29 Haziran 2024

Kamp

 


    Sıcaktan kuruyan toprakla beraber dudaklarım da çatlamış, uzun soluklu yürüyüşümün sonucu olarak. Ağaçlar arasında da olsa güneşli bir yaz gününün etkileri altında ne kadar oldu bilmem böyle bitmeyen bir yolculuğa çıkmayalı... Günlük adım ritüelimin rekorunu bir daha kırılamayacak şekilde yükselttim bugün. Ne çok düşündüm, ne çok konuştum kendimle. Çok konuda aynı fikirleri kabullendi benliğim ve bir çok konuda tartıştık. Haklıydım hep biliyorum ama o yerde ki taşlara yanlış basıp düşmemek için dikkat kesilmişken birde iç dünyamı ikna etmeye çalışmak hiç de kolay olmadı.

Zaman aktı ben yürüdüm, bulutlar süzüldü ben yürüdüm, güneş eline aldığı yakıcı kırbacı ile vurdukça vurdu ben yine yürüdüm. Bilseydim belki bu yolun göründüğü kadar basit bitmeyeceğini çıkmazdım, yine konuşurdum kendimle nefes bile almadan ama yürümeden, yorulmadan... 

    Hoş kendiyle kalmadığı zamanlarda insan hep bir uğraş buluyor nasılsa ya bir telefon ya bir teknolojik aletle geçiriyor zamanını... Bir çok kişi kendiyle baş başa kalmıyor, kalmak ta istemiyor. Belki de tanıdığı benliği yüzünden konuşmaya layık görmediğinden, önemsemediğinden. Açıkçası herkes başaramaz iç dünyası ile hesaplaşmayı, doğrularıyla, yanlışlarıyla, hakkıyla... 

    Alışkanlık yaptı hafta sonlarının sessiz sedasız zaman geçirmeleri. Kendim ve kahyasının özgürlüğünde kurulan çadır ve kimsenin sessizliğinde bir orkestra kalabalığında orman sesleri... Ne çok tavsiyem var aslında huzur bulunan durumları izah eden. Belki de aynı düşüncede değilizdir sizlerle. Herkesin beğenisi farklı olabiliyor nihayetinde. Kalabalıkları sevenler de vardır kalabalıklar içerisinde yalnızlığı sevenler de... Aslında neyle mutlu iseniz hayatı onunla yaşamanız, onunla meşgul olmanız temennisi içerisindeyim. 

    Her şey gönlünüzce olması dileğimle.

Uyanık.

24 Haziran 2024

Arşivden




    Meğer sebep ben mişim...

    Koşmama engel olmuş yürüyüşlerim ve yürümeme engel ayakta durmalarım... Durmak için ayakta kalmama engel yine ben mişim... Oturamayışım yatmalarımdan dolayı imiş ve gözümü açmama da engel uyumalarım...

    Hep bir adım ilerlemeyişim, yerimde kalmaktan öteye gidememiş olduğumu görüyorum. Çok şükür şu her türlü kötülüğünü gördüğümüz bu insanların içinde yine de nefes alabiliyor ve yaşayabilme kabiliyetini kazanmışız. Dünyanın kötülüğü diyesim geldi ama dünya değil hiç bir zaman sebep olmadı... Her şeyin başında hırsını her daim yenilemiş ve kin tutan insanlar, insanlara zarar vermiş daima. Neden, niye diye anlamsız gördüğüm sebepleri düşünürüm arada. Sanırım farklı bakış açılarına sahip insanların insan olmaktan başka düşünceler içerisine girmesi diyebilirim. Herkes de aynı oran ve değerde olmayan vicdan, ahlak ve insan olmanın onuru tüm dünya dengelerini değiştiriyor. Oysa temel ihtiyaçları herkesin birbirine yakın seviyede olduğunu herkes de bilir. Farklı düşünceler içerisine giren şahsiyetlerin vicdansızlıkları, ahlaksızlıkları ve onursuzlukları dünyanın kötü olmasına sebep teşkil etmektedir. İki kardeşin bile birbirine husumet beslediği bir yapımız olsa da bunu tercih etmeyen kalbi temiz niyeti halis kişilerin çevremizde olmasını da her daim istemişizdir. Bu her zaman oldu ve her zaman da olacaktır. İyi ile kötü, temiz ile pis, beyaz ile siyah ayrımı kesintisiz yapılacaktır dünya sonuna kadar. İnsan kendi iç dünyasında kendisiyle bile çelişirken, olmadık bir yerde ve zamanda kendisiyle bile savaşırken çevresiyle neden barış içinde olsun ki. İşte burada vicdan ve ahlak seviyesi ön plana çıkıyor.

İyi insan... Kime, neye göre, hangi değerler ışığında ?

11 Haziran 2024

Eğitim

 



       Farkında değil bazı insanlar kendi bencilliğinin...  Kendini görmediği yetmez gibi çevresinde eleştirmediği de yoktur.  Her türlü hakarete varacak seviyede yerden yere vurmayı da ihmal etmez. Her şeyin en iyisini bilen, her dediğinin muteber sayılmasını bekleyen, durmayan, durdurulmayan nadide insanlar. Çevresine de itiraz etmeyi edebinden seçmeyen insanlar tesadüf ettiği için dozajı daima artıran şahsiyetler. Belki de bulaşmasından çekindikleri için, uğraşmak istemedikleri için sessizliği seçiyor madurlar  Kimse bir şey söylemeyince ne yapsın o da aynaya bakınca görülmüyor iç dünyasının karanlık tarafı... 

Her yere yetemesek de yettiklerimize göstermeye devam ediyoruz yanlış yolları şükürler olsun. Böyle insanların patavatsız hallerini yüzlerine vurmayı seviyorum. Keyif aldığımdan değil ama insana yardım esastır prensibini daima taşımışımdır ve taşımaya da devam edeceğim. Sevildiğim kalpler sevilmediğimden fazla olduğu sürece sorun yok doğru yolda olduğumdan eminim. 

    Eğitim şart ilkesi önderliğinde taşıdığım bayrak altında toplanan insanlara örnek teşkil ettiğimi görebiliyorum. Sadece çevrem nasiplenmiş olsa da bir yerden başlamak, hiç bir şey yapmamaktan iyidir diyorum. 

Sevgilerimle.

Uyanık.

04 Haziran 2024

Yankı

 


    Sıcak günlere geldik yine... Sabahın erken saatlerinde tepenin zirvesinden başını gösteren güneşin sıcaklığını hemen hissetmek mümkün olabiliyor. Daha nemlenmemiş ve buğulanmamış temiz hava uyanmamış şehrin semalarında göz kırpıyor. Kimin dikkatini çeker ki gökyüzünün berraklığında süzülen bir kuş, belli bir irtifadan giden uçağın cetvel çekmiş gibi bıraktığı iz, bir yaprağın iç huzuru yakalayan salınımı? Akıllarında kim bilir hangi problemlerle uğraşıyor insanlar? Yarını düşünmeyen gelecek derdi olmayan bu kediler köpekler bizden daha mı şanslı dersiniz ? 

    Dün neydi nasıldı ? Sahi kendimize, çevremize, dünyaya ne katkı sağlamıştık?  Neleri kurtardık insanlık adına ? Eritiyoruz günleri acımadan amaçsız ve gayesiz... Mecburiyetten yaşıyoruz gibi. Kendi bencilliğimizde kurduğumuz dünyamızda kendi minik alanımızda nefes alıyoruz oysa. Fanus içinde dolaşan balıktan farkımız ne ? En mükemmel ortamı da yapsanız boş bir akvaryumda kursanız ne fark edecek onun için? Gizli sevinçlerini anlayabilecek miyiz ? Ondan bile daha kötüsünü sergiliyoruz çoğu zaman farkında olmasak da... Siz bunları da bir düşünün hayat keşmekeşimin arasında fırsat bulabilirseniz...

      Bizim istediğimiz şekilde gelişmeyen olaylara verdiğimiz tepkiler, farklı zamanlarda farkı seviyelerde oluyor. Hele sizin de dahil olduğunuz bir durumda sizi etkileyecek ve sizde derin izler bırakacak kararları alan insanları anlayamadığınız durumlar olduğunda... Acele etmeyin her cümlede irdeleyin bir düşünün kimin çizgisinde işleri yolundan alıkoydunuz ? Kimin mutluluk yankılarına mani oldunuz ? Kimin aheste çalan müziklerine engel, kimin görsel manzaralarına perde çektiniz ? Her şey sizinle alakalıydı ve olması gereken oldu öyle mi ? Ya değilse ? Ya atmadığınız ve geri döndüğünüz o son adımda hep beklediğiniz mutluluğun ilk adımı olma ihtimalini ortadan kaldırmışsanız ? Ya olmayacak bir yerde konuşmuş ve olmayacak bir yerde susmuşsanız ? Eminim yaptıklarınız veya yapmadıklarınız ile ilgili kendinizi rahatlatacak bahaneleri çoktan buldunuz bile... :) 

    Güne yeni başlayan gökyüzüne bakın arada ama bakmak için değil görmek için... Ağaçlarda öten kuş seslerine odaklanın duymak için değil dinlemek için... Aldığınız nefesi ciğerlerinizin her bir köşesine çekin derin derin yaşamak için değil yaşadığınızın farkına varmak için... İç dünyanızı hissedin arada kendinizi mutlu kılmak için değil mutluluğu hissetmek için... 

    Dikkat edin sizden gelen ve sizden giden yankılara...

    Sevgilerimle...

Uyanık.