07 Ekim 2017

Peki



Canımı hep acıtırdı çaresizlikle kabulleniş arasında kalan o kelimeyi söylemen, yani ''Peki'' demen. O iki sözcükte kafiyelenen binlerce küfrü, binlerce sitemi; haftalarca yağan lapa lapa karı taşıyamayan dağ eteklerinden kayan çığ gibi üzerime bir anda yollaman perişan ederdi hep beni. Bir soğuk duş etkisi yapardı bu bende, hangi mevsimde, günün hangi saatinde olursak olalım. Belki bir hakaret bu denli etkilemezdi beni belki benim gibi düşünen binlerce kişiyi... Senin; güneşin doğuşunda serin havada titreyen bedenine aldırmadan ufukta sararan gükyüzünü seyretmediğin aşikar ortada. Yoksa nasıl kullanırsın o yıkılmışlığın, küsmüşlüğün bezmişliğin ifadesi kelimeyi. Bir sitemin dalga dalga boğazdan bedene yayılmasının en etkili hali, ruhun dışa yansımasının hayat enerjinin anlık sönmesi gibi bir durum bu. Herşeye rağmen ayakta olmak da var kulaklar uğuldarken...
Yorgunum seninle mücadele edecek halde değilim belki yıllara meydan okuyabilirim belki dağlarıda aşarım azmederim çabalarım en azından bu uğurda güç sarfederim ama yoruldum...
yılgınım olmuşlara. Bir olay bir sebep etkilemez kimseyi eminim ama takatim kalmadı benimde, yoruldum... Sözler, vaadler, iyikiler cirit atıyor beynimin en orta yerlerinde... Tıkandım, bunuda, bu anı da bu zamanı da geçerim istesem bunu da görmezden gelirim bunu da sineye çekerim ama yoruldum...
Anlatılacak konuların kelimelere sığmayacak, saatlerce bitmeyecek ifadelerin anlamsızlığını düşünüyorum. Yoruldum...
Gözlerimi kapatmak, kapatıp aklımı da kalbimide hislerimide kapatmak istiyorum. Bir noktayı bir sonu kabul etmek gerek bu yüzden yaşanmışlıklara, anlatılamayan gerçeklere, kaybolan hatıralara, hiçe sayılan vefalara akmayan gözyaşlarına yapacak birşey kalmamışsa bende acıyı göğüslemek adına son diyeceğimi diyorum... 
Peki...

Uyanık.

Hiç yorum yok: