31 Ekim 2019

Sonra



Sonra...
Gitti Ekim de Eylülün ardından
Hiçliğe yürüdü kalabalıklardan,

Salkım saçak kaldı anılar,
Diğerlerine karışarak...
Ya sonra...

Sonrası Kasıma yazılacak...

Reggae


Göle atılan bir taşın suda ki dalgalarını izlemek gibi huzur verici...

Herşey



Herşeyi görmek yeter mi ki göremediğin onca şeyin yanında,
Herşeyi duymak imkansız duyamadığın sesler ne kadar fazla
Herşeyi bulmak ne kadar imkansız yitip giden zamanın yanında
Herşeyi bilmek ne mümkün bilemediklerin her daim kapında...

Uyanık.

30 Ekim 2019

Ulu çınar



Sadeleşiyor insan biraz biraz sonbahar da yaprak döken ulu çınarlar gibi,
Mürekkebi bitmiş bir dolmakalem hissiyatı esiyor serin rüzgarda,
Kelimeleri tükenmiş kitaplar boş sayfalarını sergiliyor gökyüzüne,
Olması gereken böyle eminim ve oluyor istesen de istemesende...

Uyanık.

29 Ekim 2019

Cumhuriyet



Ellerinde salladıkları bayraklarla birkaç ufak teknenin geçişini izliyoruz florya sahilinde,,, O küçük teknelerin motor sesleri; davulu andıran bir melodi yayıyor ortalığa. Yavaş geçişleri ardında bıraktıkları izlerle oluşan dalgalar, binlerce yakamoz oluşturuyor,,, Güneş; bulutsuz gökyüzünde gerekli vitamini veriyor yanaklarımıza, kısılan gözlerimiz yakınla uzak arasında dolaşıyor her bir görüntüyü sanki resmedeceğiz gibi bakıyoruz ufuğa. Yeşil çimenler henüz nasibini almamış sonbahardan, kısım kısım sararan yerler var tabiki ve yerlerde kuruyan yapraklar olmasına karşı yeşil görünümlü ağaçlar yaz havasını sunuyor bizlere... Rüzgar ılık esiyor ne üşütüyor ne terletiyor, kış gelmeden önce son güzel günleri yaşıyoruz diyebilirim. Bizimle aynı düşünce içerisinde olan insanlarda bu günü değerlendirmek için aileleriyle yürüyüş yapıyorlar uzun sahil boyunca. Kulaklıklarıyla beraber bisiklet kullananlar, kaykay sürenler, elektrikli scooterla yarışanlar, çocuk arabalarıyla aheste yürüyenler geçiyorlar hep oturduğumuz bu bankın önünden... 
Birkaç kedi güneşleniyor sahil boyu yerleştirilmiş kayalıkların üzerde. Onlar için insanların bıraktıkları ekmek ve mamaları kapıyor süzülerek inen martılar ve kargalar. İzlemesi zevkli bir yer burası hava güzel ve yanında muhabbet ehli birisi varsa eğer değme keyfine... Zamanı hiçe sayıyorsun yine de aklında binbir düşünce...
Teknelerin geçişini izlerken duygulanmamak imkansız,,, bir araya gelen insanların bir olğuyu, bir başarıyı, beraberliği abartısız sergilemeleri hoş bir görüntü oluşturuyor açıkcası. Bu coşkumuz!!!; bu güne gelmemizde büyük mücadele eden insanlara karşı vefa borcumuzu yerine getirir mi bilemiyorum. Sonuçta her coşkunun elbet çekilmiş çileside vardır, bu çileyi çeken insanları da...Sonsuz minnetle anıyoruz her birini, ruhları şad olsun bize zaferler hediye edenlere, bize cumhuriyeti sunanlara... Bu nokta da bir burukluk kaplıyor içimi,,, Böyle zamanlarda başarının ve zaferin oluşumunda cefasını görmeden sefasını sürmenin hazıra konmak gibi bir düşüncesi de oluşuyor içimde... Ne denli bağırırsak bağıralım, elimizde ki bayrağı ne kadar fazla sallarsak sallayalım içimde ki coşku hiç bir zaman hat safhaya ulaşmıyor, ulaştıramıyorum.
Birşeylerin eksikliği var sanki, tamam olmayan bir yapbozun içinde gibi bir his oluşuyor. İçimden bir dua okuyorum canı pahasına mücadelesinden vazgeçmeyen insanlara. Yeterli değil elbet, elimizden geleni ancak bu kadar yapabiliyor olmak da biraz nefes aldırıyor ruhlarımıza. Onlar için bu günleri geleceğe taşımak en önemli görev olsa gerek canımızla, kanımızla...

Sevgilerimle.

Uyanık.

27 Ekim 2019

Mavi



Maviydim ben...
En sevdiğim renktim, huzur bulduğum,
Ulu çınarlara mağrur bakardım tepeden,
Rüzgarla raks eden yapraklara dokunurdum,
Özgür kuşların kanatlarında dolanırdım,
Papatyalarla dolu dağ eteklerine uzanırdım,
Kır lalelerine konan arılarla yarışırdım,
Dereler gibi çağlar denizlere ulaşırdım,
Maviydim ben, bulut olup ağır ağır yağdığım,
Çocukluğum, gençliğim, umutlarım, hayallerim,
Güneş terk edip karanlık çökene dek maviydim ben...

Uyanık.

Yapraklar



Ne ahenkli bir salınımı var yaprakların,
Durmaksızın ve rüzgar bağımlısı halleri...

