Söylemekle söylememek arası, kalmakla gitmek arası hallerin değişkenliğinde geçiyor günler.
Her şeyi anlatsam ne olur ki sanki ?.. Ne kaybederim ? Ne eksilir benden? Sonuna varamadığım şöyle dursun önümü kaplamış sis bulutlarının ardında yolu bile göremez iken neden duruyorum ki ? Zamanın her geçen gün azaldığına şahit olurken içimde ki bu son baharı nasıl da gizliyorum oysa... Sanki koparacaklar mı çiçeklerimi, kesecekler mi ağaçlarımı, Yeşil vadilerimi talan mı edecekler, Pamuk tarlası görünümlü bulutları siyahlara mı boyarlar güneşime mani mi olurlar ne ? kimsenin duymadığı, duyamadığı içimde çılgınca çalan müziklere mani mi olacaklar ?
Ne kazanırım da derdim ama bundan daha fazlasını kazanamayacağımı da hissediyorum. Bir adım yaklaşamam diye tahmin ediyorum ve ne olursa olsun sonu değişmeyecek uzaklaşmanın çok erkene alınmasını sağlayacağını biliyorum. İçimden geçen binlerce güzel kelimenin, renkli ışıklarla sarmalanmış büyüsünü bozmaktan korkuyorum kısaca...
Yine her şeyi kendi rutinine bıraktığım günlerden biri daha geride kalacak gibi hissediyorum. İçimde ne yeni keşifler yapacak, nede karmaşalar içerisinde giden bozuk düzeni değiştirmek gibi çılgın bir istek yok. En iyisi kendi iç dünyamın dingin baharında hafif esen rüzgarda gök yüzünde süzülen uçurtmamın ipini çekiştirmeye devam edeyim.
Sevgilerimle...
Uyanık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder