Bu aralar yağmurlu günler içerisindeyiz, güneşin kendini bazı bazı gösterdiği, bulutsuz gökyüzünü nadiren görebildiğimiz ve o bulutların nasıl da mısır patlağını andıran şekillerini hayranlıkla izlediğimiz zamanlardayız.
Gökyüzünde; mavinin bir çok tonunu mevcut kirli beyaz bulutlarla birlikte... E tabii karmaşık gökyüzünün etkileri havalara yansımıyor da değil hani. Bi soğuk bi sıcak gün içinde birkaç mevsimin reaksiyonunu görüyoruz nihayetinde... Bir müddet daha böyle devam edeceğine eminim. Toprak doyuyor suya nihayetinde ve çiçekler uzun zamandır bu yağmurlara bu havaya hasret gibi güzel kokularını yaymaya başladılar bile. Yakında ıhlamur ağaçlarının kokusu da sarar etrafı bence en güzeli bu.
Toprak doyuyor suya doymasına ama fazla oldu mu işkence başlıyor. Ara ara duyuyoruz çeşitli ilçelerde su basan ev ve iş yerlerini. Geldimi hızlı geliyor mübarek tıpkı biz insanlar gibi patlamaya hazır bulutlar. Her an kavga çıkartacak herşeye itiraz edecek hatta nasıl bir ego nasıl bir gurur artışı var kı yol vermedin diye birbirlerini öldürecek kadar tahammülsüzleştik maalesef. Mevsimler değişiyor küresel ısınma kapımızda ama değişen sadece bunlar değil gördüğümüz üzere. İnsan; dünyadan beklentilerini düşürmediği sürece mutsuz olmaya, mutsuz oldukça da etrafını mutsuz etmeye devam edecektir. Şöyle bir çıkın dışarı kalabalık mekanlarda dolaşın göreceksiniz insanların asık suratlarını ve daralacaksınız benim gibi şehir hayatından, sanki insanı boğan kasvetli binalar yetmezmiş gibi...
Aslında ah diyorum ki imkanlar elverse bir arsa olsa da üzerine tahtadan ama hani filmlerde de çokca gördüğümüz ormanlarda ağaçlardan yapılan avcı kulubeleri olur ya işte onlar gibi sadece ağaç kullanarak bir ev inşa edebilsem. Ufak bir bahçesi olsa bahçenin kenarlarında birkaç meyve ağacı olsa... Kayısı, elma, armut, erik, dut. Ceviz de olur kocaman gövdesiyle.
Kendime yetecek kadar sebze ekebileceğim bir de bostanlık tabi harika olur. Onlara otomatik bir sulama sistemi düzenli bir bakım bir ilaçlama ile verimli bir mahsul alacağıma eminim. İşin içine girilmeyince bilinmez ama çok hevesim var bu konuda.
Evin hemen önüne bir veranda şart ve oraya ayaklarımı uzatıp hafif müzik eşliğinde kitaplarımı okuyacağım bir sallanan koltuk... Verandanın etrafında saksılarda güzel kokularıyla güzel görünümleriyle birçok çiçek olmalı mutlaka. Sümbüller, yavruağızları, orkideler, papatlayalar, fesleğenler, güller... Kaktüs bile olmalı gamsız kedersiz görünümüyle... Her gün sevgiyle su verip kokularına yapraklarına o mucize eseri hallerine bakıp kalsam saatlerce...
Evde güzel bir şömine olmalı çok büyük olmasa da olur tabi, serin bahar akşamlarında kor haline gelmiş odunların o yalım alevinin duvarlarda ki dansı, odunların yanarken kendine has çatırdayan sesi, sıcaklığıyla yüzümde hissetirmeli kendini... Herşey bir yana o ateşte pişmiş bir kahvenin hatrıda öyle kolay kolay kırk yılla geçiştirilemez kanısındayım. Kahvenin dinginliği, ateşin büyüsü, havanın temizliği ve huzur bütünleşmesiyle kalırken aklıma gelen sevdiğim insanları düşünür bu güzellikleri paylaşmayı canı gönülden isterdim...
Geceleri karanlık bir mekanda yıldızları hiç seyrettiniz mi ? Seyretmemişseniz eğer çok şey kaybetmişsiniz demektir. Seyredecekseniz de öyle şehir içinde filan değil,,, etrafda ışıkların olmadığı gökyüzünde bulutların başka diyarlarda gezdiği zamanda seyretmenizi tavsiye ederim. Hayran kalmamak elde değil o binlerce parlayan yıldıza...
Temiz havasında birkaç saat uyumanın yeteceği, sabah güneşinin doğuşuna şahit olduğum gün ne kadar mutlu ve huzurlu olunacağını hayal bide edemiyorum. Bahçesindeki küçük çeşmeden soğuk suyla yüzümü yıkayıp olgunlaşmış kahvaltılıklardan alıp taze taze yemenin tadı da ayrı olacaktır. Ağaçların büyüdüğü güneşin tepede olduğu ama serin gölgesinde çıplak ayaklarla çimlerde dolaşmak tahta oturaklarda oturmak ve hatta salıncakta sallanmak ağaçlarda öten kuşları dinlemek, kim istemez ki ?
Yaşadığımız hayatın stresinden uzaklaşmak şöyle dursun günler geçtikçe daha da yoğun yaşıyor haldeyiz ve işin en acı tarafı da bundan kurtulmak yerine buna alışıyor olmaktır...
Yağmurların bulutlarla birlikte parçalı hallerine devam ettiği, toprağın suyla doyduğu günlerden bir günün, yarınlar adına umut dolu olmasını dilerim...
Uyanık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder