31 Aralık 2019

Uyku




Ağlamaklı bir hava var gökyüzünde,
Sebebini bilmediğim bir hüzün geliyor,
Yüreğimde ezilen duygular yerlerde,
Erkenden koydum başımı yastığa,
Bir damla uyku yok gözümde,
Gelecekle ilgili beklentilerim susmuş,
Geçmişten kurtulamayan düşüncelerimde...
Dolunay süzülüyor bulutlardan,
Perdemde bitmeyen gölge oyunu,
Rüzgarla sessizliği bozuyor tiz ıslıklar,
Buram buram gözlerime dolan özlem,
Gecenin bilmem kaçıncı kaybolmuş zamanı,
Dilimden çok içimde ki susuzluğun hasreti,
Yine yeniden kendime verdiğim sözler,
Bir parça huzurun odayı aydınlatması,
Derin sessizlik kulaklarımda bir uğultu,
Sona yaklaşmanın kaçınılmaz girdabı,
Bir anlık heyecan
Kapanan gözler,
Kaybolan uğultu
Nefes alan bir ceset
Uyku...
Huzur...

Uyanık.


30 Aralık 2019

Yanlış



Kendimi insanlara anlatmak için çok çaba sarfettim zamanlar oldu. Halen ufak ufak devam ediyor olsam da eskisi gibi her konuya müdavim olmuyorum artık.
Fikirler, olasılıklar, ihtimaller...
Kendimden emin olmadan konuşan birisi olmadım ve bir konuyu anlatmadan önce detaylarıyla beraber o kadar çok irdelerim ki sonradan yanılgılara düşüp geri dönülemez hatalar olmasın isterim. Herkesi kendim gibi düşününce olmuyor. Birçok fikire ve olasılık ihtimaline açık olsam da ikna edilebilmem gerekir. Birilerine konuyu anlatmadan önce de aynı şekilde kendimi ikna ettiğim doğrudur. Kendimi ikna edebiliyorsam da herkesi ederim diye düşünüyorum ancak anlaşılmayan konular oluyor haliyle ve o durumda ya büyük bir yanılgıya düşmüş anlattıklarım yanlıştı yada anlattığım insanlar yanlıştı ki konu tam anlaşılmadı düşüncesindeyim. 
Şimdilerde ise fikirlerin ve olasılıkların anlattığım şekilde gerçekleştiğini görünce, haklılığımı ispatlamış oluyorum. Yine de sevinebilmek mümkün olmuyor sonuç açısından. Kaybolan koca bir zaman ve yanlış insanlara harcanan emekler. Zorla verilmiyor bilgiler, ayrıca herhangi bir talep de olmamıştı zaten. Üzülmüyor değil insan kaybedenleri görünce. Elbet kaybeden kendi başına çekip bi kenara oturduğu oyun gibi değil bu; bizi de etkiliyor bizide yaralıyor bi yerden.O yüzden annemin sürekli söylediği söz aklıma geliyor hemen. 
" Allah seni iyi insanlarla karşılaştırsın " Bilmek, bilmemek anlatmak, anlaşılmak, hepsi bir sonraki evre aslında, ilk önce iyi insan olmak...

Uyanık.

29 Aralık 2019

Yağmur



Hayaller suya düşecek diye yersiz endişe içerisinde olmaya gerek bırakmıyor yağan yağmur ve artık bu konuda durmaksızın çıktığın yağmur dualarına son verebilirsin... Suya düşecek bir hayal bile bırakmadın...

Uyanık.

28 Aralık 2019

Uzağım



Uzağım...

Kime, neye ?
Kim bilir bu gizemi ?
Belki içimde sönmeyen bir umuda,
Belki her gece hasret çektiğim rüyalara,
İçimde bir uhte gibi dinmeyen özlemlere,
Mutlu, mesut kurduğum güzel hayallere,
Belki de sana çıkan yağmurun ıslattığı yollara...

Uyanık.


27 Aralık 2019

Anılar



Anılar biriktirin hayatınızda,
Geriye dönüp baktığınızda güzel insanlarla birlikte geçirdiğiniz güzel zamanları hatırlayıp mutluluğunuızu yüzünüze yansıtın.

Uyanık

26 Aralık 2019

Zarar






Dünyaya en çok; birşeyler bilenlerin konuşmamasından ziyade, kendini çok şey bildiğini sanan salakların çok konuşmaları zarar vermektedir.

Uyanık.

25 Aralık 2019

Yürümek



Yürüyüp geçiyor insanlar,
Hiç birşey yok gibi sanki...
Öyle yapmak gerek aslında
Hep yürüyüp geçmek lazım
Herkesin anlamasına bakmadan
Herşeyi anlatmayı bırakarak
Yürüyüp geçmek lazım...
Belki bizde anlamadık 
Bizde anlaşılmadık
Kimseyi beklemedik belki
Kimse için koşmadık
Yürüyüp geçmek lazım
Anlamadan anlaşılmadan
Anlaşılmayı beklemeden...

Uyanık.

24 Aralık 2019

İnsan




Heyecanları, sevinçleri, hüzünleri ile doyasıya yoğrulmuş, umutları, hayalleri, beklentileri kursağında kalmış kelimeler içerisinde, yalnızlıkları, kaçışları, anlamsız vedalarıyla bütünleşmiş, bir gitarın titreyen telinden çıkan kadife seslerin eşliğinde okunan bir kitabın en uzun cümlesidir insan...

Uyanık.

23 Aralık 2019

Kar



Rüzgar sert, rüzgar haşin, rüzgar sitemli...
Bulutlar rüzgarın izinde yada rüzgar bulutların peşinde. Yağmur damlaları bir bir düşüyor toprağa. Sevinçli mi yoksa hüzünlü mü onlar için bilinmez ama ben sabahın henüz aydınlanmamış saatinde düştüm yollara... 
Sonbahardan kalan son günler diyorum diğer günlere ekleyerek. Kalmadı artık dallarında, düşecek ne kadar yaprak varsa düştü ayaklar altına...
Bu kış gelmedi gitti. Soğuk oldu mu evet bir miktar oldu ancak kış dediğimiz o soğukları göremedik henüz. Kar mı küstü bize yoksa yağmur mu çok sevdi ? Sabırla bekliyorum her yağmur tanesinin beyazlayarak kara dönüşmesini... Neden bekliyorum ? Tekdüze giden hayatda bir değişiklik, bunalmışlığın, belki üzeri örtülmesi gerekenlere bir sebep bekliyorum. Birşeyler olmalı nihayetinde. Değişik birşeyler olmalı, oluvermeli olup geçmeli...
Her günün sabahında gözlerimi karanlıklar içerisinde yanan sokak lambalarının aydınlattığı yollara bakıp kar görmeyi umut ediyorum. Bekliyorum ancak; kaybolan birçok umudun yanında bunun olmayışına aldırmıyorum bile...


Uyanık.

22 Aralık 2019

Kalbim



Seni yazdım,
Yazılan en büyük yazının ardından...

Nefesini dinledim her an,
Sesini duydum,
Sessizliğini...

Bakışların bakışlarımda.
Varlığın hep yanımda...

Birkaç cümlede huzur
Bir rüyanın içinde
Kanat mesafesinde,
Gülde, gülüşte...

Bir yazı yazdım silinmeyen
Kurusa da yüreğimden gitmeyen
Umutlarda gizlenen
Hayallerde yeşeren
Bir ömür yaşadım,
Yaşadığımla şahidim
Temennim
Kalbim...

Uyanık.

20 Aralık 2019

Yaprak



Bir yapraksın nihayetinde,
Hayatına bir tomurcukla başladın,
Büyüdün olgunlaştın,
Ve zamanın geldiğinde,
Yeteri kadar acıya doyduğunda,
Görevini yetine getiremez olduğunda,
Ya dalında sararmaya başladın,
Yada rüzgara kapılır uzaklaştın,
Her iki durumda da 
Kurumaya mahkum oldun.
Faydan olduğu sürece yerindeydin,
Rengin vardı,
Kokun vardı,

Sonrası... 

Uyanık.

19 Aralık 2019

Ukala



Ne kadar iğrenç bir durum diğer insanlardan kendini üstün görmek
Ukalaca kendini beğenmek, diğer insanları aşağılayan tavırlar sergilemek
Sanki dünya onların etrafında dönüyor sanan kendinden habersiz aciz insanlar
Çokta ihtiyaç yok aslında size, hayat sizden öğrenilecekse kalsın öğrenilmesin...
Varlığınız çokta fazla bir kazancı olmadı, eminim yokluğunuz da kaybettirmez...
Herkesin gönlüne göre...

Uyanık.

18 Aralık 2019

Kiminde



Bilinmiyor bazen kimde neyin ne kadar olduğu,
Kiminde bir avuç, kiminde ölçücüz derecede,

Kime neyin ne kadar yakıştığı da ayrı bir konu,
Kiminde bir avuç huzur, kiminde olmayan karakter...


Uyanık

17 Aralık 2019

Birikim



Hani bazı insanların basit olaylar sonucunda verdikleri aşırı tepkilerini görüp garipseriz ya " Bu kadar abartılır mı ? "deriz ya hep o anki durumu değerlendiririz genelde. Ancak bazı kararları verirken insan, sadece o an ki durumu bizim gördüğümüz gibi değerlendiremiyor maalesef. Özellikle karar veren için birikmişlik oluyor genelde ve en ufak bir durumda dahi çok büyük tepkiler verebiliyor istemeden. Geri dönüşü olmayan kararkar alınıyor ve sözlerin unutulduğu, yeminlerin bozulduğu durumlar çıkıyor ortaya...
Şöyle düşünün; bir kere görmezden gelinmeyi tanımadığınız birisinden maruz bırakılırsanız kestirip atarsınız ancak tanıdığınız ve sevdiğiniz birinden bu durum bir değil elbette. Her defasında affetmenin, görmezden gelmeninde sınırlarına yaklaşıyorsunuz adım adım. 
İşte bu bir kerecik durumlar fazlalaşınca birikim burdan çıkıyor ortaya. Hep bir tahammül sınırı oluşuyor... Kiminin bir, kiminin beşyüz. Sonrasında ise küçük biş ateşin her yeri sarması gibi patlıyor insan. İşin içinden çıkılmaz hale gelen durum, Sonrası boş, sonrası kısmete dair...

Uyanık

16 Aralık 2019

Oyunlar




Koşturmaca halinde gitmiyor artık hayat,
Her gün sorunsuz kalkan 7 15 vapuru gibi...
Günün gizemleri sona eriyor rutin zamanda
Kalmıyor heyecan, yaşamaktan keyif almıyor insan...
Mesafeler uzadıkça unutmaya daha yakın halimiz,
Yorgunluklarımız anlamsız, papatyalar sebepsiz,
Oyunlar bitiyor hayat denilen bu dünyanın keşmekeşinde
Gerçekler sahteye dönüyor, çocukluklar son buluyor...

Uyanık.

15 Aralık 2019

Tosbaa



Yeryüzünün gökyüzüyle ince bir çizgide birleştiği, 
Gecenin sabaha teslim olduğu o geçiş anındayım...

Derin nefeslerim; boğazımda ki düğümlerin engelinde,
Buğulu camların ardında gülen sonbahara kırgınım...

Okuduğum şiirlerle besliyorum gönlümün varoşlarını,
Avuçlarıma hasret bıraktığın minik ellerine uzağım...

Suskunum bu yüzden...

Yılgınım dünden, kabuslarla dolu bütün dünlerden,
Kararların arefesinde kazılmış mezarları seyrediyorum...

Bitiriyorum artık bende devam eden büyük hikayeni,
Umarım özenle sevilecek güzel bir ömre sahip olursun...


Uyanık.

14 Aralık 2019

Gece



Güzel bir gece...
Dünden farklı, yarından meçhul günün karası,
Yorgun günün ardından gelen dinginlik,
Rahatlamış hücrelerin yayılmış neşesi.

Parlak bir gece..
Parçalı bulutlar ardından aşk ile parlayan ay,
Göğün en yücesine merdiven dayamış dolunay,
Selamını alıyorum umut dolu kalpler adına...

Ilık bir gece...
Kış mevsiminde yüzüme çarpan bahar serinliği,
Parça parça sisle kaplanan yollarda nostalji rüzgarı,
Benden mi sıcaklık yoksa hava mı üşütmüyor...

Sessiz bir gece...
Radyoda çalan hafif sanat müziğinin ruha teması,
Melodinin kanatlarında süzülen sevgi dolu benliğim,
Şehirleri, kasabaları, köyleri dolaşan hayallerim...

Yalnız bir gece...
Kendimle dertleştiğim, arada tartıştığım iç dünyam ,
Bozduğum kararlar, irdelediğim prensiplerim,
Kayboluşlarım, tutamadıklarım, bıraktıklarım...

Boş bir gece...
Evine giden birkaç arabanın sakinliğinde yollar,
Yalnızlığıa ortak sokak lambalarının umut ayracı,
Yeşil dalgaya yakalanmış rölantide sabit gidişler...

Yarısı olmuş bir gece...
Zamanın katrana bulanmış yelkovanı,
Her bir saniyenin tökezleyen gidişatı,
Geçmekle bitmemesi arasında kaldığım anlar...

Suskun bir gece...
Geceye hançer gibi uzaklardan gelmiyor polis sirenleri,
Yok bir vukuat belli ki huzur akıyor huzura hasret şehre,
Aynı huzurun kalplere, yüreklere akması temennisiyle...
 
Mutlu bir gece...
İçimde anlamını bilmediğim bir kıpranış,
Dolunay altında sakin yolda müzik dinlemek etken olsa da,
Günün ardından huzur dolu düşünceler belki bunun sebebi,
Ya da düşünmediklerim belki beni mutlu kılan...
Kim bilir...

Uyanık.



13 Aralık 2019

Umuda



Tek taraflı bir yolculuk gibi sanki,
Uzanıp düşlerde hasret çektiğine dokunmak...
Durgun gölün üzerinde taş sektirmek gibi,
Gecenin karanlığında, sessizce ve gizlice,
Süzülen uçurtmanın rüzgarla dans etmesi,
Bahçede ki çiçeklerin kokusunu anımsamak,
Yüzünü güneşe karşı çevirip gülümsemek
Geleceğe, umuda, güzel günlere...

Uyanık.

Hayaller



Güzel olan hayaller aslında, umudu canlı tutan,
Esas kötü olan ele geçince umutları kalmayan...

Uyanık.

12 Aralık 2019

Büyüdük



Büyüdük,,, bugün de iyi birşeyler öğrendik hayattan,
Birşeyler de öğrettik insanlara, hayata dair kısa zamanda
Vazgeçilmez insanlar kazandık günden geriye kalan 
Şahit olduk kendini vazgeçilmez sanan insanların acizliğine,
Bir çok hayata yeni izler ekledik diğer izlerimizin yanına...
Tebessümler bıraktık donuk bakışlara, soğuk suratlara
Taşlaşan kalplere inat yine de yumuşadı gönlümüz...
Ne bütünüyle sahip olduk düne, ne ait olduk bu güne,
Büyüdük bu günde,,,

Uyanık.

Kenan


Hatırla



Hükmü geçen güneşin görünmediği günler,
Açık pencerede sallanan perde misali zaman,
İçe işleyen etkili soğuk, eldivenler, takılan bereler,
El sallayan ağaçların son kalan sarı yaprakları,
Kahverengi tonlarına bürünmüş vadide ki sis dalgası,
Ruha dokunan bir şarkının dilime dolanan nakaratı,
Uzaktan geçen bir ambulansın canhıraş sireni,
Birkaç karganın ağaçlar arsında yiyecek kavgası,
Buruk bir kırgınlığın boğazımdan bedenime dağılması,
Binlerce olayın aynı anda gerçekleşen seramonisi,
Ve sessizlik...
Alabildiğine gördüğün herşeyin üzerini kapla sessizlike
At soğuğu bir kenara aldırma soluk güneşe, aldırma rüzgara,
Sadece dinle suların sesini,
Ağaçların fısıldayışını dinle,
Dağların kalp atışını hisset,
Yamaçlarda kayboluşu gör,
Denizde ki dalgaları renklendir,
Yardım et göğe yükselen sehere,
Sil, silebiliyorken kötü anıları,
Umutları sar kuşların kanadına,
Yarınları düşün, dünleri, bu günleri,
Hatırla ve asla hatırlamayı unutma...


Uyanık.

10 Aralık 2019

Yanmak



Günlerin zor geçer belki
Dertler ağır gelir kim bilir
Yanmak kendi dünyasında
Gülerken ağlamak bir başka...

Uyanık.

09 Aralık 2019

Günler



Bir şarkının diline dolanan sözleri gibiydi geçen günler,
Zaman geçtikçe unutulan ve artık eskisi gibi söylenmeyen...

Uyanık.

07 Aralık 2019

Yansıma



Kalmıyor hiç birşey göründüğü gibi
Herşey suya düşen yansımalar misali...

Uyanık.

05 Aralık 2019

Huzur



Dışarda puslu soğuk hava, hafif esen rüzgarla yüzüme çarpıyor,
Güneşe engel bulutlar karartmış gökyüzünü gecenin gölgesinde,
İçimde dalgalanan huzur, kardelenlerin bitmeyen mücadelesinde
Yüzüme yansıyan bir avuç sevgiyi karşılıksız sunuyorum buruk kalplere...

Uyanık.

04 Aralık 2019

Çerçeveler



Karmaşık sayılmasa da giriftlerle dolu hayatımızı çokta yormadan basit çözümler gerekiyor bazen... Belkide basitliğe alıştığımızdan bunu istiyoruz yada zorluklara karşı tahammülümüz kalmadığından bu şekil karar veriyoruz. Belki de çevremizde ki basit insanlar bizi buna düşünmeye meylediyor olabilir... 
Şu bir gerçek ki; ucuz, kişiliksiz ve yılları bir kalemde unutabilecek seviyede boş duvarları süslediğimiz çerçeveleri iyi tesbit etmeli insan ve tesbitleri neticesinde bu boş duvarların gerçekten de boş kalmaları gerektiğini kesinlikle bilmeli...
Duvarlar, çerçeveler, anlar, anılar...
Hayatımızda önemli anların resimlerini saklamaya çalışırız sürekli. Bizi biz yapan değerlerdir bunlar bence. Anıları taze tutmak ve iyi hissettiren o zamanların huzurunu tekrar tekrar ilk günkü gibi olmasada yine yeniden yaşamak isteriz sürekli. Kim istemez ki huzurulu, mutlu, neşeli resimlerle dolu albümleri görmeyi... Bir makine ile çektiğimiz resimlerden bahsetmiyorum elbet. Bu bir deniz manzarası olur, bir şarkı olur belki bir söz, belki bir his, belki dağ eteklerende açan zambakların kokusu, belki yıllarca yaşadığımız çocukluğumuzu geçirdiğimiz mahalle olur... Kısaca bizim için önemli ne varsa hafızamıza kaydettiğimiz o albümler... Bizi biz yapan, bizimle o karelerde bulunan insanlar için yada o anı ölümsüzleştirdiğimiz mekanlar için şarkılar, şiirler hatta hayaller ve umutlar için çerçeveler oluştururuz kendimize. Hayat boyu üzerinde çalıştığımız akıl, fikir, duygu ve düşüncelerimizle şekillenmiş her bir zerresini hissederek inşa ettiğimiz duvarlarımıza asarız bu çerçeveleri... Kimi çerçeverle duvarları doldururuz kimilerini köşe bucak saklarız. Unutmak istediğimizden yapmayız da bunu, gizli dünyamızın cennet bahçelerinde kaybolmalarından korkarız, kilitli kasalarda özenle muhafaza ederiz gücümüz yettiğince.
Herkesin duvarı farklı çerçevesi farklı nihayetinde. Doğal olarak albümleri de öyle. 

Bir şekilde hayatımızda bir çok duvar birbaşkasının duvarına benzer aynı manzaraları aynı mahalleleri ve aynı şarkılarla doldururuz. Belki birçok çerçeveyi paylaşırız hayatımız boyunca insanlarla... Farklı albümler oluştururuz ancak o hiç aynı olmamıştır, olamaz da. Güneşin batışını hiç kimse aynı hislerle aynı duygularla seyretmemiştir kesinlikle.
İşte böyle beraber örülen duvarların yada benzer çerçevelerin birden yok edildiğini bir düşünün. Yıllarca samimi olduğunuz bir arkadaşınızın yanlış anladığı bir konu yüzünden bir anda sizi hayatından çıkarttığını... 
Diyecek birşey kalmıyor bu durumda sonuçta herkesin kendi hayatı, kendi duvarı, kendi çerçevesi... Sizi de etkileyen bir konu sonuçta sizinde duvarlarınız yıkılır bu durumda ancak hayat bu inşaatcılık ilk mesleği insanoğlunun...
En kısa sürede bir perde çekin duvarlarınıza ve üzerlerine yansıttığınız enfes manzaraları izleyin. Bir zamanlar size yakınlık gösteren o boş duvarların ne kadar lüzumsuz olduğunu gördüğünüzde, zamanında sizi çevreleyen sahteliğe harcadığınız zamana istemeden üzüleceksiniz. Boş duvara olan siniriniz ve öfkeniz zamanla kaybolduğunda ise boşa geçmiş zamana kırgınlığınız sizde yer etmiş olacaktır. Bu durumda çevrenize duvarlar örmeye başlarsınız ve artık sizinle alakalı o gizli bahçeye kimseyi yaklaştırmamaya çalışırsınız.

Atamadığınız, silemediğiniz ve kabullenemediğiniz herşeyin kendinize zarar verdiğini unutmayın. Gidene kendi bilir dur demem kalan başımın tacıdır der bir yazar hayatında tecrübe ettiği anları dile getirerek...

Herşey gönlünüzce olsun.

Uyanık.

03 Aralık 2019

Gece



Dünden farklı soğuk ve koyu bir gece,
Siyahın en zifirisi yerde, gökyüzünde...
Hava kurşun gibi ağır, kurşun gibi hissiz,
Sessizlik diz boyu dağlarda sonsuz yankılar,
Duvarlar sırdaş odalar boş koridorlar uzun,
Sarmaşıklar sarıyor nedenlerimin köklerini,
Kopmadı hayatımın ince çizgisi gitmek olmadı,
Dalgalar sakin, soğuk su ayaklarımla dertleşiyor,
Işıklarım nerede ? sonsuz yıldızlarım, ayım, güneşim,
Umutlarım bir avuç huzuru sarıyor,,, ya hayallerim ?
Ihtimallerinde dinliyorum aşk kokulu melodileri
Kanatları kopmuş papatyalar lahitleri bekliyor,
Son mu bu yoksa sona giden vapur sırası mı ?
Toprak kokusu kitaplarımın arasında geziyor,
Görmeye, duymaya, bilmeye yürek dayanmıyor...

Uyanık.

02 Aralık 2019

Kim bilir



Tüm güzel renkleriyle birlikte bir sonbahar daha maalesef bitiyor bu günlerde,
Güneş bol miktarda sunsa da ışıklarını bize, soğuk hava hissettiriyor kendini iyiden iyiye,
Sert esen rüzgarlar bir zamanlar getirdiği gibi, şimdi alıp götürüyor bizden bir miktar umudu,
Bir sonraki baharda ya rengarenk çiçekleri koklarız ya çiçek olur açarız kim bilir ?

Uyanık.

01 Aralık 2019

Hissetmek



Hissetmek ister toprak ayaklarını,
Rüzgar saçlarında dolanmak ister,
Nağmeler dokunur en derinlere,
Kalbinde akmak ister huzur pınarları...

Uyanık.

29 Kasım 2019

Melodiler



Bardaktan boşanırcasına tabirini hayal etmenin ötesinde görmek... Bir sis bulutu gibi yolların yağmuırdan görünmediğine şahit olup kapalı bir mekanda güven içinde olmanın huzurunu yaşıyorum. Korkuda değil bunu görmek biraz endişe diyebilirim bu denli doğa olaylarında çaresizliğin verdiği acizlikle... Dışarda olanların bu yağmur altında kalanların halini de bir an düşününce şükür kapılarına dualar yollamayı ihmal etmiyor insan. Kara bulutların gece misali kararttığı günü, anlık çakan şimşekler aydınlatıyor ve ardından azametini gösteriyor gökyüzü büyük bir gürültüyle... Bahar aylarında özellikle nisan da yağsa bu yağmur hiç düşünmem çıkar dışarı yüzümü yukarı kaldırır her bir damlanın yüzümde serin izler bırakmasını sağlardım. Mecburiyetten değil de isteyerek ıslanmanın özgürlüğünde insan benliğinin uzaklara uçması da ayrı bir keyif veriyor kesinlikle. 
Sararan yaprakların son kırıntıları da bu kuvvetli yağmurda dallarını terkediyor. Her daim yeşil kalan çam ağaçlarının yeşili olmasa herşey gri nezdinde gözükecek. Bahara kadar bu tabloları görmeye devam edeceğiz maalesef. Renk cümbüşleri özleminde yağmurlara devam ediyoruz günleri geride bırakarak.

Bir zamanlar yağmur zamanı; çok önemli melodileri çağrıştırıyordu. Melodiler yine var yine yağmurlar yağıyor aynı su olmasa da aynı rüzgar esmese de... 

Uyanık.

28 Kasım 2019

Ne kaldı



Ne kaldı hasretten başka,
Ne kaldı kırık kalp yanında...

Uyanık.

27 Kasım 2019

Korku



Çok soğuk olmayan son ılık rüzgarlar dolanıyor ağaç yapraklarında,,, Kalın giyinsen terleten, incesinde titreten, kapalı havanın verdiği hüzünle karışık burukluğu yaşatan anlar oluyor bu bir gerçek... Güneşi görmeden geçirdiğimiz kim bilir kaçıncı günü geride bırakıyoruz soluksuz. Bugün bir ara selam verse de kapalı bir mekanda olmayınca ısıtmadı bile tenimizi... Normal geliyor artık günlerin bu şekil geçmesi. Anlık değil de yavaş yavaş olan bu değişimlere alışıp gidiveriyoruz ne diyelim insanlık bu şekil bir tepki veriyor maalesef. Dile kolay yıl bitiyor nerdeyse ancak daha yeni girmiştik yeni yıla oysa ki,,, 

Ekim gibi kasım da bitti eylülün ardından bir çırpıda... Bulutlar arada ağlasa da kefenini giymedi henüz doğa. Dökülen, kimisi daha toprağa kavuşmadan sararan yapraklar kuryup kuytu köşelere saklandılar bile çoktan. İlahi adaletin tecellisi gerçekleşiyordu yine yeniden... Zaman kapmıştı herşeyi; baharın renk cümbüşü çiçeklerini, binbir türlü esansa sahip kokularıyla yutmuştu birbir, ardından sıcak yaz akşamlarını, yakamozları gökyüzünde ki binlerce yıldız gibi akla gelen güzellikleri... Devran hep böyle dönmüştü, yıllar yılları katmerleyerek yokederken... Şimdi sabretme zamanı, şimdi bekleme ve yenilenme için hazırlanma zamanı kutlu baharın gelişine kadar...
Yaş ilerledikçe insan korkmuyor değil bu baharın gelişini beklerken, ya gelmezse yeşillikler, ya gelmezse göçmen kuşlar, yaz yağmurlartaı yağıp gökkuşakları oluşmasa, ya nehirler çağlamazsa tekrar, kır laleleri, gelincikler açmasa yeniden... 
Bunlar her yılın olmazsa olmazı elbet esas korkum bu cennet misali baharı görememek...

Uyanık.

26 Kasım 2019

Unutmak



Görmemek yeter mi unutmaya ?
Elbet bir yerde gelecek aklına...

Pişmanlıklarında boğulur insan,
Giden zamanın üzüntüsü içinde...

Uyanık.

Talihsizlik



Ne büyük talihsizlik 
Bir daha yakalayamayacağın bir güneşi kaybetmek...

Uyanık.

25 Kasım 2019

Kim



Hepsi aynı mı gerçekten ?
Seçip sevdiklerimizle seçmenden sevdiklerimiz...

Çalınınca ışıklar kim aydınlatır kara geceyi ?
Kim kalır yanında kim vefalı kim cefakar ki ?
Işığı çalan mı yoksa karanlıkta bırakan mı vicdanlı ?
Tutmaz mı ellerinden yaralı haline hiç bakmaz mı ?

Uyanık.

Mesafeler



Mesafeler yok belki yada arada binlerce uçurum var,
Görsende gidilmiyor belki yada gitmeye cesaret edilemiyor...

Uyanık.

24 Kasım 2019

Ada



Bulunmuyor artık eskisi gibi sessiz, ıssız koylar,

Öyle sessiz sakin kendini bulabileceğin adalar.
Yada...
O koylarda içinde bir türlü dinmeyen sesler...

  Uyanık.

23 Kasım 2019

Yağmur



Herkes sever yağmuru ne olursa olsun,
Bulutlar ağlar yağmur gibi onları da sevmeli...

Uyanık.

22 Kasım 2019

Bütün dünya benim



Bir yerde okumuştum " Hiçbir şeyim yok " diyen bir yazarın bu cümlesinin ardından " Bütün dünya benim " dediğini...  Birbirinden bağımsız bu iki cümle ne kadar tezat olsa da işin özü nihayetinde birbirini tamamlayan iki cümle. Ne anlam yüklersen yükle, nereye çekersen çek uyuyor her halimize...
Binlerce örnek geliveriyor hemen aklıma, yaşanılan günleri, durumları kendime göre değerlendirip yazarı haklı çıkarıveriyorum hemencecik. Aslında söylenen ve yazılan sözlerin kendi içinde her zaman bir haklılığı yok mu ? İşte o haklı tarafı görmek her zaman işimize geliyor, yoksa buna uymayan örnekler de bulmak hiç zor değil günümüzde...

Yazarın ilk cümlede yok dediği şeyin iyi mi yoksa kötü mü olduğu anlaşılmıyor aslında ve ben o ilk cümleyi okuduğumda bir rahatlık hissi geliyor meraklı halime. Müjdeli haber veren birisinin cümlesi olduğuınu düşünüyorum; " iyiyim bişeyim yok hasta değilim"  yada "düştüm ama sorun yok kalkıyorum" gibi. Kötü birşeyin ardından artık normale döndü herşey demek gibi öyle bir his geliyor bana yada öyle olmasını istediğimden belkide bu şekil düşünüyorum...

Hastalık, sıkıntı, dert elbet hiç olmasın isteriz ancak robot değiliz nihayetinde elbet hayatın olmazsa olmazlarından, ancak bu hastalık yada rahatsızlık olacaksa da bu hakkımızı kısacık kullanıversek de sıramızı savsak hani oldu bittiye geliverse gibi istiyor insan ama o meşakkatli zamanlar inadına uzun uzadıya çekiliyor en katmerlisinden. O cümlede hiçbir şeyim yok derken belki de çekilen cefaların bittiği gibi bir rahatlık geliveriyor insana, şükür ki iyi, şükür ki artık geride kalmış olanlar diyor bir yanım, en azından ben öyle düşünüyorum. 

Hiçbir şeyim yok diyen yazarın burada esas ne anlatmak istediği ikinci cümlesinde ortaya çıkıyor. Hastalıkla sağlıkla bir alakası yok işin ve nesnel bir isteği dile getirmiş tabiki yine bir eksiklik yine bir natamam olayı var bu cümlesinde de ancak herşeye rağmen ulaşılmazlara ve isteklere aldırmadan olabileni dile getiriyor zannımca. Gerçek anlamda benim dediği hiçbir şeye sahip olunamadığının da gizli bir sitemi hissedilmiyor değil kesinlikle. Sonuçta elimiz boş, gönlümüz boş kalacak bütün dünya benim ama neye yarar dediğini anlıyorum... 
Belki de bütün dünyanının cefası, derdi, tasası, sıkıntısı, bütün dünyanın yükü benim de demiş olabilir. Kim ne anlamak isterse,,, kim ne anlatmak isterse,,, kim ne pay çıkarabilirse kendine...

Nefes almanın, huzuru duymanın, sevgiyi düşünmenin, gökyüzünü seyretmenin, büyüleyen tüm renklerin, aşkı hissettiren tüm müziklerin, hakimi olamadığım rüyaların sahibi olsam da; Hiçbir şeyim yok, bütün dünya benim...

Sevgilerimle.

Uyanık.

21 Kasım 2019

Kıyaslama






Ne kaybettiğim ile ne kazandığım muhakemesini yaparken mutlaka kıyaslama ihtiyacı hissediyorum.
Bunun sonucunda kaybettiğim şeyleri düşünürken, aslında hiç kazanamamış olduğumu anlıyorum...

Uyanık.

20 Kasım 2019

Kanatlar



Ne ağır yükler taşıyoruz kelebek misali kanatlarımızla...

Gözler



İster yosun yeşili olsun, ister deniz mavisi,
Ya geceyi anımsatır ya içinde ki hakiki gerçeği,
Cok yakın olmasam da uzaklarda sanma beni...

Uyanık.

18 Kasım 2019

Yollar



Kalple akıl arasında gidip gelen yolları var hepimizin. Hedeflediğimiz yerlere bazen sarmaşık gibi kıvrılan, bazen uzayan, arada kesişip bize seçenekler sunan, ama yine de zor da olsa ulasabildigimiz, ama bazen de hepten kapanan yollarımız var. 
Nedenlerini, sebeplerini merak ettiğimiz, mecburiyetlerimizle birlikte yaşıyoruz sonuçta...
Anlaşılan o ki dünya; ne bensiz, ne de sensiz değişmeyecek. Bizden önce de yollar vardı bizden sonra da olmaya devam edecek.
Kırılmaya gerek yok dünya böyle yaşanıyor bu şekilde...

Uyanık.

16 Kasım 2019

Tesadüfler



Sabahın en bakir saatlerini... Daha güneş yeni doğmaya çaba gösteriyor, hava parlamış olsa da bulutlar ardından göremiyorum. Aydınlanan günün bize nelerin getireceğini sabırsızlıkla bekliyorum diyebilirim.
Iki saatlik uykunun verdiği mahmurlukla havaalanina geldim. Henüz zaman var bulutlar üzerine çıkmaya. Miskin bir haldeyim, göz kapaklarımi açmak için kaşlarımdan yardım alıyorum. Öyle dingin bir haldeyim ki kafamda düşünce bile yok koca alanın orta yerinde. Biraz inceliyorum insanları; kimi sürekli izleniyor hareketleri içerisinde kimisi en az benim kadar miskin kimi nerden bulduysa bu kadar enerjiyi uçacak sanırsın. Havaalanı girişinde ki güvenlik görevlisinin dünyanın en önemli işini yapıyor edasıyla muazzam titizlikle kontrol etmesi takdire şayan bi durum gerçekten. Bir müddet izlenimden sonra ayılan benliğime derin düşünceler çörekleniyor. Bu kadar insanın ortak bir merkezde buluşmasını düşünüyorum. Tesadüfleri, karşılaşmaları, seçimleri, gelmeleri, gitmeleri düşünüyorum. Belki bir daha ömrümüz boyunca karşılaşmayacağımız, belki daha sonra görüp de hatırlamayacağımız yüzlerce insanla aynı alanda nefes alıp veriyoruz. Her birey o kadar ayrı ki birbirinden,,, Herkes seçimini yaparak buraya geliyor, kendi yolunu kendi çiziyor bir nevi.
Kim bilir kendilerine münhasır hayatları nasıl bu insanların ? Nasıl bir mücadele içerisinde yaşıyorlar hayatı derinden ? Hangi şehirlerde hani köylerde büyüyüp, hangi okullarda ne dereceler aldılar kim bilir ? Birbirlerinden habersiz içlerinde saklı olan ne büyük duygular taşıyorlardır. Derecesi kesinlikle farklı sabırlılar, heyecanlılar, sinirliler, özleyenler, özlenenler, yepyeni bir hayat kuracak olanlar, bambaşka bir hayattan kaçanlar, günahkarlar, su gibi temiz olanlar, iyiler, katiller, daha binlerce çeşit sayılabilecek insanlar, şimdi aynı uçağa binecekler birbirinden habersiz.
Ne olursa olsun ne yollardan geçip buralara geldilerse bundan sonra da bu dünya üzerinde ayak bastıkları her kara parçasında kendi kaderlerini yaşamaya devam edecekler.
Olması gereken böyle olduğu için mi oluyor yoksa olanları bizim kararlarımız mı etkiliyor kısır döngüsü içine giriyor insan.
Derin düşünceler içerisinde son anons yapılıyor kalkacak uçak için. Bu zamana kadar burada ki bütün insanlar için hazırlanmış yolu izleyerek gelip buluştuk ve bundan sonra da bizim için izlememiz gereken yolu izleyerek ayrılacağız buluştuğumuz bu alandan. Ne diyelim bundan sonraki yollarımızın açık olması için dua edeceğiz her daim. Tabiki bize bahşedilen akıl, fikir ve iradenin yönlendirdiği şekilde seçimlerimizle beraber dünyada ki kaderimizi yaşayacağız, yaşaya bildiğimiz kadar...


Sevgilerimle...


Uyanık.



14 Kasım 2019

yanan liman



Acelesi vardı,
Gitmek sorun değildi ki
Hiç bağlı da olmamıştı
Özgürdü, özgürlüğün timsali
Biliyordum cesurdu hep
Cesur olmasını da sevdim
Daha birçok halini sevdiğim gibi...
Bunca zaman gitmedi ki
Hep gidişini erteledi benim için
Rotar yapan uçaklar gibi...
Gitmek istediğini biliyordum
Artık "O" da gitmek istiyordu
Bunu dile getirmesede...
Beklenen bir zaman vardı sanki
İftarı bekleyen bir oruçlu
Belki de start bekleyen yarışçı
Yada yarışın son düzlüğünde ki sporcu
Bir sinyal, bir zil, belki de bir yıldız kayması,
Kim bilir, bir his, bir duyguydu beklenen...
Eminim gitmek için hareketlense
Yetişemeyeceğimi biliyordum.
O da yetişemeyeceğimi biliyordu
Hiç dile getirmedik oysa bunu...
Anlamıştım gitmek istediğini,
Anladığımı farketti kendisi de
Gizli bir veda rüzgarı esti sadece
Bulutun beyazı döndü griye
Mevsim sonbahara ulaştı
Yıldızlar kaydı peş peşe
Rüzgar matemi haykırdı inceden
Güneş gizlendi küme dağlar ardına
Bir çobanın kavalı dile geldi.
Son papatyalar döktü yapraklarını
Kuşların ötüşü hüzünlendi.
Sonra...
Sonra gidişini seyrettim ardından
Beklemeyeceğini biliyordum
Beklemedi de...
Yetişebilecek gücüm yoktu
Belki gücüm belki cesaretim
Hoş; koşsam da yetişemezdim
Yetişemeyeceğimi biliyordum
Bunu fark eden de tek ben değildim...
İsterse beklerde ama kararı gitmekti 
Dönüp bakacak dedim bir umutla
Son bir kez gözlerinde mühürlenecektim
Git ama unutma,,, sakın unutma,
Adını unut bunu asla unutma,,,
Binlerce yıl bekleyebilirim diyecektim.
Bekledim sabırla, göz kırpmadan
Son bir dönüşünde savuracaktı saçlarını
Boynundan akan şelaleler gibi...
Biliyordum her telini özleyeceğimi
O da biliyordu eminim özleneceğini.
Özlenmez mi hiç güneşin kızı.
Oysa...
Dedim ya acelesi vardı
Yoksa dönüp bakmaz mıydı ?
Biran seslenmek istedim.
Gittiğin yerde mutlu ol demek için
Ama sustum.
Çünkü mutlu olmasını bilirdi
Mutluluk oydu. "O" ise mutluluk...
Limanı terk eden gemi misali uzaklaştı
Aheste gidişi büyük deprepler yarattı.
Nerden bilsindi, nasıl bilebilirdi ki ?
Dalgalar sahili dövdü sonsuzlukla
İnsanın içini yakan dalgalar...
O ufukta kaybolurken
Limanın alevlerini izledim
Dumanlar göğe yükseldi
Küller küllere karıştı
Denizler yaşlara...


Uyanık.