06 Haziran 2020

Umut



Yorgunluğum tesbih tanesi gibi bitmeyen bir döngüde. Geriye bıraktığım her düşüncenin sırası geldiğinde dönüp tekrar önüme gelmesine alıştım nerdeyse... Yaklaştıkça uzaklaştığım ters aynalara bakarken uzaklaştıkça yakınlaşan duygular içersine giriyorum. Bulutların parçalısı, denizin dalgalısı, toprağın ıslanmış kokusu göze çarpıyor. Parçalı, kabarmış ve sırılsıklam... O yüzden kendimi yorgun hissediyorum. Kırgınım biraz, bahar çarpması gibi haziranın ilk çeyreğinde dökülen polenler gibi...
Güneş yeniden doğdu içimize attığımız o kadar çok düşüncenin üzerine dün gibi yine engel tanımadan. Farklı olan bir an, farklı bir zaman olacağını hayal etsemde, farklı olan senin aynada ki yansımandı sadece. Duygusuz, hissiz, yalnız geceleri ortaya çıkan karanlık gibi.
Sanırım diye başladığım cümlelerin hiç birinde benim mutluluğum tatmin olmuyor bu günlerde... Oluyor gibi olmasının ama uzaktan yakından alakası olmayan gecit vermeyen duvarların hüznü de cabası. Gelecek hep umut dolu diye yazıyorum daha önce yazdığım yüzlerce yazdıklarımın yanına. İnanıyorum milyon ihtimal içinde bir elin parmakları kadar olanına. İnanın sizde ve benim de inanmamı sağlayın...

Sevgilerimle...

Uyanık.

Hiç yorum yok: