30 Haziran 2021

İzahat

Kelimeleri itinayla seçmeyenlerin zaferlerine tanık oluyorum çokça... Başarmalarının yegane bir sebebi olmadığı gibi bu durumun ihtivasında ki şansa sahip olduklarından bile habersiz oluşlarına alıştım artık. Beni esas etkileyen, mütemadiyen kendilerinin de farkında olduğu gibi bu konuma gelişlerinin kendilerine has bir yetenek içermediğinin bilincinde olmalarıydı. Bilinen bir gerçekti ki zafere ulaşmaları onların becerisine sahip değil de diğerlerinin mücadele etmemeleriydi. Bir nevi fırsatı değerlendirmiş, bir nevi bu düzensiz kelimelerle mücadele etmek istemeyenlerin kenara çekilmesiyle boşluğu doldurmalarıydı. Kendi küçük dünyalarının kahramanı olmuş hallerini seyretmenin bende bir etki yaratmadığını ve artık hiç ilgimi çekmediğini farkettim. Bu durumdan ne keyif alabiliyordum nede üzüntü. Acıma hissim bile yoktu kendilerine karşı. Donuk renklerle bezenmiş ne olduğunu anlayamadığım ve yapanın gayet umursamaz şekilde haraket ettiği kullanılan değersiz ve önemsiz aletlerle oluşturulmuş alelade bir resmi göz ucuyla izler gibiydim. Çevreme karşı çok adil olmadığımı düşündüm ve haddim ve hakkım olmayacak düşünceleri ve davranışları sergilediği hissettiğim bile olm uyordu artık. Pervasız hallerinin tarifi pek mümkün gözükmüyordu neticede. Bu gidişata ne yön verebilmek nede yol verebilmek elimde olmayan bir etkendi. Kaf dağında gördüğüm insanların hallerine bakarken kendimi asla görmediğim, görmemeye çalıştığım o meçhul yüksekliklerin baş döndürücü etkisini hissetmedimde değil hani. Bana ne amaan diyecek kadar bile ihtimam gösteresim gelmiyor bazen. Anlayamadığım ve anlaşılamadığım her yerden koşar adım kaçasım geliyor artık. Ne kendimi izaha yeltenmek, ne haklılığımı savunmak, ne de bişey yapmak gelmiyor içimden. Çevremdekileri kurgularıyla birlikte gerçeklikten uzak hayalleriyle yaşamaya bırakıyorum. Uyanık.

23 Haziran 2021

Hava

İşte yine o kuru öksürüğe tutulmuş gibi çıkan kelimelerin rüzgârını hissediyorum ateş basmış yüzümde. Oysa iyiydi herşey, sakindi gökyüzü, durgundu düşüncelerim, hissizdi benliğim. Oysa iyiydi, oysa bana iyi gibi gelmişti... Ne zaman bişey yok böyle iyi, kafam rahat diye düşünsem illa bi çapanoğlu çıkageliyor işte ne yaparsın... Basık hava çok kısa önce sardı kapısı kapalı da olsa odamın her bir yanını. Bu hava; uykunun en derin anında yaklaşan kabusu hissedip uyanmak isteyen ancak o korkulu anı da yaşamadan gidemeyeceğinin bilincinde olmanın hissini verir. Bu hava; çaresizce hayatının son anlarına gelmiş, celladına teslim olmuş bir idam mahkumun bekleyişini yansıtır sıkıntılı yüreğime. Abartı mı diyeceğim benim bu durum yoksa her şiirin her insan da farklı bulutlara uzanması gibi bir durum mu emin değilim... Aslında farklı izah edilebilecek olsa da anlık hissedilen, belki kelimelere yerleşemeyen göz kırpmaların eseri diyeceğim geliyor. Hatta diyorum da. Saniyenin bilmem kaçta birinde aklıma gelen ve hissettiğim o duygu serisini günlerce anlatsam da bitiremeyeceğimden eminim. Abartı konusu herkesde böyle midir diye yinede kendimle bir kısır döngü çelişkiye giriyorum her zaman ki gibi... Geçenlerde bir manzara resmi dikktimi çekti ve birkaç kişiden yorum istemek gafletinde bulundum. Bakmanın görmekten farklı olduğunu, görmenin bile gözlerle alakası olmadığına bir kez daha şahit oldum. Kimsenin zekasına, aklına fikrine laf söylemek değil amacım ama herkesin farklı bakış açısı olduğunu o an hissettikleriyle, benimsediklerinin çeşitliliği şaşırtmadı beni. Kimseyi yargılayamam benimn gibi düşünmüyor benim gibi görmüyor diye ama insan da biraz görür yani ne bileyim. Farklılıkları dile getirecek o kadar konu yaşanıyor ki çevremde her biri farklı bir yazı dizisi olur bende. Ah ben yine daldım derin derin işlere, halbuki söz vermiştim kendime... Neyse... Gelelim güne gelelim günümüze, kaldığımız yere. Basık hava çok kısa önce sardı kapısı kapalı da olsa odamın her bir yanını. Bu gibi durumlarda içim de tarifi güç bir durum oluşur bende... Çok sürmedi bu bekleyiş durumu, gürleyen gökyüzü duyurdu bundan sonra gelenleri bize. Yine yağmur yağıyor gün ortasında güneşten eser kalmamış topraklara. Neyin öfkesini taşıyor bu bulutlar ? Hiç de azınsanmayacak bir fırtınanın fragmanı gibi gösterdi doğa kendini. Korkutmadı değil bu çaresiz bekleyiş zamanları. Hele düşen yıldırımlar, parlayan gökyüzü ve gürleyen bulutlar... Hiddeti farklı oldu bu sefer yağmurun sanki. Her damlanın nedir bu acelesi. Devam edecek...

18 Haziran 2021

Uzun bir şiirin altına imzamı atıp bir miktar huzura ulaşmanın keyfini yaşıyorum.

15 Haziran 2021

Velhasıl



Günlerce, aylarca, yıllarca ezbere bilinen, bir çok kez tekrar görebilmenin, aynı rüyaya devam edebilmenin umuduyla yanmış dudaklarına aldırmadan, gecenin bir vakti susuzluğa razı gelip gözlerini sıkı sıkı kapatıp dudakların o ince birleşme yerini görebilmenin arzusu yanında; şimdi bir adım bile kalmamışken saniyenin binde bilmem kaçında o kirpiklerin inip kalkmasını seyrederken sabredebilmek tarifsiz güç istemez mi ??? Kaçmasa, uçar adım uzaklaşmasa bu büyülü zaman diliminde kendinde nasıl kalabilir ki insan sorarım size ? Zor ama bu içine has durumun ehemmiyet verdiğin, hülasa içinden sökemediğin her şeyin sessiz çığlığını, sadece aynaya baktığında yüzünde görebilmek de hüzünlü... 

Velhasıl...

Uyanık.

14 Haziran 2021

Nasıl

İçimde bir yerde ansızın bir sızı. Görmese gözler, duymasa kulaklar, gelmese akla, belki geçecek ama böyle olunca da bu kadar zaman kumları dökülse de üzerine, acıta acıta bilmiyorum nasıl geçecek... Uyanık.