30 Haziran 2020
Ucuz
Bi haller oldu gerçekten,
İçinde olan değil, dışardan gören bariz farkedebiliyor durumu.
Gülmemek elde değil sahte hareketleri görünce.
Ucuz bir yapı, ucuz bir kişilik, acınası haller.
Uyanık.
O an
O an...
Anladığın anlaşıldığın o an..
Susup arkanı dönüp herşeyi geride bırakma isteğinin tavan yaptığı,
Hatta aklındakilerin bile yok olmasını istediğin yoğun his karmaşası...
Uyanık.
29 Haziran 2020
Kim Kaldı
Kim kaldı geriye... ?
Kendi iç dünyamın yansımasından başka kim kaldı geriye ?
Aklım, kalbime iltimatom sunuyor resmen olur olmadık zamanlarda.
Hiç olmadık yerde, hiç olmayacak bir zamanda gülümsedim kendi kedime.
Farkedilse deli hunisi takılacak bir durum olabilir açıkçası.
Güldüm ve bu; konuşmak gibi, yazmak gibi, okumak gibi hiç değildi.
Binlerce kelimeyi iki dudağımı açmadan sunmuştum bir çırpıda kendi benliğime.
Yaaaa dedim işte böyle hayret edercesine anlattım ve ardında hayret etmiş gibi anlayıp başımı salladım istemsizce...
Bir dinginlik oldu sonra,,,
Anlamanın, idrak etmenin ikna olmanın büyüsü sardı çepeçevre.
Renkler silindi, hayat anlamsız bir rüyaya dönüştü, duyduğum sesler kesildi durdu dünya yaprak bile kıpırdamadı denilen o an yada o ufak anda aklımdan geçenlerle dolu uzun zaman...
Ardına naif bir sessizlik...
Geç kalmışlıkla boşvermişlik arasında bir huzur dalgalanması.
Aklım; herşeyi birleştirmiş, anlatabilmenin mutluluğunda, kalbim ise anladığından memnun atışlarda...
Sonra...
Sonra aktı zaman ve hayat nefes aldı güneş ufukta son kez el sallarken...
Uyanık.
28 Haziran 2020
Mola zamanı
Kalmadı hevesim sanki,
Ne bir satır ne bir mısra
Içimde ki duygular bile durgun
Tadı tuzu kalmadı şarkıların...
Bir akort yenileneli
Bir diyet yapmalı
Bir de hayata uzaktan bakmalı
Nerde, kimde, ne kadar, tartmalı...
Uyanık
25 Haziran 2020
Söz
Düşersin bazen dalından,
Baharı çok sevsen de rüzgara sözün geçmez...
Gidersin bazen yol varken
Kalmak istesende...
24 Haziran 2020
Değişim
Yıl değişmiş, hava değişmiş, şartlar değişmiş,
Denizler değişmiş, yeşiller değişmiş, insanlar değişmiş.
Yollar farklı, bulutlar farklı, yağmurlar artık çok farklı,
Fark edememişim, değişim hızına yetişememişim meğer...
Uyanık.
çiçek
Haksızlık mı ettim sana, rengini senden alarak ?
Sen istemedin belki ama ben istedim.
Ben böyle olmasını istedim.
Sade olmanı, yalın güzelliğini sunmanı istedim.
Bana böylesi daha güzel geldi.
Hem sen nasılsa her bahar renkleniyorsun.
Her bahar güzel kokuyorsun yeniden.
Umudun umudum oluyor seninle, sen üzülme yeter ki.
Aslında sende farkındasın değil mi ?
Sana yaptığım haksızlığın üstünü örtmeye çalıştığımın...
Beni affet...!
Seni böyle renksiz, böyle soğuk ve ruhsuz, böyle kokusuz bıraktığım için.
Huzurla...
Uyanık.
23 Haziran 2020
Az kaldı
Temizlendi mi dersin bu yağmurla herşey ?
Bitmedi elbet ve hemen bitmeyecek de
Bu aklımdakiler bir anda gitmeyecek...
Daha kaç yağmur lazım bilmiyorum,
Ya tam bitecek ya yeniden yeşerecek
Hissediyorum bu durum çok sürmeyecek...
Uyanık.
Hayır
Gün ağarıyor,
Nedir gözlerimi açtıran, nedir aklıma dolan ?
"Hayır" diyordu bir kumrunun sesi,
"Hayır" diyordu duvarda ki sallanan saat,
Içimden çıkagelen o ses "Hayır" diyordu.
"Hayır"...
Hayır mıydı gerçekten saate aldırmayan sorular.
Belki de tam zamanıydı bilmiyorum.
Hiç bir şey için geç değil hissi var.
Ve geç değil,
Birşey için hiçbirşey.
Birşey vardı öyleyse, hayıra sebep birşey
Sonra sıcağa, sonra acıya
Sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan birşey.
Aklıma dolan, içime akan...
Hayır mıydı bu saatte uyanışım
Hayırdı belki, hayırdı inşallah
Hayır olsun,,, tutsana beni duygularımdan...
Sen tutsana beni sol yanımdan...
Sen tutsana beni sol yanımdan...
Günaydınn huzurla.
Uyanık.
22 Haziran 2020
Duydum
Sustum ve dinledim...
Karanlık adım adım yer değiştirirken ışıkla,
Sabrettim ve dinledim...
Bulutlarda binlerce gizemli şekil oluşurken
Durdum ve dinledim...
Bir kuş havalandı göle doğru kanat çırparak
Meçhul uzaklara özgürce uçarken,
İzledim ve dinledim...
Neydi beklenen ?
Neydi dinlediğim?
Neydi geceye hükmeden?
Belki bir ses belki bir nefes...
Bir ışık, bir umut, bir söz,
Belkide...
Sonra bana yanıt veren bir ses duydum... Bir şarkının tekrarlayan nakaratında, bir kelebeğin yükselme çabasında, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı.
Uzaklardan gelen bir ambulans sireninde, ıhlamur ağaçlarının büyüleyici kokusunda, aklıma düşen gülen gözlerinde,,,
Binlerce yıldızın yanında parlayan dolunayda, bir avuç huzuru doymuş kalp atışımda, geçen zamana, geçmeyen akşamlara yazılmış şiirlerin mısralarında duydum...
Uyanık.
Hayat
Hayat her anlamda sınırlar içerisinde devam ediyor ve herşey kendi kabında ve bencilliğinde büyüyor... Bir çiçek; saksı içerisinde büyüyebildiği kadar büyür sonuçta. İnsan da aynıdır, kendi kabuğunda gördüğü, bildiği, duyduğu, hissettiği kadardır insan... Kendini geliştirme çabasına girmemişse bir adım ileri gidemeyecektir. Yeni bir yol keşfetmek gibi değil çünkü bu bazı durumlarda uzun zaman alır, bazıları yerinde kalır. Huy dedikleri de budur. Bazı insanlar değişmez, değişemez,,, Ne verirsen ver almaz beyinler, yine bildiğini okur yine bencilliğinde kaybolur.
Aslında herşey seninle, benimle ilgili değildir. Hayat bir şekilde devam ediyor, tüm dünya sensiz de bensiz de gayet güzel dönüyor olabileceğini düşünmek lazım. İnsan ancak varlığıyla yokluğu çabucak hissedilecek, varlığı bir lütuf, yokluğu ise büyük bir eksiklik olacak ise işte o zaman yaşama fark kat demektir. O nu da yine diğer insanlardan ayrıldığı için farklı diyorum yoksa dünyada ki bir çok insan iki nesil sonra tarikte varlığı bile anlaşılmayacak nasılsa...
Ancak ki,,, ancak diyorum insanoğlu alışmaya meyillidir ve unutmak doğasında vardır. Bugün sen varsan var bir çok insan. Sen güldüğün için gülüyorlar sen baktığın için bakıyorlar ve sen sevdiğin için seviyorlar. Yani herşey öylesine gibi... Sen elini çektiğinde dünya çarkının boş kalan dişlileri ne çabuk doluyor, insanlar ne çabuk alışıyorlar bu eksikliğe, ne çabuk dolduruyorlar yerini tahmin bile edemezsin.
Saygılarımla.
Uyanık.
21 Haziran 2020
Babalar günü
Kararlarımız...
Seçimlerimiz...
Sevinçlerimiz...
Sevdiklerimiz...
Günlerden; seçmediğimiz ama olduğu gibi sevdiğimiz, varoluşumuza etken, güven, huzur adına tüm hislerimizi canlandıran babaların günü.
Her gün gibi bu gün de iyiki varlar, iyiki varoldular...
Uyanık.
19 Haziran 2020
Silinenler
Kazınmış duvarlar, yılların afişleri indirilmiş hep,
Yerlerde, saksılardan akan suların çamurlu izleri,
Unutulmaya yüz tutmuş aşina olduğum melodi,
Son sayfasını kapattığım kitabın beklenen hazin sonu...
Uyanık.
Bulut
Ah be gönül,,,
Ne baktın uzun uzun mavi gökyüzüne,
Hasretini anlar mı bekleyen bu günlerde
Gelip giden avare bir bulutun cinsine
Nasıl kaptırdın kendini kadir kıymet bilmeze...
Uyanık.
Pandemi
Pandemi...
Yazmayı pek düşünmediğim bir konu olsa da iki kelime etmeden geçmek istemedim açıkcası :)
Pandemi dönemi herkes için bir tecrübe oldu, bu zamanı değerlendirip kazanç sağlayanda oldu kayıp yaşayanlarda...
İşin maddi boyutunda kayıp sağlayanlar elbet çoğunlukta ama ben kazandığımız tecrübelerin paha biçilemez olduğunu düşünüyorum. İnsanları bir nebze yalnızlığa itse de kalabalıkların olmadığı yerlerde kalan insanların artan samimiyetleride kişilerin kazanımları olarak söyleyebilirim. Ne mutlu onlara...!!!
En büyük kazanımın kişinin kendisiyle olan bağı olduğunu ve geleceğini şekillendirmede seçenekleri daha net değerlendirme şansı doğduğunu söyleyebilirim. Daha bitmedi bu dönem halen devam edecek ve zaman ilerledikçe bizi nelerin beklediğini bekleyip göreceğiz... Bu ilerleyişte kendimize katığımız çevrenin yada kendimizi yönelttiğimiz durumların kazanımlarının bol olması dileğimle.
Sağlıkla kalın.
Uyanık.
18 Haziran 2020
Aynalar
Kiminin testisi delik kiminin su geliri tükenmiyor. Anlaşılmanın ve anlamanın büyüsü keşfedilmiş gibi. Aklıma gelen tüm iyikileri saat diliminde yayıyorum gecenin kör karanlığına düşen yıldız misali.
E ne olsundu ki, ne olması umuluyordu ki...
Farklı seslerin karmaşasında kalmış sözcükler yetersiz oluyor seslere ve konuşmalara itimat eden yürekler çaresiz.
Ya gözlerin feri ? Belli ki gitmiş uzaklara değmiş kim bilir hangi kirpiklerin gizeminde şimdi...
Farklı basamaklarda, farklı renklerde, farklı seviyelerde değerli ve değersiz olanlar var elbette. Hiç ayna misali gibi olmuyor içinden geçenlerle. Hiç gördüğün gibi görülmüyorsun o yüzden... Hiç düşündüğün gibi, hiç beklediğin gibi karşılık görmüyorsun.
Binlerce gülücüğü sıralıyorum şimdi sayfalara. Sitemlere, olmuşlara, olmamışlara, bakışlara, bakmamışlara, sözlere, yazılara, kısmetlere, hasretlere adıyorum her birini tek tek. Gülücükler yetmeyecek kadar zaman sınırlı, fazla gelecek kadar mübalağa içindeyim.
Yalancı gülüşleri arş a yükselteceğiz el birliğiyle hayat bunu icabediyor demek ki...
Uyanık.
17 Haziran 2020
Renkler
Renklerin ahengi var biraz biraz bahar kokusu yanında. Hissedilen titreşim artçı sarsıntıları oluşturuyor. Biraz huzur biraz mutluluk yayılıyor kısacık hissetsemde.
Uyanık.
16 Haziran 2020
Hak
Su mu daha aziz yoksa su gibi akan zaman mı ?
Her zaman değerli olan orjinalidir bu kesin birşey çünkü diğeri; " gibi " kelimesiyle kopyeleşir, ikinci kalite olur,,, diyeceğim ancak; benzetmenin aynı şartlarda gerçekleşmesi halinde bu geçerli olmaz mı ?
Yani yine zaman kazandı,,, yine geçip giden, herşeyi bitiren, bizi yavaş yavaş tüketen, bir daha yakalayamayacağımız günleri özleyeceğimiz bazen güzel bazen unutmak istediğimiz anılarla dolu zaman kazandı...
İçinden haykırıp dışarı salmadığın boğazını sıktığın herşey ilerde hak talep edecek mi acaba bizden ?
Özgürlük bir nebeze...
Gülmekte, ağlamakta istisnalar haricinde elimizde değil mi ?
Uyanık.
Uyku
Her insan aynı değil kesinlikle. Gün içerisinde deli gibi koşuşturan da var akşama kadar avare gezende...
Tabi çalışmadan çalışmaya da fark var, aynı işi birisi rahat hallederken bir diğeri kastıkça kasar kendini sebepsizce.
Verimsiz bir çalışma stratetejisinin yanında kendine özgü kapasite meselesi...
Neyi, ne için, neden, niye, sebep, nasıl, sorularını kendine de sormadan geçmemek lazım ki kaybettiklerin kazandıklardan fazla olmasın. Yoksa geçmiş olsundan başka ne denir ki.buna...
Eminim ki gün içersinde koşturanların uyku problemi olmuyordur zannımca. Çünkü ne kadar yorulursan o kadar az uyku problemi tezini defalarca ispatladım sonuçta. :)
Yorgun değilseniz, bir de uyumanız gerekiyorsa vay halinize…
İyi bilirsiniz o yatakta kıvranma aşamalarını, ya da bilinçaltınıza attığınız her durumun aklınıza gelmesini…
Geceler uzun,
Geceler sessiz,
Geceler çekilmez olur bazen sizinle birlikte yatağa gelen düşüncelerinizle…
Kafanıza takılanların arasında bir oran yapacak olursam eğer, çok çok büyük bir oranda kesinlikle insan odaklı olduğunu da söyleyebilirim.
İnsanlar diyorum olmasa hani insanların hayatında, daha mı güzel olurdu ki… Yazdığım son cümlenin saçmalığında gizli gibi çünkü bazı insanlar… Hayatınızda olması mı daha iyi, yoksa olmaması mı bir türlü karar veremediğiniz insanlar… Varla yok arasında olacaksa hiç olmasa mı yoksa ?
Işığı bulan kelebekler gibi sarılmalı mı ölüm uğruna, yoksa ebedi karanlığa razı mı kalmalı daima aklında olsa da ?
Mutsuz olma konusunda birbirimiz ile yarışır gibiyiz…
Mutsuz olma ve mutsuz etme konusunda…
Insanlar neden mutsuz olmayı tercih ederler acaba… Hayatı -kimine göre uzun, kimine göre kısa- bir yol olarak düşünürsek MUTLULUK ve MUTSUZLUK bu yolda karşımıza çıkan iki zıt yol olmalı… Bu durumda kendi yolunu seçen kişi de yine kişinin kendisinden başkası değil dersek yalan söylememiş oluruz sanırım...
Peki ya mutsuz olmak kişinin tercihi değilse…
O zaman geriye benim gibi eminim sizde kendi kendinize defalarca sorduğunuz bir tek soru kalıyor:
“Benim suçum ne?”
Bir peri gelip ne istersin diye sorsa şu an, “Senin uyku perisi olup beni uyutmanı…” diye cevap verirdim herhalde… Şu aklımda kilerin çözümü mümkün gözükmüyor bu günlerde.
İyi uykular…
Uyanık.
15 Haziran 2020
Susmak
Susmak; cümlenin istirahat halidir. İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur. Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle âlem yorulur...
Şemsi Terbizi
Bu söz güzel, bu söz üzerine uzun bir yazı iyi olabilir.
Uyanık.
