Yağmurlu sabahın ıslak sokaklarında süzüldüm henüz aydınlanmamış havanın sessizliğinde. Havada kalmış son bir kaç damlasının yere düştüğüne şahitlik etmek ister gibi izledim damlacıkları. Bahara gelmemiş mevsimin kuru ağaç dallarına dokunan yağmur damlalarında dolaştım. Her birinin sokak lambalarında parlaması, gökyüzünde göremediğim yıldızların ağaçlarda dolandığı hissini veriyordu. Bazen küçük bir esintinin yüzüme serin serin dokunmasına aldırmadım. Üşümediğimden değil ama her şey gibi bunun da bir tercih meselesi olduğunu biliyordum ve aklımdan kalbime yol bulan düşüncelere engel olmasını istemedim.
Arada bu esintiyle beraber yüzüme uzanan damlaları da hissettim. Şapkamın siperliğinde birikmiş bir damlanın ahenkle yere uzanmasını gördüm. Kulaklığımda çalan müziğin ritmine ayak uydururcasına yürümeye başladım. Arkamdan gelen o kauçuk lastiklerin kulaklığıma rağmen ıslak yolda çıkardığı sesi duyabiliyordum. Parke taşlarla kaplı kaldırımda durdum. Islak yollarda parlayan farlar, gürültülü bir motor sesi ile birlikte yanımdan geçen aracın arkasından seyrettim bir müddet. Yine sessizleşen yine sokak lambalarının yansımalarıyla bütünleşen yola baktım. Sessizliği; aldığım nefese katarak olabildiğince doldurdum ciğerlerimi.
Bir damlanın hayat hikayesi nasıldır ki ? Kim bilir nerelerden ne şartlardan geçip geldi burada diğer binlercesiyle buluşup kaybolup gidiyor önümden diye düşündüm. Bizim gibi, tüm canlılar gibi, hatta bir damla yağmur tanesinin de bir ömrü vardı ve varoluşuna göre kendisine verilen süreyi tamamlamak için gerekli oluşumları gerçekleştiriyordu. Belki dünya kuruldu kurulalı kaç milyonuncu kez toprakla bulutlar arasında mekik dokumuştur Allah bilir. Her defasında olması gerektiği şekilde ve zamanda yerinde hazır bulunmuş, görevini en iyi şekilde idame etmiştir eminim. Yani ıslanacaksak bu er yada geç gerçekleşecektir. Adım attığımız kaldırım bir şekilde bizi bekler, aldığımız nefes için hava bizim için her defasında toparlanır, dalından kopardığımız bir yaprak koparmamızı bekler. Kendi irademiz sanırız çoğu şeyi ama bazı şeylerin ne önüne geçilebilir ne de bundan kaçılabilir.
Aslında uzun uzadıya bu konuyu düşünecek bir zamanda olmadığımı da biliyordum ve karşı yolda beni bekleyen araca doğru hamle yaptım. Gürültülü motorun sesi yaklaştıkça arttı ve arttıkça düşüncelerime saplandı. Sessizce hayatta bana ayrılan bölümü gerçekleştirmek için araca binerek sokak lambalarının aydınlattığı ıslak yollarda hayatın keşmekeşine doğru uzanıp gittim...
Uyanık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder