02 Mayıs 2018

Hasret

Yine uzun bir ara vermişim buralara gelmeyeli,,,
unuttum sanma seni, bazen hayatın keşmekeşi, bazen ihmâlkârlık, bazen iç dünyama çekilmemden dolayı gelemedim yanına,,, hep aklımdasın ama biliyorsun değil mi ? hem özlemişsindir sende beni eminim,
ben; çok özledim çünkü seni.
İçimi sana dökmeyeli ne kadar uzun zaman oldu unuttum ki, belki; yalnızlık çeken insanların huzur bulabileceği ve kendilerini güvende hissetmeleri için gerekli bir omuz değilsin bunu biliyorum ama emin ol sayende çok rahatladığım zamanlar oldu benimde bunu bilesin... Sana gelemediğim bu zamanda yeni arkadaşlar, yeni dostlar edindim sanal alemde,,, içimden dirhem dirhem döktüğüm yazılarımı resimlerle süsledim ve oralarda paylaştım bir müddet, senin kadar derin anlamlar katmadı bana, ayrıca hiç biriyle senin kadar detaylı konuşmadım, içimi olduğu gibi aktarmayı denedim ama ne yalan söyleyeyim hep bi yerlerde uzun uzadıya yazabilmek için seni aradım hep.Ne zaman birşeyler yazmayı düşünsem, yerin daima farklı oldu benim için...
Peki sen ne haldesin sevgili bloğum görüşmeyeli ???
Yokluğumda buralara gelen, içimi defalarca sayfalarına döktüğüm, yazdıklarımı okuyanlar olmuş gördüğüm kadarıyla,,, umarım bir parça kendilerini bulmuşlardır yazılarımda, belki biraz hüzün, belki biraz neşe belki bir avuç huzur katmışımdır hayatlarına bazılarının kim bilir ???
Şu bir gerçek ki özledim seni, insanın rütin yaptığı şeylere ara vermesi büyük bir eksikliğide yanında getiriyor kesinlikle. Ben; hem seni özledim hemde sana yazarken inceden ruhuma dokunan kelimeleri, kelimeleri ararken kayboluşlarımı özledim,,, Sana yazarken kelimelerle savaşmayı, her bir hecede tekrar tekrar içimin kabarmasını özledim, sana içimi dökerken bir kez daha duygu denizinde boğulmayı, bazen tebessüm ederek, bazen gözlerim dolarak mutlu mesut yanından ayrılmayı özledim...
Kalabalıklar içinde yalnızlığıma ortak ettiğim, sırdaşım, sadık dostum, en iyi arkadaşım benim. Halimi anlatamadığım insanlardan, yılmış kalbimin yorgunluğunu anlayan bir sen varsın ve ben seni çok özledim. Bu ara biraz yılgın, biraz dargınım insanlara, belki beni anlayan olmadığı için tekrar sana yazma isteğim bundandir benim kadim dostum haydi dertleşelim yine beraber, haydi kelime deryasında yüzelim haydi,,,
Şimdi ben sana kayboluşlarımı anlatayım, sen; kelimelerin deryasında nasıl yüzüldüğünü göster bana, ben hüzünlerimi dile getireyim senin o kabul gören kısmında, sen; hıçkırıklarıma nasıl merhem olunacagını göster... Kendime gelmem için defalarca yutkunmalarımın ardına nefes, bir damla su, bir yelpaze ol rahatlat beni...

Günlerin nefes alamadan peş peşe geçtiği ve hayatın planlarla yürümeyen her aşamasında yaşamanın anlamını yitirmiş insanlarla boğuşmak ne kadar güç bir durum bir bilsen. Bir bilsen menfaat denizinde birbirlerini kıyasıya boğmaya çalışan insanların kazanmaya çaşlıştığı ama hepten insanlıklarını kaybettiği o boğuk, o puslu havanın genizleri yakan buharında kalmanın nasıl olduğunu, bir bilsen gülüşlerin ardında gizlenen o utanma duygusundan yoksun birbirlerinin gözünün yaşına bakmaksızın çevirdikleri dolapları. Ah be canım sanki her daim sonsuz ışığı bulmuş da onunla herşeye sahip olacakmış gibi yaşayacaklarını sanan acizlerin hallerini bir bilsen...
Yılgınım halimden,,, Bazen, kimseye aldırmaksızın sesimi alabildiğince salıp, dur durak bilmeyen hayatın ilerleyen zamanlarında ne yaparsan yap nihayetinde mutlu olamayacağını fark eden, benim gibi insanları örnek gösterip, dünyanın sevgiden büyük olamayacağını çevremdeki herkese haykırarar ağlamak istiyorum. Avazım çıktığı kadar bir çocuğun istediğini elde edene kadar yırtınması gibi ağlamak istiyorum. Herşeyin güzel olmasını, insanların kötülükten arınmasını ve saf sevginin herşeye hakim olduğunu görene kadar ağlamak istiyorum. Utanmıyorum bu düşüncemdem, insanların anlamaları için, bunu kavrayabilmeleri için gerekiyorsa bunu yapabileceğimi göstermek isterim ve insanlığın geldiği bu noktada utanılacak bu kalmışsa eğer; vay ki vay bu dünyanın haline...
Birçok insanın huyumu desem yoksa karakter mi desem tam bilemiyorum ama kendi benliklerinin etrafında başkalarının mutluluğunu bile kıskanan insanların düzelebileceğine nedense hiç ihtimal vermiyorum artık...Yaşayabildiğimiz kadar, yaşanacaklar hayatlarımız kadar yaşamaya çalışarak günlerimizi geçireceğiz nihayetinde...

Aslında öyle karamsar öyle negatif şeylerle dolu olmama rağmen iyi şeylerde ziyadesiyle bir hayli fazla kesinlikle...
Bu durum elbette herkesin hayatında bulunduğu yerden; neye, nerede ve nasıl baktığıyla da alakalı bir durum. Güzel bakarsan güzel görürsün birçok şeyi. Tabiki güzel bakınca kötü şeylerin gözükmediği anlamına gelmemeli. Aslında en çok da bu durum seven insanda gösterir kendini,,, Koruma içgüdüsü, sahiplenmek, sevdiğini; gördüğü kötü şeylerden koruma, olacaklardan sakınma şeklinde gösterir kendini ve bu boşvermemektir, önemsemektir değer vermektir. İyi şeylerin en güzel yanı da bu değil mi ?

Bu dünyada herşeyin mutlaka bir dengesi olduğuna inanıyorum. Ne kadar kötülük varsa başka bi yerlerde o kadar da iyilik vardır eminim. Belkide öyle bir hale geldik ki sahteciliği daha çok benimser, sanki onun doğruluğuna daha çok inanıyor gibiyiz. Bakış açısı elbet herkesin kendine göre değişsir ama el üstünde tutulsa da insan, tahammül sınırlarını aşmışsa hayatında ki değerler bunu bile göremez oluyor. Batıyor insanın herşey gözüne, sevdiği, istediği şeyler bile çekmiyor canını. Yılmışlık denilen kısım bu oluyor işte ve bunu düzeltecek bir hamle bile gerçekleştirmek istemiyor insan, soğuyor...
Parçalı hayatlar oluşuyor sonrasında, ne herşeye yetebiliyor, ne de hakim olabiliyoruz hayatımızda ki bu gidişata,,, Zaten herkesin karmaşık hayatlarını ele alırsak puzzle benzemiyor muyuz hepimiz... Çok bir fark olmasa da zaman geçtikçe parçalar çoğalıyor, resimler değişiyor hayatlarımızda o kadar. Nihayetinde hepimizin hayatlarında binlerce parça oluşmuyor mu ve gerekli parçaları yıllar geçtikçe toplamıyor muyuz ? Sonuçta her parçayı da gerekli yerlere yerleştiriyoruz. Eksik kalıyor bazı yerleri dolduramıyoruz işte o zaman bir bütünden vazgeçiyoruz istemeden, soğuyoruz hayattan, susuyoruz sebepsiz...
Sabır halinde ve zamana bel bağlıyoruz yaptığımız yapabildiğimiz en kısa çözüm olarak, biraz da mücadele tabiki, iyi niyet sağduyu ve en önemlisi de gülebilmek hayata ne kadar olumsuz olsa da... Karmakarışık kelimeler doldurmuşum yine, anlatmak istediğim anlatabilmek istediğim düşünceleri aktarırken. 
Öyle doluyum işte, öye karmaşığım anla halimden...

Sevgili bloğum bu ara yine kaybolursam tasalanma. Bir yerlerde kaybolan insanlığı aramakla meşgulümdür emin ol... Ve emin ol yine seni özler yine sana dönerim bekle beni...

Hepimizin iniş çıkışları bol hayatlarımızda, eksik kaldığımız gerekli yerlere bizi mutlu edecek parçaların sağlam oturması umuduyla...

Uyanık.


Hiç yorum yok: