30 Ocak 2020

Akıl



Akıl unutur ama kalp unutmaz, dedi bir filmde dede torununa ve yazması için bir günlük hediye etti. Aşk tesadüfleri sever isimli filmden bir kare... Ne anlamlı bir cümle ve ne kadar mantıklı bir öneri sundu dede torununa. 
Bazı duyguları kaleme almak iyidir. Günlük tutmak küçük yaşlarda buna en iyi örnektir. Sonraları zaten ne akılda kalıyor ne kalpte.
Yazan yazıyor bir şekilde ama şiir, ama hikaye yazamayan zaten hak getire, ne  kalır akılda nede kalpte...

Uyanık.

Gece



Duvarda ki saatin her saniyesinde davul tokmağından beter çıkan sesinden başka ses yok gecenin bu vaktinde. Alabildiğine karanlık sarmış odanın duvarlarını. Ölçmeye çalışıyorum kendi birimimle hem karanlığı, hem gecenin hangi zamanı olduğunu ama nafile. Derinliği o kadar yüksek bir gece olmuş ve bir başka gecenin içinde kaybolmuşcasına yitik hissediyorum. Tanıdık hareler arıyorum zor da olsa aralanan göz kapaklarımın altında ki yeşil gözlerimle...
Neden rüya aleminde değilim diye düşünüyorum uyku sersemi,,,
Niçin ansızın uyandım ?
Sebep nedir ?
Damağımda susuzluk ibaresi de yok bu uyanış neden ola ki ?
Yatakta doğrulup yandan indirdim çıplak ayaklarımı odanın soğuk zeminine... Yerin soğuk parkelerinde parmak uçlarımla  aşinası olduğum odanın penceresine yöneldim. Biraz biraz gözlerim seçebiliyor perdenin alabula karmaşasını. Elektrikler bu gece sırra kadem basmış resmen; ay yok, yıldızlar yok, gökyüzünü çok net göremediğim kara bulutlar kaplamış inancındayım. Nefes alışımı hissetmesem kesin rüyadayım ve malesef bir kabusun ortasında kaldım diyeceğim ancak bu denli gerçekçi bir rüya görmeyeli de bilmem kaç yıl oldu hatırlamıyorum. Şuan bu durumun rüya olmadığına sevinmeli miyim yoksa sevinmemeli mi onu bile kavrayacak seviyeye gelememiş benliğimi kendine getirmek için el yordamıyla bulduğum sürahiyi yapıştırdım dudaklarıma... 
Benim gibi nadir rüya görenlerle uykusunu gereğinden fazla rüyalarda geçirenler arasında ki cevaplar mutlaka değişken oluyordur düşüncesiyle dolu dolu birkaç yudum indirdim mideye. Soğuk suyun her santim ilerlemesini hissettim içimde.
Ara holden geçip salona girerken; arada bir gittiğim akşam spor salonunda fazladan yorduğum ayaklarımın ağrısını yeni yeni anlayabildim. Hücrelerimin kendine gelişiyle yüzümde bir ekşilik oluştu,,, Bacaklarım, kollarım, omuzlarım, boynum her yerim ağrıyordu. Belki spordan belki saatlerdir aynı pozisyonda kalmaktan kaslarım birer birer uyanıyordu vücudumda... Belki de yaşlılıktı beni yorgun hissettiren yada yorgun düşünceler altında kalmış bedenim kim bilir... Eşyaların koyu gürültüsünü hissederek bildik salonun bildik yerleşiminde çekyata bıraktım kendimi.
Sessizlik ve karanlık...
Huzur verici...
Soğumaya başlayan kaloriferin üzerinde ki köşkünden kalkıp gerinme hareketlerini uygulayan mercanı seyrettim. Seyretmekten daha çok karanlıkta ki silüetine baktım. Gece görüşü bu evde en iyi ona aittti bunu inkar edemem tabiki. Bana baktı, belliki bu saatte uyanmanın nedenini o da bilmiyordu. Kanepelerin üzerinden yürüyerek yanma kadar geldi her zaman ki gibi çıkarttığı hırıltılı sesle birlikte ilgiye ve sevgiye ihtiyacını belli ediyordu. Boynunda ki tüyleri düzeltirken kıvrıldı yanıma. Hissediyordu yada bu şekil anlıyordu insanları.
Huzurlu ve sessiz karanlıkta kapattım gözlerimi... Güven duygusunun en cömert halini yansıtıp yanıma kıvrılıp yatan kediyi sevmeye devam ettim. Şu anda derin uykusunda dünyadan habersiz insanları düşündüm, Önemli olanları, önemli olmayanları, özlenenleri, gülenleri, gidenleri, sevenleri, gerçek dünyadan habersiz uyku aleminde gezenleri düşündüm. O şekil uykuya dalana kadar aklıma gelip çöreklenen düşünceleri sermeye devam ettim hayal dünyama...
Sahi ben niçin uyanmıştım insanların bilmem kaçıncı uyku evrelerini yaşarken ?

Günaydın…


Uyanık.

28 Ocak 2020

Uçurum



Neydi ?
Kimdi ?
Kimdin ?
Hangi uçurumun kenarında boguluyorum biliyor musun

Sessiz sakin bir o kadar gürültülü bir bakıştı oysa fark etmesende...

Uyanık.

26 Ocak 2020

Soğuk



Elimi uzatsam avuçlarıma dolacak bulutları seyrediyorum,
Derin bir nefes alıyorum balkonumun göle bakan köşesinden,
En derinlerimde hissediyorum ciğerlerime dolan soğuğu,
Gözlerim doluyor sebebi kesinlikle bu sert havadır belli...

Uyanık.

24 Ocak 2020

Sörf yapmak



Yorgunum,,,
Bedenim soğuk havanın etkisiyle kırgın, düşüncelerim belkide bir avuç kadar az bir suyun içerisinde çırpınan kelebek gibi nefessiz 
Güzel günlerin peşine takılıp gitmiş uykum, gecenin bilmem kaçında sonuna kadar araladığım gözlerim peşisıra isyanlarda. Suç duyurusunda bulunan vicdanımın hesabını tutuyorum masa lambasının ışığında. Duvarların ara ara üzerime çöreklendiği bir fırtınada oluşan büyük dalgaların eşliğinde sörf yapıyorum. Vahşi doğanın dengesinde yem olanın canını kurtarmak için mücade ettiği gibi boğuşuyorum düşüncelerimle. 

Yılgınım insanların kendi benliklerinin acizliğinde yaptıkları şaklamanlıklara. Her seferinde şaşırmıyorum desem de şaşkınlığımın arşa uzanıyor genelde.

Gizli bahçe



Bilemiyor insan yılların telaşının bu kadar çabuk geçeceğini,
Gizli bahçesinde yeşeren güllerin gün gelip öleceğini...

Uyanık.

22 Ocak 2020

Yarım



Hep bir eksik hep bir yarım halimiz var bu hayatta,,, Bir an tam olsa da halimiz sonunda yetmiyor sahip olduklarımız. Çıkageliyor sorunlar yavaştan. Sorunları da yine biz sağlıyoruz. yetinmiyoruz, yetiremiyoruz doymak bilmeyen gönlümüze. İsteklerimiz azalmıyor hep daha daha daha diliyoruz ve olmayınca gülüşlerimiz yarım, heveslerimiz eksikliğini hemen gösteriyor...
Herkesin derdi kendine göre elbette,kiminin sahip oldukları birilerinin hayali, kimilerinin ulaşılmazı birilerinin bıkkınlığı işte... Hani bir ustanın dediği gibi " kiminin ekmeği bayat, kiminin pırlantası küçük " Kimine göre üzerimize çekilen yorganın küçüklüğü ile alakalı, yukarı çeksen ayaklar, ayaklara çeksen üzerin açık kalır,,,

Farklı değerlendirsek de sonuç aynı, hep bir eksiklik nihayetinde...

Uyanık.

21 Ocak 2020

Harabe



Yıkık dökük hayaller suskun,
Harabelerde keşmekeş krallığı,
Düşünceler yorgun,
Düşünceler hezeyanda...
Cam kırıkları yapboz olmuş,
Bir çoğu saplanmış göğsüme...
Bulutlar gökyüzünü kaplamış,
Güneş küsmüş yeryüzüne.
Soğuk rüzgar sarmış,
Yeşile hasret ovaları...
Yollarım sessiz,
Yollarım kimsesiz,
Yollarım karlarla kaplı.
Küf tutmuş kalemim,
Anıları karalıyor,
Dolu dolu bir yalnızlık...
Ancak böyle gitmeyecek,
Umutlar henüz sönmedi...
Elbet soğuklar gidecek
Karlar yavaş yavaş eriyecek
Güneş yeniden gülecek
Yeşile hasret sona erecek
Rüzgar şefkatle esecek
Kuşlar aşkla ötecek
Çiçekler açacak gönlüme
Kırıklar düzelmesede
Bir yolunu bulup alışılacak...

Uyanık.

20 Ocak 2020

Sen



Nasıl bir huzur,
İçe dolan mutluluk.
Gözlerinde umut,
Sesinde aşk var.
Senin olan senindir,
Benim olan benim.
Değişmedi, degismeyecek...

Uyanık.

19 Ocak 2020

Gelmeli



Kızgınım...
Bunun sebebi dinmeyen kırgınlığım,
Bunun bir sonu olmalı
Bu sona ermeli
Tahammülsüz zamanlardayım
Anlık sinirlerim var
Dinmeyen hüzünlerim,
Bunun sonu gelmeli...

Uyanık.

17 Ocak 2020

Bu gece



Herkesin diline dolanan o güzel ezgiyi hissedemiyorum,
Her söylediğimde götürmüyor beni uzak diyarlara,
Eksiklikleri yaşıyorum bu akşam, normal olmayan,
Melodiler anlamsız biraz, duygular hepten ağır şokta,
Bir eksik mi var yoksa fazladan yüklenen hisler mi ağır,
Modum düşük, enerjim bitik, ben; ben değilim işte,
Utanıyorum çokça, yoksa yaşları dökerim ben bu gece...

Uyanık.

Gelişememe



Günden güne tuhaflaşan zamanlardayız,
Benim dediğim her zaman olacak tarzı insanlar...
Herşeye emir verenin sadece kendisi olmayı,
Kendi egolarında kulaç atmayı seven insanlar...
Bu tarz insanlar çevrenizde bulunuyorsa yandınız
Ne gelişim olur, ne yeni sistemler görürsünüz
Yerinde sayan bir yapının abideleşmiş haliyle kalırsınız...

Uyanık.

16 Ocak 2020

Nutkum



Prangalar altında çırpınan nutkum,
Sabret bir gün zincirlerin kırılacak elbet...

Uyanık.


Negatifler



Suskun gökyüzü,
Dingin rüzgar,
Renksiz gece,
Ruhsuz müzik,
Kırgın kalp,
Uykusuz gözler,
Dinmeyen hasret,
Gitmeyen düşünceler,
Geçmeyen zaman

Uyanık.

14 Ocak 2020

Misafir



Kendiliğinden gelen sözcüklerin misafirliğini ne çok seviyorum,
Pırıl pırıl bir günün sabahında engin maviliğe gözümü açmak gibi...

Dünden ve dünden geriye kalanlardan kahvenin eşliğinde kurtulurken,
Hal hatır soran rüzgara göğsümde ki ağrıdan bahsetmek istiyorum...

Uyanık.

13 Ocak 2020

Hisler



Pazartesinin süregelen dumanlı saatleri,
Buğulu sesin geliyor yalnızlığın ortasında,
Aklımın ta orta yerine dokunan gözlerin,
Başımda savrulup duran sessiz gidişlerin,
Saçlarında parlayan yıldız kokusu,
Aşk gibi yükselen enfes dolunay,
Geceye nehir gibi akan yay kaşların,
Bulutlarla raks eden serin rüzgar...
Kavgalı duygular gecenin sarhoşluğunda,
Tecrübelerle yoğruluyor fırına girmeden ömür,
Acı bir besteye dönüşüyor yaşamak...
Ninniler duyuyorum uyku seansları içinde,
Alevlenen deniz kabarıyor, yangınlar büyük,
Hareli gözlerin ağlamanın büyüsünde,
Yine aklım sende yine efkar dumanlı,
Fikrimde ki sağanak yağmurlu dünyam
Islak sokaklarında çıplak ayaklarım
Sellerle boğuşan dinmeyen yangınlarım
Gül kokularında yorgun kapanan gözlerim,
Kaybolan hislerim sona eren düşlerim,
Sönmüş güneşim,
Solmuş çiçeklerim,

Uyanık.

10 Ocak 2020

Kış



Bildiğini unutuyor insan
Ocak ayı ortalarındayız
Kısa kollularla geziyoruz
Sahi kış ne zamandı buralarda ?

Uyanık.

09 Ocak 2020

Hasret



Beklediğim günlerde gelmeyişine kızgınım birazda,
Suya hasret çiçeklerin çaresizliğini yaşamış yüreğim
Artık ne seni beklerim ne senden gelecekleri...

Uyanık.

07 Ocak 2020

Yaban kuşları



Uzaklara göç etmiş yaban kuşları gibiyim...
Geçtiğim şehirlerden anılarla ayrılıyorum,
Sonbaharın sararan yapraklarına şahidim,
İlk baharın yeşeren ovalarına aşinayım,
Hırçın dalgalarla savaşan gemileri izledim
Kaybolmuşları gördüm kendi hallerinde
Eşlik ettim ılık esen şefkatli rüzgarlara
Binlerce kez doğuşunu seyrettim güneşin,
Yakamozların aşkla parladığını gördüm,
İçimi aktardım bulutlara, yağan yağmurlara,
Gökkuşaklarında dolandım renkler içinde,
Şelalelerin köpüklerinde yok olan ırmaklar,
Hiçliğin ortasında kalan çocuklar gördüm...
Umutları takip ettim hayalleri umutlarla besledim,
Küçük sevinçler ekledim beklentisiz hüzünlerime
Her sözü; sözlerle perçinledim günlerce durmaksızın,
Yeminleri dilime doladım uykularımda sayıklarken
Vazgeçtiklerim oldu vazgeçenlerin öğretisinde
Şiirler doldurdum akıp giden hayat romanımın aralarına
Nice masallar dinledim nihayetinde mutlu sona ulaşan,
Hayatın masal olmadığını, gerçekleri yaşarken öğrendim...
Uzaklara göç etmiş yaban kuşları gibiyim...
Gitmek istemeyen, gidince de dönmeyecek hissindeyim.

