19 Ekim 2019
Anlam
Anlam yüklemek...
Adettendir herşeye bir anlam vermek bizim için. Herşeyin adını koymak doğamızda var her durumda... Hadi biraz bu konuda konuşalım sizinle,,, Çok bildiğimden de değil ya ben yazayım birşeyler siz düşünün yavaştan bakalım konu nerelere gidecek görelim hep beraber...
En başta yaşadıklarını adlandır içinden geldiği gibi, sadece sen biliyorsun sonuçta. Tarafsız olabilir misin ? Kendini kendinle yargılayabilir misin ? Bunu başarabilirsen kolaydır yaşadıklarını adlandırabilmek. Kendince bunu yapamazsan bir başkası daha farklı şekilde yapabiliyor nasılsa,,, Ne güzel adlandırılıyorlar seni tanımadan, seni bilmeden senin yaşadıklarını, yaşattıklarını hiç düşünmeden...
Karamsar olmayın hemen "Nasıl yapacağım ? " diyenler de olacaktır mutlaka,,, biraz yardımcı olmaya çalışayım...
Eksikliklere, tersliklere, aykırı bulduklarına, okuduklarına, gördüklerine, konuştuklarına göre adlandır. Bunun eğitimle kültürle bir alakası da yok, nerden bileceğim deme... Hissettiklerine, duygularına bak biraz geniş pencereden.
Mesela,,,
Mavi yeşille bir değildir, ikisine de en güzel renkler diyebiliyorken,,, acıyla tatlı farklıdır, ikisinin de beğeneni, sevmeyeni varken,,, sevgiyle nefret terstir, her ikisi de içten gelen saf duygular olabiliyorken...
Kıyaslama doğrumu bilemem, kendini kendine göre değerlendirmeyi neye göre yapacağına da sen karar vereceksin elbet ama empati kurmak seni senden etmez kesinlikle...
Yetenek, kabiliyet gözetmeksizin. ünvanlara takılmadan, bilgi birikimine gerek duymadan adlandıracaksın kısaca. Varlığa inat, yokluğa inat nefes almak gibi düşün hayat denilen olguyu,,, yavan, tatsız, kokusuz, renksiz, anlamsız, saf katıksız hücrelerine odaklan ve bırak onlar konuşsun...
Şunu unutma ki anlamlardırmak sana kalmış hayatı. O yüzden tatsız, kokusuz, renksiz diyorum,,, monoton olabilmek ile renklendirmek senin elinde. Hayata anlamı sen katarsın yada senin izin verdiklerin... Başarabilir misin, yoksa içine işleyen hayatın girdabında sende boğuluyor musun bir düşün...
Birçok yazımda ufaktan ufaktan yazdım aslında, bunun sinyallerini verdim hep,,, insanın kendinden başka yardım edeni yoktur diye... İstisnai durumlar hariç tabiki sen izin verdiğin sürece yanındadır yanında olanlar, yanımda değil diye kimseye kızmaya hakkın da yok... Neden yanımda değil, ben ne yaptım diye düşünmek lazım birazcık :)
Neyse yine dağılmayalım... Yazılarımda verdiğim ufak işaretlerden bahsetmiştim, tecrübeyle kaparsın bunu ama yine de bil istedim, güçlü ol istedim, pes etme, vazgeçme istedim zaman zaman satır aralarında... Dinleyebildiysen ne mutlu sana. Ama vazgeçmeye odaklıysan maalesef yapacak bişey yok ruhuna fatiha...
Küçüklüğümüzde pek çok oyunlar oynadık ve onlar içerisinde arada elimize geçen sopaları sihirbazlar gibi salladık hokus pokus naralarıyla. Hepsi birer oyundan ibaretti sonuçta,,, Eğlenceli zamanlardı bilmem kaç bin yıl oldu yaşadık bu zaman geldik. Anlayacağın çocuk değiliz ve artık elimde sihirli bir değneğim yok sana yardım edecek. Mucizelere inanacak yaşları da çoktan geçtik ve hiç bir kimyager de sana bir gizli reçete sunamayacaktır bunun için... Gerçek reel düşünüp hareket edeceksin çözümü yok.
Hayatına anlamı kendin yükleyeceksin ben bunu bilirim, ufak yardımlar her zaman alınır ancak kendi ayakların üzerinde durabilmelisin nihayetinde...
Hayat dediğin öyle farklı bişey sonuçta, cıvıl cıvıl sürprizlerle dolu ve gizemli sır küpü, adım adım keşfettiğin bir macera. Eğlencesi bol, stresi her daim garanti kapalı gişe oynayan bir sinema... İçinde dram olan, aksiyonu, gerilimi kıvamında, yer yer entrikalarla renklenen resmen koca bir başyapıt...
Aslında hayatdan, yaşadıklarından ve bunlara anlam yüklemekten bahsediyoruz basit bir mevzu değil ya yine de bu yalan dünyada neyin önemi var o da ayrı bir konu...
Hayatlar...
Anlamlar...
Kalabalıklar içinde yalnızlıkların yaşandığı, her daim adalet eksikliğinin hissedildiği, bencillikler, yalanlar, menfaatler içinde çirkeflikler, vefasızlıkla huzurlu yaşayabilen insanların denizi içerisindeyiz. Susturdun mu vicdanını, adalete bakmaz her daim haklısındır nihayetinde. Kalbin mühürlenir yüreğin zamanla taş kesilir...
Sonrası... Yaşadım deme işte.
Hep kötü yazdım ya iyi şeyler yok mu ? Elbet var. Bir gülüşün binlerce sayfaya eş değer anlamı, ayaklarını yerden kesen aşk duygusu, huzurlu sorumluluklar, ilgiler, özenler, sahip çıkmalar, değer vermeler, iyi hissetmeler gibi daha binlerce mükemmel yazı yazabilirim elbet. Dünya bu güzelliklerin hatrına yaşanılacak bir yer zaten. Bu güzellikleri sağlayan arkadaşlar, dostlar sevdiklerinle güzel zaten...
Bak şimdi iyi şeyler girince işin içine hayatına anlam yüklemesi de değişti eminin... Herşey biraz vicdanla sağlanıyor, iyi niyet ve anlayış. Geriye ne kalır ki sabır ve sebat etmek. Şükretmek, beterin beterinden ve iyi olabilmek adına koca bir yürek olmak, mutluluğu özgür bırakmak senin elinde...
Dediğim gibi hayattına anlam katabilmek ve anlam katabileceklere müsade etmek sana kalmış...
Sevgilerimle...
Uyanık.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder