    Birisine karşı " Ben sana aşık olacağım diye bir cümle kurulmaz yani ben bu şekil söylendiğini hiç duymadım. Söylenen, söylenebilen en güzel şekli ben sana aşığım denir ve yıllar yıllar sonra nadiren de olsa aşık olmuştum...:( Farklı zaman dilimlerinin fiil çekimleri... Herkes için değişkenlik arz eden bir durum. Gelmiş gelecek şuan ile geniş yelpazede hareket edilişler... Oysa net olmalı insan gelmiş ve geleceğe bakmadan... Sana aşığım demeli...
     Biliyorum ki aşk, karanlıkta bir çığlıktan ibaret, ele avuca gelmeyen hiç beklenilmeyen zamanlarda ortaya çıkagelen ve nihayetinde unutulması kaçınılmaz olan bir durum... Hepimiz sonunda öleceğiz, kiminin eserleri, kiminin sesleri, kiminin sevgileri...
    Ve bir gün...
Bütün emeklerimiz toz olup gidecek. Hayallerimiz, umutlarımız, sevgilerimiz...
Bir gün kara parçaları, dağlar, ovalar bu topraklar su ile kaplanacak, belki evrenin her köşesinde olan şey gibi patlayacak dünyamız... Var gibi ama yok gibi oluvereceğiz bunu da biliyorum. Bazı gerçekler değişmeyecek... isimler, sesler, hisler, sevgiler...  
    Ve sana aşığım. Bu durum içimde; rüzgar gibi esip, fırtınalar çıkartıp sonunda durulacak. Toz olup giden emekler gibi unutulacak ve ben bunun için üzgünüm...
    Unutacağın her şey için üzgünüm... 
    Yoklukta duyduğun aşina olduğun o sessiz çığlığı artık duyamayacağın için üzgünüm...

Uyanık.

02 Mayıs 2023

Şans



    Hata ve yanlışlara ne kadar izin verirsek o kadar umutlara bel bağlamış oluruz. Sonuçta kontrolün bizde olmadığı durumlarda herşeyin yolunda gitmesi için şans faktörüne çok ihtiyaç bulunmaktadır... 

Uyanık.