26 Ekim 2017

Su olmalı



Bir umut olmalı yüreklere
En çokda su gibi akmalı
Önce yağmur gibi yağmalı,
Damla damla birikmeli,
İhtiyaç olmadığında buz olmalı
Donmalı kaya gibi sağlam olmalı
Sonra erimeli huzur yaymalı,
Belki de buhar olup uzaklaşmalı.

Uyanık.

23 Ekim 2017

Güz.

Güllerin dönemi de bitiyor, o papatyalar, sümbüller, zambaklar... yapraklar sararmaya yüz tuttu. Güz de geldi gönlüme hüzün de...

Uyanık.

Zaman



Ahh zaman ahhh ne çok cinayetin var ne çok bilinmez mezarlar senin eserin

Ahhh zaman ahhh günden güne bizi yok eden yenilemeyen tek düşman...

Uyanık.

Labirent



Yürüyorsun ama bir yer var aklında. büyük bir labirentte çıkmaz yollar olsa da aklında hep bi yerdesin, ulaşamasan da...

Uyanık.

Yine sessiz gece



Serin hava,
Sessiz ve sakin,
Binlerce kelimenin susturulması
Gözlerde ılık bir mahmurluk
Rüya alemlerinin gizemi
Gerçekliğin kabullenilmiş acısı
Kahvemin buharı süzülüyor yıldızların eşliğinde,
Hem fazlalıklar hemde eksiklikler var yine bu gecede...

Uyanık.

Kağıttan gemiler





Kağıttan gemiler yapardık,
Küçüktü hayallerimiz yaşımız gibi
Bir tebessümün dünyalar ettiği zamanlardı
Uzaklara gitmek değildi amacımız su üzerinde kalabilse yeterdi.
Şimdilerde gemileri kendimiz batırıyoruz...

Uyanık.

22 Ekim 2017

Tesadüfler



Bu kadar tesadüfe inanası gelmiyor insanın.
Gözünün içine baka baka yalan söylemesi nasıl da koyuyor oysa
Kaçamıyorsun, uzaklaşamıyorsun silip atamıyorsun da 
Prangalar takmışsın bir kere bağlanmışsın tüm kalbinle
Ne olursa olsun seni bu hale getiren kişinin elbet yanına kalmayacaktır 
İlahi adaletin tecellisini sabırsızlıkla bekler insan.

İnanmaya meyilli bir yapıya sahip olmak salaklık değil saflıktır...

Ne menem bu his, birde bunun sebebinden emin olabilse insan daha çabuk yolunu çizebilecek halbuki...

Geldikçe karabasan geliyor üzerine üzerine,
Kabullenmek istemiyor gerçekleri yalanlıyor kendi kendine,
Bu yüzden hatalı kişiyi savunan avukat sen oluyorsun.
Kurtulması için bahaneleri sen üretiyor onu aklıyorsun aklında oysa suçunu da hatasını da biliyorsun. 
İşte en acısıda bu maalesef...

Uyanık.

21 Ekim 2017

Cam kırığı



Elle tutulan bir yanı yok dokunsan kırılacak...
İnsanlar en narin cam bibloları gibi
Bir bakışta bile kırılmaya hazırlar
Sanki kırılmak için yaratılmışlar...

Uyanık.

17 Ekim 2017

Kör kurşun



Yaylım ateşine maruz kaldım, sessizliğimden vuruldum zamanın kör kurşunlarıyla...
Haykırışlarım çöl ortasında bir kum tanesi kadar belirsiz kaldı, buna aldıran olmadı...

Uyanık.

16 Ekim 2017

Sakin


Sadece iki kelimelik bir olay değildir sevgi gösterisi,
Bir çiçek, bir bakış, bir gülüş değildir çoğu zaman,
Delicesine kıskanmanın içinde hissettirdiği o duygudur bazen,
Çaresizliktir, ulaşılmazlıktır, kayboluştur.
Çekip gitmek yada yıkıp yakmak alternatifleri varken sakin kalmak da bir sevgi gösterisi değil midir?

Uyanık.

Sonbahar



Tebessümlerimi ağaçların yeşiliyle besliyorum, bu aralar bakma bana sonbahar erken geldi.
Güneşin doğuşuyla akıyor sıcak mutluluk içime, bu aralar bakma güneş bulutların ardında kaldı.

Uyanık.

11 Ekim 2017

Oksijen



Beklemeyi en iyi bilendir insan, hayatı; daima öğrenmekle geçer,
Tecrübeleri, kaybedişleri, kazandıkları onun süre gelen yaşantısıdır
Hep bir beklenti içinde olur ve bu hayata tutunma tutunma sebebidir.
Umutlarını kaybeden bir insanın oksijenden başka bir ihtiyaci kalmamıştır...

Uyanık.

Bitti




Nabız yüksek ateş başımı çevrelemiş prangalar eşliğinde
Kara sabahın kara günün kara gecenin yazgıları haykırıyor
Son olsun bu dediğim çok oldu ama kabullenemiyorum ki sonu
Kalemimin yeminini bozuyorum her defasında tekrar yemin ederek
Bitti nihayet, kalmadı yazacak derken yine çıkıp geliyor birşeyler
Kelimeler cümlelere karışıp sonsuzluğa uzanıyor kimseden habersiz
Sisler içinde gelen anlamsız sesler
Meçhullerde kayboluşlar dinmeyen bir sızı
Ruhun kaçmak istemesi, beden çaresiz,
Hissizlik arşa uzanmış nakaratlar bitmiyor
Son umut, son bakış, son söz nihayeti belirliyor
Artık bir veda seramonisi açılmamış kapıda
Yoruldu bedenim..
Bitti...
Yazmıyorum artık
Yazmayacağım hasretimi
Dilime doladığım nağmeyi çalmayacağım bir nefeste
İrademin öldürdüğü kalbimle kalacağım
Yığılıp kaldığım dünyanın ücra köşesinde...
Kelimelerim…
İntihar süsü verdim cümlelerime..
Aslında ne katili var nede maktulü
Bıraktım peşini aramıyorum cümlelerimin öznesini.
Artık yazmıyorum…
Bundan sonra sadece yaşıyorum….!
Nefes alabildiğim kadar
Sevgiler….

Uyanık.

Güzellik



Gün geliyor çevrende ki yada çevrende olmayan ama bildiğin, gördüğün, sana güzel gelen herşeyin anlamını yitirmesine şahit oluyorsun. İsteyerek yada istemeden hayatın akışında karşılaştığın güzelliklerin daimi olması, hayatın sana sağlamış olduğu çok büyük bir şanstır kesinlikle. Aslında herkese göre değişen bir kavramdır güzellik. Güzellik görüşü içten gelir, neye nasıl baktığınla alakalıdır. Güzel bildiğini, güzel gördüğünü sonradan güzel görmemeye başlar çok az insan, hatta bazı durumlarda ne kadar güzel olursa olsun kendine göre ne kadar değerli yerde kalsa da bir an geldiğinde hayatının geçmişinde ki bazı anları hatırlamamak yada düşünmemek için her şeyi yapmak ister. Bu kaçış esnasında kalbinin güzel gördüğünü aklının görmemesi büyük bir işkence teşkil eder. İsyan etme noktasında çıkış yolu bulunmaz ve hayata küsgünlük gösterir. Zamanın; her derde deva olacağını umut içerisinde yaşamak, kabullenmek, geleceğe dair huzurlu günler için vaz geçilmez şartlardandır.

Uyanık.

09 Ekim 2017

Bulmaca



Elimden gelmiyor değiştirmek bu bulmacayı çünkü çözülmüyor, çözülmeyecek.
Bu karara bir seferde varılmadı nihayetinde, hep bir etken hep bir sebep, hep bir zorlama oldu...

Uyanık.

İkinci bahar



İkinci baharın kışa uzanan yolu çok kısa sürdü,
sanki o kadar zamanda yaz hiç yaşanmamış gibi...

Uyanık.

Değersiz



Belki sandığım kadar değerli değilimdir de insanlar hep beni idare etmiştir,
Bir de böyle düşünüyorum.  Düşünüyorum o zaman varım...

Uyanık.

Daralıyor



Daralan içimi ferahlatacak tek şey var ama varlığıyla ferahlatmıyor şuan hatta daha da daraltıyor farkında değil...

Uyanık.

Kalp



Boşverecek kadar değersiz görmek vardı elbet değersiz göreni,
Lakin; boşveren kalpler gibi boşverecekcek bir kalbe sahip değildik...

Uyanık.

Değerli



Kayda değer cümleler sarfediyor insan kaybolan değerli zamanlarda
Anlamayan, anlamak istemeyenler hiçe sayıyor yoğun duygularını
Ne hevesi kalıyor insanın içten gelen güzel sözleri söylemeye
Ne de dönüp gidebiliyor doğru olduğunu bildiği halde...

Uyanık.

07 Ekim 2017

Peki



Canımı hep acıtırdı çaresizlikle kabulleniş arasında kalan o kelimeyi söylemen, yani ''Peki'' demen. O iki sözcükte kafiyelenen binlerce küfrü, binlerce sitemi; haftalarca yağan lapa lapa karı taşıyamayan dağ eteklerinden kayan çığ gibi üzerime bir anda yollaman perişan ederdi hep beni. Bir soğuk duş etkisi yapardı bu bende, hangi mevsimde, günün hangi saatinde olursak olalım. Belki bir hakaret bu denli etkilemezdi beni belki benim gibi düşünen binlerce kişiyi... Senin; güneşin doğuşunda serin havada titreyen bedenine aldırmadan ufukta sararan gükyüzünü seyretmediğin aşikar ortada. Yoksa nasıl kullanırsın o yıkılmışlığın, küsmüşlüğün bezmişliğin ifadesi kelimeyi. Bir sitemin dalga dalga boğazdan bedene yayılmasının en etkili hali, ruhun dışa yansımasının hayat enerjinin anlık sönmesi gibi bir durum bu. Herşeye rağmen ayakta olmak da var kulaklar uğuldarken...
Yorgunum seninle mücadele edecek halde değilim belki yıllara meydan okuyabilirim belki dağlarıda aşarım azmederim çabalarım en azından bu uğurda güç sarfederim ama yoruldum...
yılgınım olmuşlara. Bir olay bir sebep etkilemez kimseyi eminim ama takatim kalmadı benimde, yoruldum... Sözler, vaadler, iyikiler cirit atıyor beynimin en orta yerlerinde... Tıkandım, bunuda, bu anı da bu zamanı da geçerim istesem bunu da görmezden gelirim bunu da sineye çekerim ama yoruldum...
Anlatılacak konuların kelimelere sığmayacak, saatlerce bitmeyecek ifadelerin anlamsızlığını düşünüyorum. Yoruldum...
Gözlerimi kapatmak, kapatıp aklımı da kalbimide hislerimide kapatmak istiyorum. Bir noktayı bir sonu kabul etmek gerek bu yüzden yaşanmışlıklara, anlatılamayan gerçeklere, kaybolan hatıralara, hiçe sayılan vefalara akmayan gözyaşlarına yapacak birşey kalmamışsa bende acıyı göğüslemek adına son diyeceğimi diyorum... 
Peki...

Uyanık.

05 Ekim 2017

Mesaj

Bir çok kişinin hayatında kesinlikle almayı istediği bir mesaj...

03 Ekim 2017

İçilir



Kana kana içilir her dolan bardak kimi yalanlarla kimi umutla kimi sevdayla...

Uyanık.

Zoraki



Zorlamayla oluyorla olması
İstenmiyorsa olmasın
Zoraki güzellik, güzelikten çok sahtecilik oluyor...

Uyanık.

Vefa



Dolu dolu bir gece, sessizlik içinde bir uğultu, camı açıp bakıyor ama maalesef değişen birşey yok, halen aynı ritimde, halen aynı tonda uğultu, kimsenin fark etmediği kendine münhasır bir durum kulaklarımda ki bu durum...
En derin düşüncelerin insan benliğini sardığı zaman diliminde, serin bir ekim akşamı, parçalı bulutların arasından görünebildiği kadar görünen ve bir o kadar neşeli göz kırpan yıldızların altında sessiz bir gece...
Düşüncelerin başıboş gezmeye başladığı sessizliğin ayyuka çıktığı, karanlığın en koyusunun halim olduğu zamanda benliğimi toplamaya çalışıyorum,.. Ancak herşeyin sorun olduğu ama hiç birşey yokmuş gibi davranmak becerisini tecrübe ettiğim saatlerdeyim yine...

Vefa göstermek zor iş, hele bunu anlayabilmek çok az kişinin tesbit edebileceği bir olgu. 
Sahiplenmek herkesin harcı değil bu zamanda ve bir çok insan cesaret edemez buna, cesaret edenler de çilenin en büyüğünü yaşamaya mahkum olduğu anları yaşamakta. Çünkü; bu duyguda elinden uçacak, bir çırpıda kaçacak gibi hissetmek var, hani sıkı sıkı tutarsın ama küçük bir serce gibi incitmekte istememek var, en azından canını yakmamaya calışmak, bu zor işe mecbur olmak var,,, Hatta sıkarsın avuçlarını farkında olmadan, çırpınışlarını hissedersin mutlu oldugunu, sevinçten yerinde durmadığını düşünürsün ve kendini buna ikna edersin,,,
Yanılmak,
Yanildigini anlamak, bunu kabul etmek çok zordur...
Vazgecmek yada kabullenmek istemezsin,
Bu tıpkı bir çocuğun rüyasında avuç dolusu bilye ile uyanması ve uyanınca baktığı avcunda olmayan bilyelerin hayal kırıklığını yaşamasi gibi bir durum...
Salsan parmaklarını yavaşça özgür bırakma adına bunu sen istemezsin, çünkü yıllar boyu bu şekil tutmayı istemişsin sevda kanatlarından...
Sıksan o ölecek salsan sen... Bir türlü ayarını bilemezsin korku, endişe sarar etrafını,
Nihayetinde gerçek sevgi burda kendini gösterir.
Uzakta da olsa mutlu olmasını bilmektir değer vermek
Bencil olmamaktır huzur vermek, yanında olmasa da sevdiğinin mutluluğunu hissedebiliyor olmaktır değer vermek...
Zordur bu noktada karar vermek, kaçıp gidebilmeside muhtemel bir durumdur avuçlarından çıktıktan sonra yada kalıp seninle olabilmesi de...
Hüzün sarar dört bir yanını elinde olmayan belirsizlikle 
Acı çeker ama belli etmezsin
Kararsızlık deli eder benliğini,,,

Hayat bu işte nihayetinde, kimine şen şakrak kimine katmerli hasret...
Herşeyiyle kabullenmek en az acıyı hissettirir tesellisinde avunulur sanırım...
Kolay yoktur, zor geçer günler, zordur hayellerinin suda eriyişini izlemek,
İstemeden duygu denizinde boğulmak...

Uyanık.