Tanımayınca bazı şeyleri uzaktan zor gelir herkeze bazende ne var bunda kardeşim çok basit dersin. Tabi bu uzaktan baktığın şeye göre değişir ve bakana göre de tabiki...
Bayramda gittiğim memleketten yeni geldim herkesin dediği gibi bizim oralar köy tabiri ve orda herkese göre İstanbul zor şehir... Her gün her haber kanalını doyasıya dolduran haberlerin merkezi olan İstanbul, uzakta olan hiç gelmemiş, havasını hiç tatmamış insanlar için zor şehir statüsündedir. Aslında kimileri korkarak, kimileri sessiz sedasız, kimileri mutlu mesut yaşayan bir çok kişi bulunmakta... Beni soracak olursanız eğer birçok kişinin de o kadar yorulmasına rağmen, o kadar trafiğini keşmekeşini stresini çekmesine rağmen yine de seviyorum bu şehri... Nihayetinde nefes aldığımız hayatımızı idame ettirdiğimiz yer. Memleketi oluyor insanın zamanla yaşadığı şehir, bana göre öyle en azından sevdimi sahipleniyor da insan herşeyiyle...
Sanki şehirde yaşıyor bizimle, o da nefes alıyor onun da kalbi atıyor bizimle beraber ve kalpler beraber olunca güzelleşiyor... Değer verince hayat daha başka bir yaşanası yer oluyor... öyle sözde değil ama hakkıyla değer vermek taşına, toprağına, yağmuruna, suyuna, soğuğuna, sıcağına her şeyine sahiplenmek gerek. Bir şehri sevmek bir kişiyi sevmek gibi bileceksin bir kalemi bir kitabı bir ruhu sevmek gibi.. Ayırmayacaksın değer verdiğin sevdiğin şeyi önemseyeceksin benim kitabımda...
Sözde başlar ve özde devam eder derler ya hani işte o özü iyi ayarlamak gerek o öze değecek o öze layık olacak derecede değer vermek gerek. Sonuçta bir eylemdir bu davranışıyla, hareketleriyle, sözleriyle, ilgisiyle her şeyiyle... Karakter meselesidir ayrıca herkese göre değer vermek. Yüreğinde hissetmek içten samimi riyakarsız sevmek gibi...
Kalıcı değiliz ki hiç birimiz yaşayıp gideceğiz nasılsa gördüğün, hissettiğin, sevebildiğin kadar sonuçta. Hatta sevdirebildiğin, hissettirebildiğin kadar yaşarsın... Ucundan tutmayacaksın yani kısaca grisi olmayacak yaptığın işin siyahı beyazı olacak net olacaksın kanatlarını açacaksın himayene alacaksın o güveni vereceksin hissettireceksin o huzuru en sağlamından ben bunu bilirim.
Sevdin mi uyurken de yürürken de uçarken de sevmelisin ne laf edeceksin, nede laf ettireceksin, derdini derdin bilecek sıkıntısına sonuna kadar, tükenene kadar çare arayacaksın, neşesini paylaşacaksın doya doya, sahip olacaksın canın pahasına, verdiğin değerin hakkını da vereceksin sözde kalmayacak işte özde gerçekleştireceksin, biri elini mi uzattı sevdiğine kıracaksın o eli... öyle görmezden gelmek de neyin nesi kim kötü gözle baktı oyacaksın o gözü bilecek herkes... Vicdan meselesi aslında içinden gelmeli insanın... biraz da şefkat... Limitlerinde yapmalı en nihayetinde insan herşeyi sevdiğiyle, saatlerce sessiz sedasız yürümesinide bilmeli, sağanak yağmurda sırıl sıklam ıslanmasını da... Hakkını vermeli yoksa ne için yaşıyoruz ki hepimiz ? O kadar mal mülk yapsan da dünyaları yesende her bi yeri görsende kalıyor nasılsa... Yolun belli mi karakterin sağlam mı geriye unutulmaz anlar bıraktın mı tamamdır gerisi hikaye...
Kimileri korkak, kimileri sessiz sedasız, kimileri mutlu mesut yaşar bu hayatı, ama önce içinde yaşar evinde, mahallesinde, şehrinde yaşar. Ya belli belirsiz yada doyasıya...
Sevgi ve saygılar.
Uyanık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder