04 Aralık 2019

Çerçeveler



Karmaşık sayılmasa da giriftlerle dolu hayatımızı çokta yormadan basit çözümler gerekiyor bazen... Belkide basitliğe alıştığımızdan bunu istiyoruz yada zorluklara karşı tahammülümüz kalmadığından bu şekil karar veriyoruz. Belki de çevremizde ki basit insanlar bizi buna düşünmeye meylediyor olabilir... 
Şu bir gerçek ki; ucuz, kişiliksiz ve yılları bir kalemde unutabilecek seviyede boş duvarları süslediğimiz çerçeveleri iyi tesbit etmeli insan ve tesbitleri neticesinde bu boş duvarların gerçekten de boş kalmaları gerektiğini kesinlikle bilmeli...
Duvarlar, çerçeveler, anlar, anılar...
Hayatımızda önemli anların resimlerini saklamaya çalışırız sürekli. Bizi biz yapan değerlerdir bunlar bence. Anıları taze tutmak ve iyi hissettiren o zamanların huzurunu tekrar tekrar ilk günkü gibi olmasada yine yeniden yaşamak isteriz sürekli. Kim istemez ki huzurulu, mutlu, neşeli resimlerle dolu albümleri görmeyi... Bir makine ile çektiğimiz resimlerden bahsetmiyorum elbet. Bu bir deniz manzarası olur, bir şarkı olur belki bir söz, belki bir his, belki dağ eteklerende açan zambakların kokusu, belki yıllarca yaşadığımız çocukluğumuzu geçirdiğimiz mahalle olur... Kısaca bizim için önemli ne varsa hafızamıza kaydettiğimiz o albümler... Bizi biz yapan, bizimle o karelerde bulunan insanlar için yada o anı ölümsüzleştirdiğimiz mekanlar için şarkılar, şiirler hatta hayaller ve umutlar için çerçeveler oluştururuz kendimize. Hayat boyu üzerinde çalıştığımız akıl, fikir, duygu ve düşüncelerimizle şekillenmiş her bir zerresini hissederek inşa ettiğimiz duvarlarımıza asarız bu çerçeveleri... Kimi çerçeverle duvarları doldururuz kimilerini köşe bucak saklarız. Unutmak istediğimizden yapmayız da bunu, gizli dünyamızın cennet bahçelerinde kaybolmalarından korkarız, kilitli kasalarda özenle muhafaza ederiz gücümüz yettiğince.
Herkesin duvarı farklı çerçevesi farklı nihayetinde. Doğal olarak albümleri de öyle. 

Bir şekilde hayatımızda bir çok duvar birbaşkasının duvarına benzer aynı manzaraları aynı mahalleleri ve aynı şarkılarla doldururuz. Belki birçok çerçeveyi paylaşırız hayatımız boyunca insanlarla... Farklı albümler oluştururuz ancak o hiç aynı olmamıştır, olamaz da. Güneşin batışını hiç kimse aynı hislerle aynı duygularla seyretmemiştir kesinlikle.
İşte böyle beraber örülen duvarların yada benzer çerçevelerin birden yok edildiğini bir düşünün. Yıllarca samimi olduğunuz bir arkadaşınızın yanlış anladığı bir konu yüzünden bir anda sizi hayatından çıkarttığını... 
Diyecek birşey kalmıyor bu durumda sonuçta herkesin kendi hayatı, kendi duvarı, kendi çerçevesi... Sizi de etkileyen bir konu sonuçta sizinde duvarlarınız yıkılır bu durumda ancak hayat bu inşaatcılık ilk mesleği insanoğlunun...
En kısa sürede bir perde çekin duvarlarınıza ve üzerlerine yansıttığınız enfes manzaraları izleyin. Bir zamanlar size yakınlık gösteren o boş duvarların ne kadar lüzumsuz olduğunu gördüğünüzde, zamanında sizi çevreleyen sahteliğe harcadığınız zamana istemeden üzüleceksiniz. Boş duvara olan siniriniz ve öfkeniz zamanla kaybolduğunda ise boşa geçmiş zamana kırgınlığınız sizde yer etmiş olacaktır. Bu durumda çevrenize duvarlar örmeye başlarsınız ve artık sizinle alakalı o gizli bahçeye kimseyi yaklaştırmamaya çalışırsınız.

Atamadığınız, silemediğiniz ve kabullenemediğiniz herşeyin kendinize zarar verdiğini unutmayın. Gidene kendi bilir dur demem kalan başımın tacıdır der bir yazar hayatında tecrübe ettiği anları dile getirerek...

Herşey gönlünüzce olsun.

Uyanık.

Hiç yorum yok: