29 Kasım 2023

Günaydınn


Bir göz görüyorum sağ tarafta ki bulutların üzerinde benimle gelen beni takip eden...

Uyanık.

24 Kasım 2023

İstanbul

 


    Hey gidi koca İstanbul...

    Daha kilometrelerce yol varken körfezden gelen tuzlu deniz kokusunu almaya başlamıştım bile. Serinliğinden bahsetmiyorum zaten, yüzüme şefkatle dokunan, başımı döndüren...

    Uzun yılların tanışıklığıyla, havasını derinlemesine soluduğum belki kaç bininci özlemini yaşıyorum şuan. İki sevgilinin kavuşması misali gözlerim parlıyor beyaz fosforlu yol çizgilerinde yansıyan sokak lambalarıyla... Her bir çizginin saniyeden hızlı hareketi beni hipnotize ediyor an be an yaklaşmanın an be an ulaşmanın sabırsızlığında çırpınıyor yüreğim. Kimine komik kimine romantik gelse de gecenin sessiz saatlerinde aracın yan camında belli belirsiz aks eden siluetimin altında anlatamadığım duygular dolaşıyor. Ne çok hızlı gidip ulaşmak ne de kalıp durmak istiyorum. O anı ve o anın verdiği huzurla, kafamda sadece birkaç güzel emareyle öylece yaşamak istiyordum. Yaşıyordum da...  

    Tavanı camlı aracın üzerinden parçalı bulutlar arasında bazen kendini gösteren dolunay yıllara meydan okurcasına süzülüyordu karanlık gökyüzünde. Kendisinin parlama özelliği olmasa da adına binlerce şiirler yazılacak kadar güzel görünüyordu her ne kadar işin kahramanı güneş olsa da... Hatta  güneşin sadece gökyüzünde Ay dan parlaması da yetmiyor, körfezde milyonarca dalgada da kendini tekrar tekrar hatırlatıyordu. Yakamozlar, mehtaplar, dolunaylar... Tek bir ışık kümesinin dünyanın her yerine uzanabilmesi saf bir mucize değil midir zaten... ?

    Birkaç günlük eski dosta bu ziyaretin beni bir müddet idare edeceğini düşünüyorum. O yüzden içime çekebildiğim kadar havasını çekmek, dokunabildiğim kadar rüzgarına dokunmak ve dertleşebildiğim kadar içimi açmak düşüncesindeyim. Özlediğim o kadar çok şey var ki düşündükçe bir yenisini ekliyorum listeye... Kıvrılan yolları, rengarenk ağaçları, her yerde yanan lambaları, bir yerden bir yere koşturan insanları, trafik keşmekeşini, uzaklardan gelen ambulans sirenlerini, acı kornalarını, içinden çıkılmaz labirent şeklinde ki beton yığınlarını, bunlara inat sakince süzülen martıları, mistik tarih kokan eski yapıları, dalgalı denizi, ahenkle sallanan vapurları... Anıları, bana beni yaşatanları, arkadaşları, dostları, dost olmayanları... Öyle çok selam verilecek var ki...

    Her birine selam olsun, her birine saygı, her birine sevgi yağmurları...

Uyanık.

20 Kasım 2023

Saygı

 


    Gerekli mi peki herkesle yüz göz olmaya... 

    Bu rahat tavırdan cesaretlenen öyle kendini bilmezler var ki çevremizde.  Ağırlığınca kalabilmenin olgun davranmanın yeri her zaman ayrıdır. Belli ortamlarda ve kişilerle ki, bu halini asla suistimal etmeyecek şahıslar içerisinde yeterince çocuk olsan da bu durumun orada kalacağını tespit etmelisin her daim. Sonrası saf güven... Kişileri yalnız iken yada bir grup içerisinde iken davranışlarını gözlemlemeliyiz. Sürü psikolojisine uyan ama yalnızken iyi olan insanlar da olmaz olsunlar.

    Her durumda, her şartta olduğu gibi davranan seni sen olduğun için seven saygı duyan naif insanlara sevgim sonsuzdur...


Uyanık.

18 Kasım 2023

İspat

 


    Yaylım ateşinde kalmak gibi sanki... Bir yandan akıl diğer bir yandan kalp çekişiyor her bir dakika. İnsan hiç kendi kendini ateşe atar mı ? Atıyor bazen... Belki de hayat uçurumun kenarına itiyor kara deliğin çekimine yakalanmışcasına. Belki de korktukları başına geliyor insanın istemeden. Sürekli akıl haznesinde dolaşan düşüncelerin bir gün vuku bulacağı tutuyor işte maalesef... Tarih yine, yeniden tekerrür ediyor sanki... Bu filmi fragmanıyla beraber izledim diyorsun uzun soluklu bazen rutin bazen stresli çoğunluğu mutlu ama sonrası hüzünlü sona eren bir film... Yine de karşı koyamıyor insan bu çekime,,, olduğundan bir adım geride göremiyor kendini. Bir sokak lambasının oluş amacı gibi belki bunun için yaratıldığını düşünüyor. Bir tesadüfler silsilesi neticesinde huzur götüreceği, belki hayatına dokunacağı insanların serzenişleriyle çağrılıyor... Saniyelerin saatlere döndüğüne şahit oluyor gün geçtikçe. Yetmiyor kimi zaman, akreple yelkovanın birbirini kovalamasına darlanıyor, kalkıp durdurmak istiyor zaman geçmesin diye. Bazen de gece yatağa girmiş gibi bir an önce sabaha ulaşmayı arzuluyor. 

    Neyin, kimde, nerede, ne kadar olduğunu tespit etmek mümkün değil ki...

Olanlar, olmuşlar, olacaklar... Hangi dini ritüeli yaşıyoruz bilmediğimiz. Adını koymadığımız çocuklar gibi yeni düşünceler doğuruyoruz aklımızdan. Yaşaması yada yok olması bir muamma oluveriyor her şey... En güzeli bu an... En güzeli nefes alıp verişimizde geçen o milyon saniyeler...

Sonrası... 

Tarih hep tekerrür eder atasözünün ispatı...

Sevgilerimle.

Uyanık.

16 Kasım 2023

İnsanlar

 


    Kaçın kurası olmuş insanlar peh peh peeh :)

    Gün geçmeye görsün yeni olaylar yeni durumlar ile karşılaşmaya... Herkesin hayali bir miktar çevresinde gördükleriyle alakalı oluyor. E etkilenmiyor değil tabii ki insan yaşadıklarından. Zaman başka bir şekilde nasıl akardı ki zaten.? Gün içerisinde durduk yere kendimize meşguliyetler buluyor basit bir olayı büyüttükçe büyütüyoruz çoğu zaman. En önemlisi ise üzüm üzüme baka baka kararır durumu. Her ne kadar kendi öz iradesinden ve prensiplerinden vaz geçmese de insan bir miktar esneklikler katabiliyor hayatına. Doğru ile yanlışın farklılıklarını bariz sıralarken ve insanları bu konuda yadırgarken şimdi yüzümüze baka baka söylenen yalanlara gülüp geçer hale geldik. Üzüm üzüme derken yanlış hareketler içerinden olan insanların davrandığı gibi davranmak mutlaka kişilik ile alakalı bir durum böyle olmadık, olmayacağımızdan da eminim. Bu; sahtekar insanlara anlayış gösterdiğimiz anlamına elbet gelmiyor ancak uğraşmaya değmeyeceğine inandığımız için ses etmemeyi tercih ediyoruz. Çoğul konuşuyorum çünkü benim gibi düşünen ve hareket eden sağduyulu insanları tanıyorum...

    İyi ki tanıyorum iyi ki de onlarla karşılaşmışım. Yeni yüzler yeni fikirler yeni ruhlar tanımanın keyfini anlatamam. Hayat; bir şekilde birbirine teğet geçmesi gereken düşüncelerle dolu insanları bir şekilde rastlaştırıyor... 

    Her bireyin, her yolun, her olayın insan üzerinde olması gereken etkiyi sağlayarak, zaman içerisinde hayatına farklı yollar çizmesinde katkı sağlamasına imkan vereceğine inanıyorum ve bu tesadüflerin mutlaka gerçekleşmesi bir düzen içerinde oluyordur. 

    Kısa kesip yazımı paylaşmak istiyorum aksi takdirde yine taslaklarda sayı artması gerçekleşecek. 

Sevgilerimle.

Uyanık.

13 Kasım 2023

Zeka

 


Gözlerim zekayı aramış resmen...

Neyin farkında ki insanlar. ? Hayatlarına bir şekilde kendi kişisel meseleleri ile devam ediyorlar Kim için ne kadar önemli olduklarının farkında bile değiller... Kimine fazlalık kimine yetersiz kalabiliyorlar bu hep böyle değil mi ?


Ah be iyi hissettiren insanların çevremizde daha fazla olmasına her daim muhtacız. Bana hatırı sayılır derece zeki bir insanın saatlerce yanımda durması yetmezken başkasına iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanlar yetebiliyor. Boşuna dememişler delilik ceza değil bir lütuftur diye :)


Uyanık.

11 Kasım 2023

Müzik

 


    Bilmem kaçıncı kez başlıyorum sonunu tamamlayamadığım yeni yazıma. Neredeyse günlerdir defalarca kez vakit bulsam da hep bir sebep çıkıyor paylaşma kısmına gelemeden. Oysa ne güzel döküyorum içimi kelimelere... Ah ben bile inanıyordum neredeyse bu söze :) 

    Aklımla kalbimin uyuşmadığı zamanlarda gözlerimi kapatıp karanlıklar içerinde gün doğumunu seyrediyorum kendi gizli bahçemde. Çevremde milyon sese aldırış etmeden koca bir dünyaya açıyorum resmen gözlerimi... Bazen bu yalnızlığımda sadece benim görebildiğim, sadece benim hissedebildiğim, içimi dolduran güzellikleri herkesle paylaşmak istiyorum,,, Oysa elimi uzatsam dokunabileceğim insanlar içerinde koca evrende uzaya serpilmiş toz zerreciklerinin uzaklıkları kadar mesafe görüyorum aramda. Her türlü insanın başka başka dünyalarına konuk olsam da eninde sonunda boşluklarda dolaşmaya çıkıyorum bir başıma... Keşke bu çıkışlarım yalnız olmasa,,, zamana takılmadan, mekana aldırış etmeden her şeyi bir tarafa bırakıp yıldızlarda huzuru paylaşabilsem yalnız olmadan... 

Ah keşke...

Yazımı diyordum yazılarımın yarım kalmasından bahsediyordum. :) 

    Sonrasında bir kenara bıraktığım yazımın devamına geçtiğimde ilk başlangıç hevesinde olduğu gibi olmadığını hissediyorum. Düşüncelerimi tekrar toplasam da yazmaya başladığım zamanda ki heyecanı alamıyorum... ya da başka heyecanlar alıyorum bu sefer başlıyorum yeni bir sayfaya yeni kelimeler bulmaya... Ve nihayetinde yine yarım bırakmaya :)

    Ben buna odaklanma sorunu diyorum kendi kendime koyduğum teşhisle. Daha önce de bu denli karmakarışık olduğum zamanlarım olmuştu. Bu seferki farklı diyeceğim ki zaten öyle olmaz mı hep. ?  Benzerlikler gösterse de tıpa tıp değildir hiç bir şey... 

Yine aylardan Kasım.. Yine dalmışım,,, aynada yüzüm ağlar,,, yine dalmışım elimde anılarım... 

    İnsan ruhuna iyi gelen şeylerin başında, her daim ulaşılması mümkün olan, en önemli temel taşlarından birisi müziktir... Günü, günleri, saatleri değiştiren, sözlerdeki şefkati o akustikle kulaklardan içimize dolduran neşelendiren, hüzünlendiren, sevdiren, yegane vazgeçilmezimizdir müzik... 

    Anladınız siz yine,,, ben; başka sayfalarda, başkalarının düşünmediği ayrıntılarda olmaya gidiyorum... Kalın sağlıcakla.

Uyanık.