14 Haziran 2020
Duman
Tütsünün egzotik dumanı gibi,
rüzgara bağımlı beklemek,
Gitarın tellerinde duymak,
Huzurlu bekleyişi
ve gelip geçici herşeyi...
Uyanık.
13 Haziran 2020
Sonra
Ya sonra...
Meçhul bir durum.
Emin olsa insan ya sonrasından kelimesini ardindan ya ölür ya kalır.
Belirsizlikten uyuşan dimağ, çene kemiğinin farkında olmadan baskısı. Yorucu zaman ve bıkkınlık verici.
Ya sonra...
Uyanık
12 Haziran 2020
Belli
Değer mi bu kadar diye düşünmeyi sonlandırmak lazım. Durum belli sonuç belli, olan belli, olacak belli...
Uyanık.
Engel
Takatin kalmıyor bazen dermanın tükeniyor elinde, dizinde, dilinde,
Sabır tecellisi yeşeriyor gönlünde büyütebilirsen eğer sessizce,
Kimsesizliğin yok ki sende içinde ki sevgiyi hissedince,
Gemiler limana sığınırken, evler kucak açmış insanlara,
Engel yalnızlığa duygular, kelimeler yoldaştır anlayanlara,
Uyanık.
10 Haziran 2020
09 Haziran 2020
Yelkenli
Uzun yollardan beklenen yelkenlinin ılık esen rüzgarlarla gelmesini beklemek meğer ne büyük sabır gerektiriyormuş. Oysa asla gelmeyeceğini bilmeden...
Kim bilirdi ki birçok yerden esen rüzgarların, yelkenlinin aklını başından aldığını ve sürekli ordan oraya dolaştırdığını...
Uyanık.
08 Haziran 2020
Bir kez daha
Bir kez daha...
Hatta bir kez daha ve diğer bir kez dahaların oluşturduğu yığınlara bakıp ilk defa görüyormuşcasına şaşırıp bir kez daha anlıyor insan...
O kadar...
Uyanık.
07 Haziran 2020
Son
Neden bilinmez ama bazı şeylerin sonu gelince, başını düşünüyor insan. Yarışın ilk adımları, kitabın ilk satırları, yolculuğun ilk anları gibi... daha bir çok genelleyebilirim bu konuda hepinizin kesin bir tecrübesi vardır kanısındayım.
Hem hani derler ya o an geldiğinde hayat film şeridi gibi geçer insanın gözünün önünden diye... Tam da bunun için söylenmiş bir söz olsa gerek. Belki de hisleri en yoğun hissettiğimiz, bun hislerin içerisinde; kırıldığımız, üzüldüğümüz, mutlu olduğumuz o anlarda zaman bir miktar beklemeye geçiyor sanki. Bir anlığına farklı boyutlarda duruyor insan yaşadıklarıyla birlikte.
Belki de kabullenmenin çaresizliğinde yoğun hisler içerindeyim anıları düşünürken...
Uyanık.
06 Haziran 2020
Umut
Yorgunluğum tesbih tanesi gibi bitmeyen bir döngüde. Geriye bıraktığım her düşüncenin sırası geldiğinde dönüp tekrar önüme gelmesine alıştım nerdeyse... Yaklaştıkça uzaklaştığım ters aynalara bakarken uzaklaştıkça yakınlaşan duygular içersine giriyorum. Bulutların parçalısı, denizin dalgalısı, toprağın ıslanmış kokusu göze çarpıyor. Parçalı, kabarmış ve sırılsıklam... O yüzden kendimi yorgun hissediyorum. Kırgınım biraz, bahar çarpması gibi haziranın ilk çeyreğinde dökülen polenler gibi...
Güneş yeniden doğdu içimize attığımız o kadar çok düşüncenin üzerine dün gibi yine engel tanımadan. Farklı olan bir an, farklı bir zaman olacağını hayal etsemde, farklı olan senin aynada ki yansımandı sadece. Duygusuz, hissiz, yalnız geceleri ortaya çıkan karanlık gibi.
Sanırım diye başladığım cümlelerin hiç birinde benim mutluluğum tatmin olmuyor bu günlerde... Oluyor gibi olmasının ama uzaktan yakından alakası olmayan gecit vermeyen duvarların hüznü de cabası. Gelecek hep umut dolu diye yazıyorum daha önce yazdığım yüzlerce yazdıklarımın yanına. İnanıyorum milyon ihtimal içinde bir elin parmakları kadar olanına. İnanın sizde ve benim de inanmamı sağlayın...
Sevgilerimle...
Uyanık.
Eski
Aynı değil hiç birşey aynı değil ve olmayacakta...
Eskileri hatırlıyorum yeşil yaprakların salınımında, yeniler silinirken bir bir. Oysa anılar beklemez ki geleceği... Oysa anılar yeni baharın umudu olmaz ki...
Olur mu ?
Uyanık.
05 Haziran 2020
Gökkuşağı
Olmuyor işte bazen istesen de çabalasan da olmuyor,,, Zaman galip geliyor daima yeni başarılar elde ediyor sürekli.
Ve zaten;
Gökkuşağının renkeri içerisinde yerin yoksa eğer, ne yağmurun yağması umrunda olur nede güneşin parlaması...
Uyanık.
04 Haziran 2020
Kelimeler
Kelimeler mi en iyi anlatır hali yoksa kelimelere sığmayan hareketler mi ?
Anlatabilmek de elbet gerekli,,, kimi kelimelerle derdini kimi öylesine olduğu gibi.
Uyanık.
03 Haziran 2020
02 Haziran 2020
Sol yanım
Sustuğum şeyler var, konuşmadıklarım değil ama konuşmak istemediklerim...
İçinde kaybolduğum şehirler ve
içimde kaybolup giden insanlar...
Yağmurlarda ıslansam da susuzluğa doyamadığım günlerim var,,,
Eskisi kadar kafama takmasam da bazı şeyleri, yinede bazen içimin almadığı durumlar var !
Yağmurlarda ıslansam da susuzluğa doyamadığım günlerim var,,,
Eskisi kadar kafama takmasam da bazı şeyleri, yinede bazen içimin almadığı durumlar var !
Hakettiklerimle, vazgeçtikleri mi ayırıp solumu sevdiklerime, yolumu ise Allah'a bırakacağım...
O'ki; varacağım yeri de duracağım yeri de benden daha iyi bilir elbette...
Uyanık.
01 Haziran 2020
İçten
Sadece dilinle gözünle olacak değil elbet. Konuştun mu sesin içine akacak, baktığında yüreğine bakacaksın, bir yerlerde cız edecek adını bile duyduğunda,,, huzuru, mutluluğu, aşkı, sevgiyi saniyesinde hissedeceksin. Kısaca ruh'a dokunmakla başlar herşey. İnsanlığın olmazsa olmazı yüzeysel olmayacak içte hissetmektir öncelikle. Çarpışmanın etkisinde geçer ömrün, fırtınalarda savrulur gecelerde gökyüzünde dolanırsın, hiç bir şey göründüğü gibi olmaz.
Anlar olur, doğru kelimeyi bulamaz insan, halini anlatamaz, senden anlamanı bekler. Gizemi çözecek bir ipucu arar durursun, sonra tahminlerde bulunursun. O an, bil ki, gerçeğin yolunda, lakin çok uzağında olursun...
Bil ki, insan halin bu; çaresiz, çareler arayıp duran. Çekinerek uzattığın elini yine sana çekinerek uzatan bir elle karşılaşırsın aynada. Başka türlüsü ayna olmazdı elbet... Kendini; kendi kilitlediğin zindanda esirsin. Kendi sesinde, kendi duygularınla boğuşursun istemsizce...
Özgürlüğün ruhundayken, bir başkasının haykırmasını beklemeye mahkum hayatı sürer insan. Öyle durgun ama öyle deli dolu... Anlatamadığım serzenişler, anlaşılmayan cümleler...
Hayatın karanlık tarafında kalmayı seçen sen, aydınlıkta çırılçıplak olmayı seçen yine sen olursun.
Savrulmayı da, direnmeyi de seçen sen. Gücünü keşf edip tarafını seçen yine sensin, unutma...
Unutmaaa...
Sevgilerimle...
Uyanık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)