Uyanık.

06 Ocak 2020

İnsan



Kendini yere göğe sığdıramayan !
Ulaşabildiği dağın doruklarıyla
En karanlık derinlerde gezebilir,
Issızlığı ve yalnızlığı çeker
En kor alevlerde yanar
İşte insan bu kadardır.
Bir dağın doruğu ile bir çukurun dibi...

Uyanık.

05 Ocak 2020

Yağmur



Tabiatın çığlıkları yükseliyor bu günlerde,
Rüzgar, bulutlar, yağmur, alabildiğine soğuk,
Renklerin hükmü yok, kral olmuş siyah beyaz,
Salıveriyor insan karmaşaya kendini acımasızca,
Ruhunu yüzdürüyor rüzgarla yağan yağmurda,


Uyanık.

03 Ocak 2020

Güneş



Odama doğan güneş...
Gözlerimden başlayıp yüreğimin en derinlerinlerini ısıtan bakışları,
Kadife sesinin ruhumun kanatlarında balerin misali dans edişi,
Kıvrımlarının birleştiği yerde mezar taşımın dikildiği gamzeler,
O anın binlerce tekrarını yaşadığım ve yaşayacağım huzur saniyeleri...

Uyanık.

Yine



Yine yüzüme dokunuyor yağmur yeni yılda yeni günde,
Soğuyan hava gelip çöreklenmiş bulutların en tepesine,
Güneş başını kaldırırken sisli dağ eteklerinden bu şehre,
Hazin melodilerle birlikte geliyor anılar dalga dalga benliğime...

Uyanık.

02 Ocak 2020

Doluyum yine



Öyle doluyorum ki...

İçimi bi anlatsam size, hatta yazsam diyorum ve başlıyorum karalamaya ancak yazmaya yetişemiyorum. Aklımdan o kadar çok kelime geçiyor ki bir anda aktarıveresim gelse de buna ne kalemim hızlı yazmaya dayanır nede kelime dağarcığım buna yetişebilir.Şuan öyle bir iştahım var ki yazarken hızlı olacağım diye tüm eczacılar birleşse okuyamayacakları harfler çıkıyor ortaya. Ben yetişsem yazmaya da kalemimin dermanı kalmasa ve bitse mürekkepleri size anlatacaklarımı yazarken...
Ve yazdığım her sayfanın ardına bir fidan diksem sözcüklerle yaprakları büyütsem, kökleri toprakta harmanlaşsa ırmaklara, çağlayanlara ulaşsa. Toprağın her karışında yeşilin her tonunu sersem gözlerinizin önüne. Nihayetinde size sayfalar dolusu hikayemin yazılarıyla birlikte ormanlar bıraksam. Kelimelerinde kuşlar uçsa, güneş hecelerini ısıtsa, kalbinize dokunan her cümlenin güneşte bir yansımasını görseniz... Mis kokulu papatyaların yapraklarında huzuru anlatsam size, kır lalalerinin renklerinde mutluluğu, yeşil ovalarda neşeyi aktarsam bir çırpıda... Yine yutkundum, kelimeleri tuttum kabaran gönümün en tepesinde. Çıkmakla çıkmamak arasında kalmış nacizane duygularımı hapsediyorum içimde...
Ama öyle doluyum ki...

Uyanık.

01 Ocak 2020

Yeni yıl



Takvimler değişiyor,
Günler bitiyor her gün daha hızlı yaklaştırıyor bizi sona,
Koca bir hiçin ardından sürükleniyoruz.
Şöyle bi düşününce gözlerini kapatıp derinden;
Ne çok izler bıraktık hatıralar adında,
Kimini yazdık, kimini şekillerle oluşturduk,
Kimi bir tat kimi bir melodi oldu aktı dimağlara,
Ne çok anılar kattık gizli bahçemize,
Kimini kapattık kimine toz kondurmadık...
Bazen güldük bazen hayretler içinde kaldık,
Genelde yandık ve gölgemizi bile yansıtmasık...

Uyanık.