26 Ekim 2019

Zaman



Bazen zamanı bilemiyorum duruyor mu başka bir boyut mu nedir kestiremiyorum ve bir an geliyor ben beni buluyorum kendimde, nerede oluyorum ne zaman oradayım neden sorularıyla boğuşuyorum.

25 Ekim 2019

Sağlık



Bu günlerde kırgınım biraz... Öyle gönlümden bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın küs gibi durumlar değil tabiki. O konuyu betimlersem kırgınlık diye denilen tabir az gelir,,, paramparça harabe bir durum çıkar ortaya o ayrı. Hani derler ya küllerimizden doğmaya çalışıyoruz işte öyle... 
Bende ki kırgınlık bedensel bir mevzuu, boğazım ağrıyor, yutkunmak can yakan törensel bir durum, gözlerde yaşarma, durmaksızın burun çekme, salya sümük akmaca biraz da baş ağrısı sadece. Bunlar haricinde turp gibiyim. :) Neyse ki mevsimsel bir olay,,, Biraz da benden dolayı elbet terli terli iki adım çıkınca dışarı kapmamak imkansız şifayı... Bu arada kim görse salgın var tepkisi oluyor, sanki memleketin tamamı benim gibi hasta anlamadım gitti :)) Ben kısaca normal grip oldum insanlık hali anlayacağınız. Bir kutu peçeteyle geziyorum ceplerim dolu silsen bi dert silmesen ayrı. Çekilesi zamanlar değil inanın, şifanın, sağlığın kıymetini bilmek gerek hemde fazlasıyla... İnsanın kafası yerinde değil mi tadı kalmıyor hiç birşeyin. Keyif önemli... Sağlıksız hiç birşeyin de keyfi sürülmüyor bilindiği üzere... Daha öğleye gelmeden akşam olsa da eve gitsem modundayım ancak inadına zaman da geçmiyor mübarek, işkence gibi ne diim, nasıl anlatayım daha size... Gece de uyutmuyor nefes alınamayan bu durum haliyle yarı sersem hayal meyal akla gelen düşünceleri toparlayabilirsem yazmak isterim önümüzde ki günlerde. Ömrümüz kafi gelirse kafamız da yerinde olursa bir de kısmetse elbette...
Sağlıcakla kalın...

Uyanık.

24 Ekim 2019

Yol


Bir yol var önümde görünen,
Yürüdükçe sonu gelmeyen...

Ne sana gelen ne senden giden,
Sessiz bu yol yalnız yürünen...

Uyanık.

23 Ekim 2019

Yansımalar



Kalmıyor hiçbirşey eskisi gibi baki,
Hepsi suya düşen yansımalar misali,
En küçük esintiyle dalgalanıyor,
Sonra ne dalga duruyor ne rüzgar,
Fırtınalar artık dinmek bilmiyor...

Uyanık.

Hava



Ne sır küpü hava, bulutlar sanki gizliyor,
Her bir şeklin derin anlamları oluyor,
Var bir bildiği gökyüzü de yazıyor,
Rüzgar esiyor biraz huzur getiriyor...

Uyanık.

22 Ekim 2019

Pay



Bugün de yaşadım seni hayat, payıma düşen kadar,
Almam gereken neyse hakkım, aldım sonuna kadar...

Uyanık.

Tekneler



Gözlerine iner halsiz koyu bir perde,
Puslu ufuklar bekler, yoktur takat sende,
Kesif denizin kokusu her dalgada sahilde
Tekneler garip, tekneler hüzün mevsiminde...

Uyanık.

21 Ekim 2019

Nefes



Nefesimle birlikte gitmek gerekse,
Belki giderim nefesim kesilse de
Nefesim kesilse ben benden gitsem,
Ben yine, beni beklerdim nefesimle...

Uyanık.

20 Ekim 2019

Sözler



Bazı sözlerin söylenmesine gerek olmuyor,
Derin bir nefesi bırakmak anlatıyor herşeyi...

Uyanık.

19 Ekim 2019

Anlam



Anlam yüklemek...
Adettendir herşeye bir anlam vermek bizim için. Herşeyin adını koymak doğamızda var her durumda... Hadi biraz bu konuda konuşalım sizinle,,, Çok bildiğimden de değil ya ben yazayım birşeyler siz düşünün yavaştan bakalım konu nerelere gidecek görelim hep beraber...

En başta yaşadıklarını adlandır içinden geldiği gibi, sadece sen biliyorsun sonuçta. Tarafsız olabilir misin ? Kendini kendinle yargılayabilir misin ? Bunu başarabilirsen kolaydır yaşadıklarını adlandırabilmek. Kendince bunu yapamazsan bir başkası daha farklı şekilde yapabiliyor nasılsa,,, Ne güzel adlandırılıyorlar seni tanımadan, seni bilmeden senin yaşadıklarını, yaşattıklarını hiç düşünmeden...

Karamsar olmayın hemen "Nasıl yapacağım ? " diyenler de olacaktır mutlaka,,, biraz yardımcı olmaya çalışayım...

Eksikliklere, tersliklere, aykırı bulduklarına, okuduklarına, gördüklerine, konuştuklarına göre adlandır. Bunun eğitimle kültürle bir alakası da yok, nerden bileceğim deme... Hissettiklerine, duygularına bak biraz geniş pencereden.
Mesela,,,
Mavi yeşille bir değildir, ikisine de en güzel renkler diyebiliyorken,,, acıyla tatlı farklıdır, ikisinin de beğeneni, sevmeyeni varken,,, sevgiyle nefret terstir, her ikisi de içten gelen saf duygular olabiliyorken... 
Kıyaslama doğrumu bilemem, kendini kendine göre değerlendirmeyi neye göre yapacağına da sen karar vereceksin elbet ama empati kurmak seni senden etmez kesinlikle...
Yetenek, kabiliyet gözetmeksizin. ünvanlara takılmadan, bilgi birikimine gerek duymadan adlandıracaksın kısaca. Varlığa inat, yokluğa inat nefes almak gibi düşün hayat denilen olguyu,,, yavan, tatsız, kokusuz, renksiz, anlamsız, saf katıksız hücrelerine odaklan ve bırak onlar konuşsun... 
Şunu unutma ki anlamlardırmak sana kalmış hayatı. O yüzden tatsız, kokusuz, renksiz diyorum,,, monoton olabilmek ile renklendirmek senin elinde. Hayata anlamı sen katarsın yada senin izin verdiklerin... Başarabilir misin, yoksa içine işleyen hayatın girdabında sende boğuluyor musun bir düşün...

Birçok yazımda ufaktan ufaktan yazdım aslında, bunun sinyallerini verdim hep,,, insanın kendinden başka yardım edeni yoktur diye... İstisnai durumlar hariç tabiki sen izin verdiğin sürece yanındadır yanında olanlar, yanımda değil diye kimseye kızmaya hakkın da yok... Neden yanımda değil, ben ne yaptım diye düşünmek lazım birazcık :)

Neyse yine dağılmayalım... Yazılarımda verdiğim ufak işaretlerden bahsetmiştim, tecrübeyle kaparsın bunu ama yine de bil istedim, güçlü ol istedim, pes etme, vazgeçme istedim zaman zaman satır aralarında... Dinleyebildiysen ne mutlu sana. Ama vazgeçmeye odaklıysan maalesef yapacak bişey yok ruhuna fatiha...

Küçüklüğümüzde pek çok oyunlar oynadık ve onlar içerisinde arada elimize geçen sopaları sihirbazlar gibi salladık hokus pokus naralarıyla. Hepsi birer oyundan ibaretti sonuçta,,, Eğlenceli zamanlardı bilmem kaç bin yıl oldu yaşadık bu zaman geldik. Anlayacağın çocuk değiliz ve artık elimde sihirli bir değneğim yok sana yardım edecek. Mucizelere inanacak yaşları da çoktan geçtik ve hiç bir kimyager de sana bir gizli reçete sunamayacaktır bunun için... Gerçek reel düşünüp hareket edeceksin çözümü yok.
Hayatına anlamı kendin yükleyeceksin ben bunu bilirim, ufak yardımlar her zaman alınır ancak kendi ayakların üzerinde durabilmelisin nihayetinde...
Hayat dediğin öyle farklı bişey sonuçta, cıvıl cıvıl sürprizlerle dolu ve gizemli sır küpü, adım adım keşfettiğin bir macera. Eğlencesi bol, stresi her daim garanti kapalı gişe oynayan bir sinema... İçinde dram olan, aksiyonu, gerilimi kıvamında, yer yer entrikalarla renklenen resmen koca bir başyapıt...
Aslında hayatdan, yaşadıklarından ve bunlara anlam yüklemekten bahsediyoruz basit bir mevzu değil ya yine de bu yalan dünyada neyin önemi var o da ayrı bir konu...

Hayatlar...
Anlamlar...

Kalabalıklar içinde yalnızlıkların yaşandığı, her daim adalet eksikliğinin hissedildiği, bencillikler, yalanlar, menfaatler içinde çirkeflikler, vefasızlıkla huzurlu yaşayabilen insanların denizi içerisindeyiz. Susturdun mu vicdanını, adalete bakmaz her daim haklısındır nihayetinde. Kalbin mühürlenir yüreğin zamanla taş kesilir... 
Sonrası... Yaşadım deme işte.

Hep kötü yazdım ya iyi şeyler yok mu ? Elbet var. Bir gülüşün binlerce sayfaya eş değer anlamı, ayaklarını yerden kesen aşk duygusu, huzurlu sorumluluklar, ilgiler, özenler, sahip çıkmalar, değer vermeler, iyi hissetmeler gibi daha binlerce mükemmel yazı yazabilirim elbet. Dünya bu güzelliklerin hatrına yaşanılacak bir yer zaten. Bu güzellikleri sağlayan arkadaşlar, dostlar sevdiklerinle güzel zaten...

Bak şimdi iyi şeyler girince işin içine hayatına anlam yüklemesi de değişti eminin... Herşey biraz vicdanla sağlanıyor, iyi niyet ve anlayış. Geriye ne kalır ki sabır ve sebat etmek. Şükretmek, beterin beterinden ve iyi olabilmek adına koca bir yürek olmak, mutluluğu özgür bırakmak senin elinde...

Dediğim gibi hayattına anlam katabilmek ve anlam katabileceklere müsade etmek sana kalmış...

Sevgilerimle...

Uyanık.

18 Ekim 2019

İnsan



Her insan biraz kendince bencildir,
Her insan biraz kendince sahiplenir,
Her insan sizi rahatlıkla öldürebilir,
Size yaklaşmadan size hiç dokunmadan,
Sizi yaşarken nefessiz bırakabilir...

Uyanık.

17 Ekim 2019

İhtizaz



Yürüdüğüm yollarda ihtizazlar...
Renkler kendi halinde harmanlanmış,
Arşa çıkıyor bütün yabancı sesler,
Kendi halinde rüzgar, sessiz, sakin,
Gökyüzünde güneş bulutlar arasında,
Gürültülü kuşlar canhıraş naralarıyla,
İsimler mahzun, kalpler nisbeten mağrur,
Yer gök ihtizaz, alışıyoruz biraz biraz...

Uyanık.



16 Ekim 2019

Boşa



Hiç birşey boşa gitmiyor zamandan başka
Alamazsın şimdiki zamanı geriye asla,
Ondandır insanın acımasız olması birazda,
Geriye alamadıklarıyla yaşar pişmanlığı varsa...

Uyanık.

15 Ekim 2019

Umut



Fakirim bu günlerde, yokluğa inat, varlığa hasret,
Bolca ekmeğim var heybemde, adına umut denilen...

Uyanık.


Tecrübe



Kovalayabildiği kadar kovalıyor insan kendi benliğinin hücrelerini,
Geçmişin tecrübelerinden gem vuruyor her gün bir işçi gibi,
Spor salonunda ki sporcular gibi terler döküyor durmadan,
Sabahtan akşama kadar, sonunda canı çıkana kadar...
Ne verirse kendinden veriyor herkes, hiçi tüketerek
Her kelimenin derin anlamlarında boğuluyor sonra,,,
Dur durak bilmiyor o hücreler uykuya dalmayınca,
Hergün yeni bir koşturmaca yeni bir karmaşa olsa da
Bugün dünden, yarın da bugünden farklı olacak nasılsa...

Uyanık.

Mevzuu



Umutların peşine düşmekte gerek bazen, kayıtsızca beklemekte,
Mevzu; hasbelkader bir şiirin mırsaları arasında huzurla dolaşabilmektir...

Uyanık.

12 Ekim 2019

Ses


Ne oldu sana böyle
Duyamadın mı ?
Duymak istediklerini,
Dinlemedin belki,
Belki iyi dinlemedin...
Yanlış yerdesin,
Yapayalnız halde,
Oysa nerden bileceksin
Sana hiç
Hemde hiç
Seslenilmediğini...

Uyanık.

11 Ekim 2019

Heves



Üzerimize çöreklenen bulutlar. Yanar döner bir hava. Bu günlerin vazgeçilmez değişkeni oldu bizim için. Yeni heyecanlara salıncak kurmuş insanlar öbek öbek konuşlanmış çevreme... Ne çabuk alışıyorlar insanlar varlığa ne çabuk kabulleniyorlar yokluğu. Sanırım dolusu da boşmuş, kürek kürek doldursan da yine boş... Ne diyeyim taş yerinde ağırdır. :) Çok yerinde bir söz olmadı kabul ediyorum ama bu konuda birazcık yazsam kesim bir bağ kurarım eminim...:)))

Çok anlamlandırmasam da birçok insanın yüzlerinden okunan boşvermişlik seramonisi.  Bir bekleyişin tedirginliği, neyin geleceğini, neyin geçmesini bekliyorlar acaba?... Hafta sonunu bekler gibi, o kadar çalıştıktan sonra mola zilini bekler gibi duruyorlar adeta... Bende pek farklı sayılmam neticede,,, Yazsam mı yazmasam mı kararsızlığını yaşıyorum. İçim gökyüzü gibi kısaca bi açık, bi kapalı. Gürlüyor içim ama yağmaya mecalim yok, açıyor içim güneş gibi ısıtmaya hevesim yok. Buraya güzel bir söz geldi aklıma ya neyse sağlıcakla kalın...:))

Uyanık.

Ne nerede nasıl



Burada değilim ama başka yerde de bulamazsınız beni
Yürüyorum ancak gidebildiğim söylenemez uzaklara
Bakıyorum öylesine boş boş göremediklerime 
Konuşuyorum avaz avaz haykırıyorum kimse duymasa da
Nasıl bir ağrı nüksediyor içimde bir yara olmasa da 
Takvimler geçiyor oysa zaman ilerlemiyor bu anlarda...

Uyanık.

10 Ekim 2019

Evla



O sözün denildiği zaman da yaşamak, şimdi ölmeden unutulmaktan evla olsa gerek...

Karıncalar



Leyleklerin kanatlarından eser kalmadı
Karıncalar da gitti gizli bahçelerine,
Geriye soğumuş ıslak yollar kaldı,
Gökyüzünün matemiyle birlikte...

Uyanık.

09 Ekim 2019

Hadi



Yine güneş merhaba dedi, bıraktı kara bulutlar ardına,
Hadi bırak sende taşıdığın yorgun yıllarını birer birer,
Derin bir nefes al açtığın pencereden giren havayla,
Dünü düşün, yarını düşün, umutlarını, hayallerini,
Hadi bırak içinde ne varsa gükyüzüne ve gülümse yeni güne...

Uyanık.

08 Ekim 2019

Yağmur



Şefkatli dokunuşunu hissettim yanağımda...
Beton yığınlarının arasında kaldık ne bahtsız ne kötü bir zaman, belki seksen yıl önce yaşamış olsak kerpiç taş duvarlarda olacaktık tek gözlü odaların. Hasır döşenmiş ve odanın boydan boya yarım metre arayla üzerinde bulunan kavak ağacından tavanları... Kalın taş duvarlarında yazın serinliği kışın sıcaklığı tutan, bir kösesinde kuzinesi kurulu sedir döşeli huzur evleri. Şimdilerde plastik olan tahta pencere pervazları ve hemen bahçeye açılan muazzam görsellik. Kendi kendimize hapis hayatı yaşıyoruz şimdilerde. Hapishanede kalan bir mahkumdan odamızda ki konfor haricinde ne farkımız var ki...? Adına da medeniyet diyoruz kendi kendimizi koyduğumuz kafeslere... Tıka basa dolu insan selinin ortasında gökyüzüne tırmanan binalarda tıkılıp kalıyoruz günlerce, aylarca hatta bir ömür boyu... Ne için çile çekiyoruz ne için mücadele ediyoruz hayatlarımızda,,, Yaşamak için mi yoksa geleceğe sahip olabilmek için mi ? Neye sahip olabileceksek, neye sahipsek?...
Siz bunu biraz düşünün bence... Beş para etmez dünya için nelere katlandığımızı bir düşünün boş vaktinizde... Dünya için çabalamadığınız boş vaktiniz kalmışsa tabii...

Bende yüzüme dokunan şefkatli dokunuşa odaklanayım, yüzümde bıraktığı izi anlatmaya çalışayım biraz...
Yaz aylarında bir ağaç gölgesi bulmaya görsün insanoğlu, otoban kenarları dahil hemen seriyor çulunu kuruyor masasını yakıyor mangalını hiç vakit kaybetmeden. E normal tabii beton yığınları hep bi dert insan için.. Doğasına aykırı demeyeceğim çünkü evrimleşiyor insan da kediler, kuşlar gibi... Niye eski insanlar şehir hayatı sevmiyor,,, çünkü daralıyorlar, toprağı görmediklerinde ayaklarında hissetmediklerinde... 
 Anadoluda yaşamak mega kentte yaşamaktan daha keyifli yaşamak diyorum bu önemli durumu göz ardı etmeyin derim...
İşte size eşsiz piknik alanlarından birine gittiğimde gördüklerimi tarif edeyim dilim döndüğünce...
Bir vadinin yamacına geldiğinizde kır çiçeklerinin hafif esen ılık rüzgarda nasıl salındığına şahit oluruz. Uzun sögüt ağaçlarının yapraklarından gelen o sesin şehirlerde ki araba seslerinden kat kat güzel olduğunu kimse inkar edemez. İki ağaç arasına kurulan hamakta sallanmanın keyfi ise,,, ne diim size aklım gitti şimdi... Öten kuşların, esen rüzgarın ağaçlarda ki sesi ve yapraklar arasında süzülüp tenime dokunan güneşin ılık rüzgarla birleşmesi, hafıften sallanan hamak ve kapalı gözlerim...
Bu günleri geride bıraktık ve bahar tekrar yüzünü göstermeden sadece anılarımızda kalacak maalesef...

Şefkatli dokunuşunu hissettim yanağımda...
Bulunduğun yerle olmak istediğin yer arasında ince bir çirgi bulunur. Herşey gözlerini kapatıp o anı, o duyguyu hissetmekten ibarettir. Yani hemen hemen diyebilirim başarabilen için... Bu sabah da evden çıktığım anda yüzüme dokunan yağmur damlasında az önce tarifini gerçekleştirdiğim piknik alanında hissettim kendimi. Yeşil otların üzerinde seken çekirgeler, uğur böcekleri. Mavi gökyüzünün güzelliğini belirtircesine süzülen parçalı bulutlar. Kır laleleri, gelincikler, papatyalar... Bir yağmur damlasının yanağımdan süzülerken; aklımda hissettiğim o vadide amaçsızca yürüyüşüm oldu. Damla yüzümü terkederken ben görebildiğim, hissedebildiğim bu vadiyi yürüyüp bitirmiştim bile... Oysa gökyüzü kapanmış ve beni daha kaç bin defa bu vadide yürümeme sebep olacak yağmur yeryüzüne iniyordu yavaştan... Şemsiyemi açıp damlaların şemsiyede çıkardığı seslerin eşliğinde yerde birikmiş büyük su birikintilerini rahatsız etmeden ilerledim karanlık sokakta, yağmurun şefkatli dokunuşları eşliğinde...

Sevgilerimle...

Uyanık.

İmkanlar


Baharı istemeden kaçırmış bir gül fidanı,
Sonbaharda açmaya çalışan tomurcuklar,
Neye yarar ki güneş, neye yarar yağmurlar,
Zaman geçmiş, ömür bitmiş, açmaya ne lüzum var...

Uyanık.

07 Ekim 2019

Pazartesi



Yine günlerden pazartesi,
Yine güneş gösterdi kendini,
Sıcak ve göz kamaştırıcı,
Bu ekim ayında ekin zamanı,
Yüreklerimize umut ekelim,
Sararan yapraklara bakmayın siz,
Kuruyan çiçeklere kasımpatılarına,
Papatyalar, sümbüller, laleler,
Kurumadı onlar yüreklerimizde,
Umut ekelim biz çiçekler gibi,
Mavi gökyüzünü katalım biraz,
Biraz da denizden yosun yeşili,
Renkleri birleştirelim gökkuşaklarını,
Yağmuru da davet etmeli,
Toprak kokusu sarmalı her yeri,
Umutlar büyüsün yüreklerde,
Kötü duyguları atmalı, hasat etmeli,
Mutluluğu yerleştirmeli yüzde ki gamzelere,
Sonra yürekleriniz gülmeli neşeyle,
Haydi umut ekelim yüreklere
Solmayan yarınlara, neşeli günlere...

Uyanık.

06 Ekim 2019

Güneş



Ve güneş gizlendi bulutlar ardına,
Kış bitince son olmayan baharda,
Yeşiller merhaba diyecek sana,
Hem sana hemde seninle olana...

Uyanık.

04 Ekim 2019

Kişi



Mutluluğun sevginden gelir,
Bilgin ise tecrübeden,
Kararlı olmak iradene bağlı,
Büyüksündür paylaştığın kadar,
Saygı görürsün merhametinle,
İnsanlığın dürüstlüğündür,



03 Ekim 2019

Aramak



Gözlerin vazgeçer aramayı boşlukta,
Dizlerin dermanı tükenir bu yolda
Açıkta kalıp bir barınak aradığında,
Gönlün kanatlanır kıymet bilenin yanına...

Uyanık.

02 Ekim 2019

İnsana dair



Önce biraz gündelik birkaç şeyden konuşalım istiyorum...

Bu ara megakentin sınırları içerisinde bulunan insanların içinden gelen titremelerin bol yaşandığı günlerdeyiz. Hafif bir sallantının bile rekleri ağza getiren o heyecanını çok iyi biliyoruz. Çaresizliğin ve kabullenemediğimiz ölüm korkusunun ansızın içimize sarmal olduğunu ve benliğimize hakim olamadığımız adrenalin yüklü günleri arşınlıyoruz. 
Allah beterinden korusun zor durumla bunlar...
Kimi teslimiyet nezdinde sakin olabiliyorken, kimi yüksek nabızlara maruz kalabiliyor maalesef...

Unutmaya çok elverişli insan zihni, bu günleri de geride bırakacak ve bir müddet sonra hayatlarımız yine normale dönecektir eminim. Can telaşından çıkıp hayat telaşına düşen insan; geçim derdine, ekonomiye ve geleceğe dair planlar yapmaya devam edecektir.

Aslında insan psikolojisinde geçim derdinin ne kadar büyük bir rolü olduğunu hepimiz biliyoruz. Memleket ekonomisi ne kadar güzel olursa, insan hayatı o denli rahatlıyor ve huzur patlaması yaşanıyor her noktada,,, Hayata dair durumun " daha iyi olur" umudunu hergün tazeleme durumu, artık alışıla geldi açıkcası.  Ancak herkes; hiç bişeyin daha iyi olmayacağını bile bile her günün daha geriye gittiğini dile getirmesede, umudunu yitirmemekte. Beklentilerle dolu günler, yarınlara ulaşmanın bir gereksinimi oluyor birçok kişi için..

Şimdi aklımda ki mevzuya yavaştan dönmek istiyorum günlük mevzuların ardından... 
Bu ara kitaplardayım yine. Rahatlatıcı, insanın hayal dünyasını bir başka boyutlara açtıran, sessiz ve her daim insan dostu olan o kitaplar... 
Eylül ayı kitap konusunda bereketli geçti benim için... Hayatlar öyle bir hal aldı ki; saatler geçirdiğimiz ekran karşısında zamanın yetmediğinden şikayet edebiliyor, kitap okuyacak zaman bulamıyoruz çoğunlukla... Amacım kitapların gerekliliği yada zamanı buna ayırmanın önemini anlatmak değil kesinlikle. Bunun önemini eminim hepiniz biliyorsunuz zaten :) 

Kitapların da; insanlar gibi olduğunu anlatmak isterim, bilinen üzere... Kimi ince hikaye kitabı kalınlığında, kimi ciltler dolusu... Her kitabın da bir alıcısı, bir okur kitlesi bulunuyor elbet. Önemli olan her kitabın senin için okunmaya değer veya değmez olduğunun bilinmesidir... Hepimiz farklı özelliklerde olduğumuzu ve farklı davranışlar sergileyen huyları, tarzları olan insanlarız nihayetinde... İşte bende bu çeşitlilikten bazılarını ele almak istiyorum bugün. Eminim benim gibi sizde bu profiller içerisinde kendinize bir yer bulacaksınız... Çünkü bende oradayım sende oradasın ve ötekiler de orada olacak... Belki bir, belki birkaç yerde bulacaksın kendini yada çevrende olan insanları, hatta daha fazlalarını bulmak isteyeceksin bu yazının sonunda kim bilir ?:)

Bazı insanlar olgundur, yaşları büyük olmayan ancak büyük yaş olgunluğunda olanlar daha bir olgunluk gösterirler. Olayları inceler nasıl geliştiğini bilir, nasıl gelişeceğini önsezilerinden anlarlar, sabırla beklerler. Konunun geniş özetini mantıklı kelimelerle herkesin anlayacağı şekilde izah ederler. Tam bir tecrübe bankası kişilerdir. Kimsenin işine karışmazlar kimseyide işlerine karıştırmazlar. Eminim hemen bu tanıma uyan birkaç kişi gözünüzün önüne geldi. Değer verin böyle insanlara...


Bazı insanlar yeteneksizdir. Ellerinden kolay kolay iş çıkmaz. Belki çocukluklarından kazanmamışlardır bu yetiyi, belki genleriyle alakalı bir durum bilemiyorum tabiki. El becerileri olmasa da dil becerileri ile bu açığı gayet güzel kapatabilirler. Mutlaka bir kabiliyeti, başarılı olduğu bir alan vardır insanın ve en önemlisi ise kimse göründüğü gibi değildir...

Hırsızdır bazı insanlar. Öyle geceleri birilerinin evlerine giren kişilerden değil tabiki. Başkalarının emeklerinin üzerinden pirim sağlarlar kendi çıkarları doğrultusunda. Emek hırsızıdırlar ama bunun yasal bir cezasıda yoktur maalesef. Kendi menfaatine olacak ise sizi göklere yükseltmekten çekinmezler. Genelde bu olmayacağı için alttan alttan kuyunuzu kazmaktan hoşnut olan yüzünüze gülen sahtekarlardır. Birşeyle yapıyor izlenimi vermeyi ve basit bir işi bile dünyanın en önemli olayı haline getirme konusunda başarılı bireylerdir. Kendilerini destekleyen yatakçılar da bulurlar etraflarında. Çevresinde ki insanları çok değerli göstemeselerde "eh işte yoklukta iş yapar" kıvamında gösterip onlar üzerinden hayatlarına devam ederler. Dikkat edilecek en önemli tiplerdir. Allah hepinizi bunun gibi insanlardan uzak tutsun inşallah.

Gönülden sever bazı insanlar. Sevginin, ilginin en güzeli onlardadır ve yakışır onlara bu durum. Bakışlarıyla halleriyle mutluluğu sevdiklerine aktarmayı gayet iyi bilirler. Sevdikleriyle ilgili herşeyde en önde olmak ve sevdiklerini rahat ettirmek için uykusuzluğa bile göğüs gerebilirler. Abartırlar, ancak herkesin sevgisini gösterme şeklide farklıdır sonuçta. nümüzde bir Ferhat, bir Kerem olmasada gönülden seven ne kadar insan bulabilirisiniz ki ? Gönülden seven ile aşık olan kişiler aslında yakındır birbirine ancak aşk bitse de sevgi kalır ilelebete... Sevgisi yürekten olanın gözlerinde ki bakışı anlamayanda ne bileyim yaşamasın gitsin yani :) Varsa böyle bir sevdiğiniz kaybetmeyin şu zamanda bir daha zor bulursunuz...

Dürüsttürler bazı insanlar. Yanlış da olsa hata da olsa doğruluktan taviz vermezler. Bunun ne günah diye bilinen dinle, nede başka bişeyle ilgisi yoktur. Vicdan meselesidir ve insan olmanın en gerekli halini yansıtırlar. Sözleri güven verir ve her konuda emin olabileceğiniz bu insanların sayısı maalesef gün geçtikçe azalıyor aramızdan. Yaşadığımız hayatın içerisinde kendine bir yer bulmaya çalışan insanların başkalarını basamak gibi gördüğü zamanlardayız ve dürüstlük kavramı benliğimizden adım adım gitmektedir. Umarım gelecek nesillere insan olmanın en önemli şartlarından biri olan dürüstiüğü aktarmayı başarabiliriz...

İşkoliktir bazı insanlar. Yaptığı işi tamamlamak, gücü yettiğince özveriyle çalışmak hayat felsefeleridir. Bu doğuştan gelen bi özellik olsa gerek. Bu şekil çalışan insanları frenlemek anlık olsa da yine de bildiklerini okuyacaklardır. Bu yetiye sahip olmayanları zorla çalıştırmayı da başaramaz, işlerine gerekli önemi vermemenin önüne de geçemeyiz en nihayetinde. :) Başarıları mutluluk getirir ancak iş konusunda kazandıkları yanın da bir çok alanda kaybettikleri de olur. Bir işveren için vazgeçilmez birer asker olan bu kişiler gerçekten kendilerinden çok şey verirler. Vefalı ve çalışkan halleri omuzlarına çok yük gelmesine vesile olur. Böyle çalışma arkadaşlarınız varsa korkmayın işten güçten, bilinçli çalıştıkları sürece sizi de başarıya taşımaktan geri durmazlar kesinlikle...

Gizemlidir bazı insanlar. Sır verip ser vermez diye bilinenlerden. O an ki bu durum onlar için yine bir gizeme vakıftır yani o an ne düşündüklerini kestiremez kimse. Sürprizlerle doludurlar hiç olmadık zamanda şaşırtırlar insanı. Bilmediğiniz farklı yetenekleri, olayları değerlendirmelerinde ki düşünce yapılarıyla hayatlarında ki kendine has olguları pek kimseyle paylaşmak istemezler. Özel ve kendine münhasir yaşamlarıyla insanlara gösteriş yapma, böbürlenme dertleri hiç olmadığı için aslında sade ama dolu dolu bir hayatları bulunmaktadır.İyi birer dinleyicidirler her ne kadar çok anlatmasalarda. Okuyup belge almamış ama yakınınızda olan psikolojik danışmanlar olabilirler. :)

İyi ahlak sahibi insanlar vardır, dürüst insanlarla yarışırlar, her konuda güvelinir emin insanlardır. Eminim çevrenizde bu vasfa uyan insanlar vardır. Sizin gibi benimde tanıdığım güvendiğim emin olduğum insanlar var elbet, İyiki var dediğimiz insanlardan asla zarar gelmez böyle kişileri üzmemek, kırmamak lazım. Gelecek vakitlere ulaşmamız için vazgeçilmez kişiler olacaklar bu kokuşmaya başlayan yer yüzünde, sahip çıkın onlara...
Onlara değer verin...

Tecrübeli insanlar vardır etrafımızda. Onlar zamanın kumlarını eritmişlerdir bu hallerine gelmek için. Zamanla birçok işin sonunda belki kaybetmişlerdir ancak zaferlere ulaşan yolun her zaman çakıl taşlarından yoksun olması beklenemez. Başarılarının ve tecrübelerinin en büyük sırrı, olayları ve işleri iyi analiz etmeleri yanında sakin halleridir. Aceleci olmadıkları için iyi etüt ederler. Her konuda bilgili olmayı beklenmese de, hayat tecrübeleri onları çok iyi birer danışman kategorisine yerleştirir. Muhtacız onların bu tecrübelerine. Ya çok zaman kaybedeceğiz ve bunun yanında bu uğurda emeklerde ziyan olacak yada onların engin tecrübelerine kulak vereceğiz...

Önemlidir bazı insanlar... Sevilen sayılan değer verilen yüce kişilerdir. Yüce kişiler deyince aklınıza ak sakalları göbeğine inmiş eli bastonlu dedeler gelmesin.:) Herkese göre değer yargısı değişir ve herkesin önem verdiği kişiler mutlaka vardır. Önem vermek o kişinin cismen bulunduğu yerde olabilir, önem verenin kalbindeki yeri de... Kilit noktadadır belki, işinizi kolaylaştırır, yardımcı olur, sizi dinler, insanlar için faydalıdır, olmazsa olmazdır, candır... Saygı mefhumu büyüklükten ibaret değildir elbet, tıpkı sevgi gibi... Belli bir kritere koyabilmek güçtür aslında bu önemli kişileri, hayat için önemlidir yada sizin için değerlidir...
Önemlidir işte bazı kişiler, belli bir sebebi olmasa da...

Bazı insanlar anlayışlıdır... Halden anlar, bekler ne zaman nasıl hareket edeceğini bilir... Hisseder adeta... Yargılamadan önce dinler empati kurabilmek bu insanların doğasında vardır... Kaybetmeyin anlayışlı insanları, anlayışsız hale getirmeyin, sabırlarını denemeyin derim. :)

Bazı insanlar neşelidir... Neşelenmek için sebep aramalarına da gerek yoktur çoğunlukla. Gülüşleri bulaşıcı olduğu kadar, mutluluğu aşılamaları da mükemmeldir. Candır onlar, iyikilerimizdendirder. :) ( Uzun bir kelime oldu farkındayım telaffuzu zor ama anlaşılması kolay. )
Hüzünlendiğiniz zaman yada kederlendiğinizde mutlaka çevrenizde böyle insanlar olmuş olsun. Çünkü; kısa bir anda sizi olduğunuz yerden uzaklaştırıp bulutlar üzerinde yeşil vadileri gezdirebilirler. Hayat enerjisi; sadece yemek yemekle su içmekle olmuyor, ruhumuzun da enerjiye ihtiyacı var bunu hepimiz biliyoruz, o yüzden neşeli insanların neşelerini artırın,,, bu sizi inanılmaz motive edecektir emin olun...

Sessizdir bazı insanlar... Suskunluklarının sebebi; belkide uzun konuşmalarının anlaşılmamasından dolayıdır kim bilir ? Paylaşımcı olmadıkları sanılmasın, konuşmalarından ziyade konuştuklarının anlaşılmamasıdır suskunlukları,,, Ne büyük birikimleri vardır onların. İç dünyalarında ki seslerin karmaşasında bana, sana konuşmaya gerek bile duymazlar. Belki de öyle konuşurlar ki suskunluklarıyla; anlamaya kabiliyet ister, anlamaya birkaç okul okumak ister... Susturmayın insanları, Susturacak kadar eziyet etmeyin, az dinleyin...


Bazı insanlar da vardır ki çok konuşur... Yönler belirler sana hayatında kolaylıklar olsun diye,,, seni senden alır sesleri, seni senden alır deyişleri...

Ömürlüktür bazı insanlar... Candır, candan öte herşeydir... Hayatımız boyu bize eşlik edebilecek yol arkaşıdır. Hem bedenen hem ruhsal hem aklen akla ne gelebilirse heran yoldaşımızdır. En güzel muhabbetleri eder, aklında ki herşeyi rahatlıkla paylaşabilir ve bundan büyük huzur duyarsın... Hep yanında olmak istersin... Hep yanında olmasını istersin... En güzel hayalleri onunla düşleyebilirsin. En kötü yolculuklara bile onunla rahatlıkla çıkabilirsin. Suskunlukta bile sıkılmazsın ondan... Sıkılmak değil bu, bıkmak vazgeçmek literatürde yoktur bu insanlar için... 
Bitmez çünkü bu insanla konuşacakların, baktığın bir ovada gelinciklerin kırmızısını paylaşacağın insandır, ata benzettiğin bir bulutun beyazıdır, kırmızı kanatlarıyla uçan uğur böceği, yağmur zamanın da adını haykırdığın bir şiir, ansızın uyandığın gecelerde gökyüzünde gördüğün yıldızdır, kalbindir, iki damla göz yaşıdır. umudun, mutluluğun anlamıdır o... 
Hayattır, ölümdür, ömürdür...

İnsan hayatı; bir sorunla karşılaşıldığında yeniden reset atılan bir bilgisayar değildir yeniden yaşanacak. Hayat; hiç bir zaman kendimizle alakalı olmamıştır bu insan profillerinden anlaşıldığı kadarıyla... Çevremize; bizimle iletişim halinde olan diğer insanlara ihtiyacımız vardır, onlarında bize... Siz nasılsanız insanlara, onlarda size öyledir. Bir ayna olmalı, bir aynaya bakar gibi bakmalı insanlara... Olgunlara, anlayışlılara, ahlaklılara, tecrübelilere, önemlilere, hissettirin değerlerini,,, sessizlere sabır, hırsızlara dikkat, kabiliyetsizlere anlayış gösterin, gönülden sevin sevenleri,,,
İnsan kalbi kırmayın, gönüllerini küstürmeyin insanların ve kaybetmeyin bir daha bulamayacağınız nadide kişileri...

Sevgilerimle...

Uyanık.