19 Nisan 2020

Deniz yıldızı




Sabahın erken saatleri. Henüz sıcaklığını tam hissettiremeyen baharın ilk zamanlarında ki güneş, konumlanmış rotasında hızla yol alıyor. Bir balıkçılın güne merhaba diyen çığlıkları duyuluyor uykularını açmaya çalışan diğer kuşlara seslenerek. Dün geceki kadar hareketli değil rüzgar, dizginlenmiş bir halde. Bulutlar belli belirsiz süzülüyor balıkçıl eşliğinde. Yaklaştıkça sahile, dalgaların sesi daha bir net işitiliyor. Hele o köpüklü sarkaç hareketleri... Sonsuz bir döngü gibi durmaksızın tekrarlanan ve disko topu gibi ışıldayan...
Sahile vurmuş yosunların kokusu, tuzlu denizin kokusuna karışıyor. Yadırganmayacak bir hava hakim gökyüzüne. Şehir henüz bu taraflarda uyanmamış, hoş dünya hali kimsenin dışarı çıkmasına da müsade edilmiyor bu günlerde.
Sessiz, sakin bence günün en güzel saati...

Dalgaların sakince dövdüğü sahile vuran sadece yosunlar değildi. Gece boyu devam eden rüzgarın etkisiyle irili ufakli yüzlerde deniz yıldızı da karaya vurmuştu. Birçoğu şimdiden ölmüş, birçoğu güneşin gökyüzünü arşınlamasıyla ölmeye devam ediyordu. Uzaktan gördüğüm kadarıyla orta yaşlarda birisi var sahilde.
Yere eğilip topladığı deniz yıldızlarını suya atıyor aheste bir şekilde. Yanından geçiyorum bana bakıyor o içten samimi gözleriyle. Yüzünde, yılların derin izleriyle birlikte yaptığı işin mutluluğu görülüyor. Saçları bir hayli seyrekleşmiş, henüz tam etkisini kazanmamış güneşin ışıklarıyla kısmış gözlerini, kim bilir hayatının kaçıncı bin günü bu sahilde aynı işi yapıyor. Rengi anlaşılamayacak derecede kıstığı gözlerinin yanları çiziklerle dolu. Tebessüm eden yüzünde hayata olumlu bakan insanların umut parıltısı mevcut. Sanki dünyanın döngüsü burda durmuş herşey onun inisiyatifinde.  Selamlaşıyor küçük bir baş hareketiyle. Birisini görmenin ayrı sevinci oldu sanki güleç yüzünde...

Kim olsa o sahilde gezen ve onun ne yaptığını anlamaya çalışan insanların aklına "sahile vuran yüzlerce deniz yıldızının arasında onlardan birkaçını denize atmanın birşeyi değiştirmeyeceği düşüncesi gelirdi. Gerçekten te hepsini kurtarmanın mümkün olmayacağı ve hızla ilerleyen zamanın da buna müsade etmeyeceği aşikar ortada. Dünya kanununun ve hayat döngüsünün işleyişinden elimizden gelmeyecek durumlar daima olmuştur. Ancak hepsi için olmasa da denize tekrar dönen deniz yıldızları için hayat tamamen değişmiş durumda olduğu da inkar edilemez. 
Düşününce dünyada herkesin bir görevi var sonuçta yada kendine görev olarak seçtiği şeyler, birer amaç, gaye, maksat artık geriye ne denirse. Mutlaka bir sebebi var herşeyin bu dünyada. Kelebek etkisi kısaca...

Hayatta anlamsız olduğunu düşünülen kimi davranışlar, başkaları için önem taşır bu farkındalığı toplum olarak hepimizin edinmesi gerekmektedir. Zaten etrafta çöpler var diye doğayı birde biz kirletirsek durum ne olur ? Doğadan topladığımız bir çöp poşetinin yokluğu onun için tıpkı deniz yıldızı gibi çok şey fark ediyor. 
Burda yeri olduğunu düşündüğüm bir ata sözü geldi aklıma. " Damlaya damlaya göl olur " 
Evlerimizde kaldığımız bu günlerde yasaklar olmasa da herkes çıkıyor deyip çıkmak yada salt çoğunluğun yaptığı eylemi doğru kabul etmek ne kadar özgürlük hissi verir bize...
Yaşlı adamın küçük teknesine doğru giderken bende yavastan kalktım oturduğum yerden. Sabahın, güneşin, rüzgarın yanında düşündüğüm naif insanlara el salladım kendimce. Kulaklığımı taktım Emel Sayın ın "ah bir sarhoş olsam ki" dediği parçayı dinleyerek geldiğim yoldan evime yolladım.

Sevgilerimle...

Uyanık.

Hiç yorum yok: