19 Ocak 2017

Susuyorum işte



Uzun zamandır yazmıyorum. Belkide artık ihtiyaç duyuyorumdur yazmaya... Yazsam da değişen birşeyin olmamasından belkide... Yılmışımdır belki yazmaya karşı... Ya da değer birşey bulamamışım kim bilir...Binlerce sebep bulabilirim ama sonuç tek ve o da uzun zamandır yazmadığımdır. 
Kitaplarım da romanlarım da yarım hep bir türlü sona ulaşamıyorum, arada yazabildiğim birkaç şiirim var birde aklıma geldikçe dillendirdiğim felsefi sözler... Ne kadar felsefi olduğu da aşikar, laf salatası kısaca...
Sonuç olarak birşey eksik kalıyor genelde ve hatta bir şeyler de fazla... Meşkul olunca kafa, içine giremiyor insan yazdığı hikayelerin... Fikirlerimde öyle, paylaşamıyorum uzun zamandır kimseyle. Oturup bir bank a, güneşin batışıyla denize bakarak içimi dökemiyorum... Belki de içimdeki hüznüm bundan ibarettir bilmiyorum...

Güzeldir yazmak aslında, elbet insanın konuşamadıklarını içinden geldiği gibi aktarması... Sözünün kesilmeden ön yargısız ses tonunun dahil olmadığı ses şiddetinin devre dışı kaldığı ortamdır. Okuyan kişinin o anki okuyuş tarzıyla büytünleşmek...

Aslında zaman ilerliyor, yaşadıklarımız, okuduklarımız, duyduklarımız hep bir birikim içimizde ve biz büyüyoruz. Sen, ben o değil hepimiz, bazen neşe bazen hüzün ama en değerlisi de acıyla büyümek. Kimse itiraz etmez buna hayır diyemez çünkü herkesin acıyla büyüdüğü bir dönemi, bir zamanı elbet olmuştur... 
En nihayetinde bitmiyor, gitmiyor, dert denen tükenmiyor işte.. İyiliği de kötülüğü de aynı seviyede yaşasa insan kötü anını daha çok takıyor kafasına ve unutamıyorda. Daha çok duygu yükleniyor daha çok daha fazla oluyor herşeyden... Bu bana has bir özellik değil sonuçta herkesde var. Sanırım bir Pollyanna da bu durum yok ama o da bize cok uzak bir durum. :) 
Nefes alıyoruz umutlarımız var hala hamdolsun.. mesele o olmalı bence... ama maalesef mesele; kime nasıl davranacağımı bilmiyor olmam artık.. hiç kimseye güvenmiyor olmak.. şunu çok net biliyorum ki insanlar sıkıntıya gelemiyor... Yeni zaman modası bu, herkes bi rest çekme derdinde. Egodur bunun adı ya da tahammülsüzlük olsa gerek... kaçıyor herkes kısaca... Ulan biz hiç kaçamadık! diye bağırasım geliyor bazen..
En azından huzurum yerinde gönlüm rahat bu konuda.. Ne yaptımsa içimden gelerek, yüreğimden yaptım.. ama baktım yine gidiyor bu insanlar işlerine gelmedi mi.. yok oluyorlar birden bire.. Hayır demeyi de bazı zamanlar bilmiyorum zaten ben kimseyi kırmamak için... Becerip hayır dediklerimse yanımda durmuyorlar ki... Demem o ki; beni sevmeyin önemli değil ama sever gibi de yapmayın.. Ben bir başıma değilim bir ben varım birde içimde benimle yaşayanlar. Alıştım böyle yaşamaya... Herkesi sevmemek lazım bundan sonra... bu güne kadar sevdiklerim bana yeter. Bazıları her ne kadar yanımda olmasalarda... Bundan sonra sevmeyeceğim diye de darılmayın...
Avare bi insanım sonuçta herkese benzemem gel-git aklım ve hastalıklı kişiliğimle çok kişi sevemez beni, ayak uyduramaz bana... Şu ara karışığım çokça.. dolanıyor dilim.. çok var yazmak istediğim.. lakin beceremiyorum susuyorum işte..

Uyanık. 

Hiç yorum yok: